Ordunun darbe karşıtı sivillere yönelik insanlık dışı müdahalesi, barışçıl protestoları kısa zamanda silahlı çatışmalara dönüştürdü. Askeri yönetimi meşru kabul etmeyen Suu Çii yanlısı siyasetçiler önce Ulusal Birlik Hükümeti (NUG) adıyla kendi "sivil hükümetlerini" kurdu, daha sonra cunta karşıtı silahlı gruplarla iş birliği yaparak Halk Savunma Güçleri (PDF) adıyla, çoğunluğu protestoculardan oluşan "alternatif Myanmar ordusunun" temellerini attı.

Yaşanan gelişmeler ülkeyi içinden çıkılmaz bir istikrarsızlığa sürüklerken aylardır süregelen iç savaş ortamı, ağır insani ve ekonomik krizleri beraberinde getirdi. Myanmar ordusu, muhalefetin yoğun olduğu şehirlerde internet erişimini engelleme, sivil yerleşim alanlarına saldırma ve nüfuz sahibi aktivistlerin çocuklarını rehin alma gibi her türlü yöntemi denedi. Yeniden demokrasi isteyen sivillere karşı uygulanan bu yöntemler şimdiye kadar 2 binin üzerinde can kaybı, 11 binin üzerinde gözaltı ve 114 idam kararını beraberinde getirdi.

- Askeri yönetim, baskınlığını artırıyor

Bunun yanı sıra askeri yönetimin kurduğu Birlik Seçim Komisyonu (UEC), cunta lideri General Min Aung Hlaing'ın 2023'te yapılacağı işaretini verdiği genel seçimlerde devlet başkanı olarak seçilebilmesi için zemin hazırlamaya başladı. Kasım 2020 seçimlerinde parlamentodaki 440 koltuğun sadece 26'sını elde edebilen ordunun kontrolündeki Birlik Dayanışma ve Kalkınma Partisi (USDP), General Hlaing'ı "yarı sivil" yolla iktidara taşıyabilecek tek merci. Her ne kadar askeri yönetim, NLD ve Suu Çii yanlısı siyasetçilere seçim yasağı getirmiş olsa da 2023'te planlanan seçimlerde USDP'nin, hükümet kurmak için gereken asgari 111 milletvekilini çıkaracak oyu alma olasılığı düşük görülüyor. Bu yüzden UEC, şimdiye kadar uygulanan oy çoğunluğu esasına dayalı sistemi kaldırarak, küçük partilerin daha fazla temsil imkanı bulmasını sağlayacak nispi temsil sistemini getirmeye hazırlanıyor. Böylece General Hlaing, kontrolündeki USDP'nin milletvekili sayısını artırmanın yanı sıra, makam vaatleri karşılığında yanına çekebileceği küçük çaplı ulusal ve etnik temelli partileri de mecliste güçlendirerek devlet başkanlığını garantilemeyi hedefliyor.

Askeri yönetimin 3 Haziran'da, haklarında idam kararı alınan iki protestocunun cezasını onaylaması da hem ülke içinde muhaliflere, hem uluslararası camiaya meydan okuma niteliği taşıyor. Rusya ve Çin'den gelen mühimmat desteği ile ASEAN'daki kadim müttefikleri Kamboçya, Laos, Vietnam ve Tayland'ın siyasi desteğini arkasına alan askeri yönetim, uluslararası camianın dışlayıcı tedbirleri karşısında geri adım atmayacağını ilan ediyor.

Öte yandan PDF ve beraberindeki etnik silahlı grupların mücadelesi, dışarıdan silah desteği gelmediği müddetçe, Myanmar ordusunu yıldıracak yeterlilikte değil. Çatışma ortamı, geçen yıl Myanmar ordusuyla mücadele kararı alan ve orduya ağır bedeller ödeten Karen Ulusal Ordusu ve Kachin Bağımsızlık Ordusu gibi silahlı grupların artık çatışmalardan geri durma sinyalleri vermesi sonucunu getirdi. Etnik silahlı gruplardan tam destek alamayan PDF de Myanmar ordusuyla tek başına mücadele edemeyeceğini biliyor. Muhalif silahlı gruplardaki bu yorgunluk hali, Myanmar ordusunun kısa zamanda etnik silahlı grupları barış yapmaya zorlaması ve ülkedeki kontrolü tamamen eline almasını sağlayabilir.

Sonuç olarak bu krizin gidişatını birebir etkileyebilecek devletler çözüm için bir araya gelip somut adımlar atmaya karar vermediği müddetçe Myanmar'da süreç, demokrasi yanlılarının aleyhine işlemeye devam edecek. Aynı şekilde BM, kriz çözme enerjisinin tamamını Ukrayna-Rusya savaşına yoğunlaştırmayı sürdürüp Myanmar sorununu sadece yazılı açıklama ve raporlarla ele almakla yetinirse Myanmarlıları daha kötü günler bekleyebilir. (AA)

Myanmar'da ordunun Rohingya Müslümanlarına karşı yürüttüğü soykırıma Myanmar halkı destek vermiş, Myanmar hükümeti ise Ordunun bu insanlık dışı saldırılarına karşı sessiz kalmıştı.