Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye ve AB için Ortak Gelecek" konulu uluslararası sempozyumda konuşuyor. Türkiye`nin AB üyelik sürecinin 1959`da başladığını ve ilk anlaşmanın da 1963 yılında yapıldığını hatırlatan Erdoğan, "Türkiye reform sürecine bağlılığını sürdürüyor. Bu geniş katılımlı sempozyum kararlılığımızın bir göstergesidir" dedi.

26 Haziran’da "Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu" faslının açılarak olağan seyrinde devam ettirilmesini istedi.

AB`YE SİTEM
Aradan geçen yarım yüzyıl sonra Türkiye`nin sadece müzakere eden ülke pozisyonunda olduğunu ifade eden Erdoğan, "Biz çuvaldızı kendimize batırıyoruz, özeleştiri yapıyoruz. Ancak aynı öz eleştiriyi muhataplarımızdan da bekliyoruz. Avrupa Birliği sürecinin aynı doğrultuda ilerlemediğini görüyoruz. Türkiye bunca kazanımı ve avantajına karşın AB tarafından haksız engellemelerle karşı karşıya geliyor. Neden bize gelindiğinde başka ülkelere uygulanmayan engeller uygulanıyor? Üyelik sürecimizi adeta yokuşa süren AB bir samimiyet testi ile karşı karşıya olduğunu bilmesi gerekir" diye konuştu.

SARKOZY`İ İŞARET ETTİ
Avrupa’yı Avrupa yapan değerlerin büyük bölümü bizim sınırlarımız içinde yer alıyor. Müzakerelerin üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen 13 faslı müzakerelere açabildik. Siyasi ve ideolojik mevzular yüzünden 16 faslın müzakereleri başlamıyor. 2012 raporunda 33 faslın 32’sinde Türkiye’nin başarı sağladığı itiraf ediliyor. Vize rejimi bizden çok Avrupa’ya zarar vermeye başladı. Ta Latin Amerika’dan gelenler Schengen vizesinden istifade edebiliyor, ama biz istifade edemiyoruz. Bunları neyle izah edeceğiz. Avrupa müktesebatında böyle bir şey yok. Şimdi demokrasiyi konuşuyoruzda bunlar demokrasinin ilkeleri ile bağdaşıyor mu? Türkiye’ye gerekçeli karar neden açıklanmıyor. Şu, şu, şu nedenlerle almıyoruz densin.

"BİZ AVRUPA`NIN İÇİNDEYİZ"
15 ülke Avrupa Birliği üyesiyken liderler zirvesine bizler çağırılıyorduk. Ama daha sonra Fransa’da değişiklik oldu. Sarkozy göreve geldi. Durum değişti. Halkımın bunu bilmesi lazım. Bu süreç neden yavaş işliyor bilmesi lazım. Sarkozy de gitti, o 15 ülke liderlerinden kimse de kalmadı bir ben kaldım.
Bu süreçlerin vizelerin tamamen kaldırıldığı bir süreçle tamamlanması temenni ederim. Vize zahmetinden kurtulur. Biz zaten Avrupa’nın içerisindeyiz. Bu Avrupa’ya kaybettirmez, kazandırır. Bizim oralarda 5-6 milyon insanımız var. Almanya’da 3,5 milyon insanımız var. Gelin işi kolaylayalım da resmen de girelim"

AB’ye üye olacakmış gibi çalışmaları sürdürdüklerini belirten Erdoğan, Türkiye’nin pek çok alanda AB’ye girmeye hazır hale geldiğini ifade etti. Erdoğan, siyasi blokajların kalkması durumunda 12 ayda 10 faslın, 18 ayda da 15 faslın açabilecekleri durumda olduğunu belirtti. “Demokratik özgürlükler konusunda hiçbir çekincemiz yoktur” ifadelerinde bulunan Erdoğan, “Cumhuriyet tarihinde AB standartlarına en yakın olduğu dönemdedir, bazı ülkelerden bazı hususlarda ileridir” dedi.

“İfade özgürlüğü konusunda bize bazı eleştiriler getirildiğini görüyoruz” diyen Erdoğan, Türkiye’nin demokratik özgürlükler konusunda pek çok AB üyesi ülkeden daha ileri düzeyde olduğunu söyledi. “Etnik köken noktasında ayrımcılık yapılabilir mi?” diye soran Erdoğan, “bugün AB üyesi ülkelerde etnik köken ayrımcılık yapan ülkeler var, dini bakımdan ayrımcılık yapan ülkeler var. Örneğin benim ülkemde Roman vatandaşlarıma karşı ayrım yapamazsınız. TOKİ ile birlikte konut yapıyoruz. Onların bu sıkıntılarını giderelim diye. Avrupa’nın en önemli ülkesi Romanları sınır dışı ediyor, yine bir başka büyük ülke de inanç konusunda ayrımcılık yapıyor. Neden Türkiye’den giden medya mensupları o mahkemeye alınmadı, o yargılama süreçlerini izleyemediler, bunları yutalım mı? Bunları söyleyince Erdoğan çok sert deniyor, kusura bakmayın ben doğruları söylemek zorundayım” şeklinde konuştu.