Mustazaflar Cemiyeti Genel Merkezi, Doğu Kudüs`ün israil tarafından işgal edildiği `Nekse Günü` nedeniyle yazılı basın açıklaması yaptı.
Yahudilerin kendilerini devlet olarak ilan ettikleri 14 Mayıs 1948`den itibaren milyonlarca Filistinliyi yaşadıkları yerlerden silah zoruyla çıkardıkları hatırlatılan açıklamda, onbinlercesini de katlettiğine işaret etti.
Açıklamada, İsrail devleti kurulduğu günden beri sadece Filistinliler için değil bütün dünya için bir bir baş belası olduğuna vurgu yapılarak, "Zira Siyonizmin ve İsrail`in tarihi incelediğinde hep kan ve şiddet koktuğu görülür. İşgalci İsrail, şiddet ve terörle kurulduğu gibi aynı zamanda sürekli şiddet ve terörle ayakta durdu. 65 yıllık işgal süreci boyunca kutsal Filistin topraklarında katliamların ardı arkası kesilmedi.11 milyonluk Filistin nüfusunun, 5 milyondan fazlası Ürdün, Suriye ve Lübnan gibi muhtelif ülkelerde mülteci durumunda yaşamak zorunda bırakıldı. Bu süre zarfında 800 binden fazla Filistinli kadın, erkek, çocuk tutuklandı. Hala binlercesi, zindanlarda türlü baskı ve işkencelere maruz kalarak esaret hayatı yaşamaktadır. Çevre ülkelerde yaşamaya zorlanan 5 milyondan fazla Filistinli Müslüman, en sefil koşullarda ve en temel haklardan yoksun mülteci hayatı sürdürüyor" ifadelerine kullanıldı.
İşgalci İsrail`in varlığını haksızlık ve gasp üzere kurulduğundan, gasp ettiği toprakların ve hakların her an elinden alınabileceği korkusuyla yaşadığına dikkat çekilerek, bu nedenle hırçın ve saldırgan bir politika izlediğinin altı çizildi ve "Kan içmekle hayat bulduklarına inanan Siyonistlerin döktükleri kanda boğulma günleri inşaallah yakındır" denildi.
Filistin`in son 65 yılı Siyonist katliamlar, kan, zulüm, gözyaşı ve zorunlu göçlerle dolu olduğu belirtilen açıklamada, "Filistin halkına dayatılmaya çalışılan `İki devletli çözüm` planı ve sözde `Barış` Filistinlileri başta topraklarına geri dönüş hakkı olmak üzere en temel haklarından vazgeçmeye ve işgali meşrulaştırmaya yöneliktir. Filistin halkı bu dayatmalara karşı onurluca direnişini bugüne kadar sürdürdüğü gibi bundan böyle de sürdürmeye devam edecektir. Kudüs, Mescid-i Aksa ve işgal edilmiş tüm Filistin toprakları, İslam ümmetinin ortak mirasıdır. Bu miras en iyi şekilde korunmaya çalışılmalıdır" denildi.
Açıklamanın devamında, İslam coğrafyasının yeniden dizayn edilmeye çalışıldığı bu süreçte Siyonist İsrail`in topyekün boykot edilsi gerektiğine işaret edilerek, "Katil İsrail`in Filistin halkına ve tüm bölge halklarına karşı işlediği suçlara ortak olmamak için hükümet, diplomatik ilişkileri yeniden tesis etmek bir yana, ekonomik ve askeri ilişkilerini de tümden kesmelidir" denildi.
"Filistin özgürlük mücadelesi, haklı bir mücadele olup, mazlum Filistin halkının yanında olmak tüm İslam aleminin üzerine bir vecibedir" denilen açıklamada, Filistinlilere değil tüm İslam ümmetine ait Kudüs`ü korumak ve ondan vazgeçmeyi onaylayacak projelerin karşısında durmak tüm Müslümanların görevi olduğu hatırlatıldı.
Açıklamanın sonunda ise şu ifadelere yer verild; "Bu vesileyle İslam alemini, Filistin`in özgürlüğü için üzerine düşen görevi yerine getirmeye davet ediyoruz. Doğu Kudüs`ün işgal edildiği `Nekse Günü` nedeniyle dünya genelinde ve yurdumuzda Müslüman kardeşlerimiz tarafından düzenlenen tüm etknilikleri desteklediğimizi, yanlarında olduğumuzu belirtiriz. İslam âlemindeki gelişmelerin işgalci siyonistelerin helak olmasına vesile olmasını rabbimizden niyaz ediriz."
Yahudilerin kendilerini devlet olarak ilan ettikleri 14 Mayıs 1948`den itibaren milyonlarca Filistinliyi yaşadıkları yerlerden silah zoruyla çıkardıkları hatırlatılan açıklamda, onbinlercesini de katlettiğine işaret etti.
Açıklamada, İsrail devleti kurulduğu günden beri sadece Filistinliler için değil bütün dünya için bir bir baş belası olduğuna vurgu yapılarak, "Zira Siyonizmin ve İsrail`in tarihi incelediğinde hep kan ve şiddet koktuğu görülür. İşgalci İsrail, şiddet ve terörle kurulduğu gibi aynı zamanda sürekli şiddet ve terörle ayakta durdu. 65 yıllık işgal süreci boyunca kutsal Filistin topraklarında katliamların ardı arkası kesilmedi.11 milyonluk Filistin nüfusunun, 5 milyondan fazlası Ürdün, Suriye ve Lübnan gibi muhtelif ülkelerde mülteci durumunda yaşamak zorunda bırakıldı. Bu süre zarfında 800 binden fazla Filistinli kadın, erkek, çocuk tutuklandı. Hala binlercesi, zindanlarda türlü baskı ve işkencelere maruz kalarak esaret hayatı yaşamaktadır. Çevre ülkelerde yaşamaya zorlanan 5 milyondan fazla Filistinli Müslüman, en sefil koşullarda ve en temel haklardan yoksun mülteci hayatı sürdürüyor" ifadelerine kullanıldı.
İşgalci İsrail`in varlığını haksızlık ve gasp üzere kurulduğundan, gasp ettiği toprakların ve hakların her an elinden alınabileceği korkusuyla yaşadığına dikkat çekilerek, bu nedenle hırçın ve saldırgan bir politika izlediğinin altı çizildi ve "Kan içmekle hayat bulduklarına inanan Siyonistlerin döktükleri kanda boğulma günleri inşaallah yakındır" denildi.
Filistin`in son 65 yılı Siyonist katliamlar, kan, zulüm, gözyaşı ve zorunlu göçlerle dolu olduğu belirtilen açıklamada, "Filistin halkına dayatılmaya çalışılan `İki devletli çözüm` planı ve sözde `Barış` Filistinlileri başta topraklarına geri dönüş hakkı olmak üzere en temel haklarından vazgeçmeye ve işgali meşrulaştırmaya yöneliktir. Filistin halkı bu dayatmalara karşı onurluca direnişini bugüne kadar sürdürdüğü gibi bundan böyle de sürdürmeye devam edecektir. Kudüs, Mescid-i Aksa ve işgal edilmiş tüm Filistin toprakları, İslam ümmetinin ortak mirasıdır. Bu miras en iyi şekilde korunmaya çalışılmalıdır" denildi.
Açıklamanın devamında, İslam coğrafyasının yeniden dizayn edilmeye çalışıldığı bu süreçte Siyonist İsrail`in topyekün boykot edilsi gerektiğine işaret edilerek, "Katil İsrail`in Filistin halkına ve tüm bölge halklarına karşı işlediği suçlara ortak olmamak için hükümet, diplomatik ilişkileri yeniden tesis etmek bir yana, ekonomik ve askeri ilişkilerini de tümden kesmelidir" denildi.
"Filistin özgürlük mücadelesi, haklı bir mücadele olup, mazlum Filistin halkının yanında olmak tüm İslam aleminin üzerine bir vecibedir" denilen açıklamada, Filistinlilere değil tüm İslam ümmetine ait Kudüs`ü korumak ve ondan vazgeçmeyi onaylayacak projelerin karşısında durmak tüm Müslümanların görevi olduğu hatırlatıldı.
Açıklamanın sonunda ise şu ifadelere yer verild; "Bu vesileyle İslam alemini, Filistin`in özgürlüğü için üzerine düşen görevi yerine getirmeye davet ediyoruz. Doğu Kudüs`ün işgal edildiği `Nekse Günü` nedeniyle dünya genelinde ve yurdumuzda Müslüman kardeşlerimiz tarafından düzenlenen tüm etknilikleri desteklediğimizi, yanlarında olduğumuzu belirtiriz. İslam âlemindeki gelişmelerin işgalci siyonistelerin helak olmasına vesile olmasını rabbimizden niyaz ediriz."
(M. Salih Keskin - İLKHA)