Doğruhaber / Dışhaber Servisi
Zaman`ın Kahire temsilcisi Cumali Önal, Amerikan sermayesi ile çıkarılan muhalif El-Vatan gazetesine verdiği mülakatta Başbakan Erdoğan`ı mutlak itaat isteyen "diktatör" olarak tanımladı.
İşte Zaman’ın Kahire temsilcisi Cumali Önal’ın Mısır’ın ABD sermayesiyle yayınlanan yönetim karşıtı ve laikçi gazetesi El Vatan’a verdiği o söyleşinin başlığı ve tam metni:

Türkiye ve Ortadoğu uzmanı olarak sunulan gazeteci Cumali Önal Mısır`da Arapça yayınlanan Vatan Gazetesine Konuştu: “Taksim Olayları” , “Dinleyiniz ve İtaat Ediniz” diyen diktatöre karşı bir intifada’dır.

"Taksim olayları, diktatör “Erdoğan`a karşı bir intifadadır. " Cumali Önal, Türkiye’deki Taksim olaylarını bu kelimelerle özetleyerek şunların altını çiziyor: Erdoğan birinci ve ikinci yönetimi dönemlerinde büyük başarılar gerçekleştirdi. Ancak üçüncü dönemini “dinleyiniz, itaat ediniz” sloganıyla diktatörlüğe dönüştürdü. Bunu da Türkiye’de büyük kesim reddetmektedir. Adalet ve Kalkınma Partisi gibi büyük bir liberal partinin liderliğini yapan İhvancı Erdoğan zihniyetine rezerv koymaktadırlar.

Taksim meydanı olayları bir sürpriz miydi yoksa öncüleri var mıydı?
Taksim olayları, Başbakan Erdoğan’ın tarihi öneme sahip Taksim meydanını geliştirme hususundaki kendi düşüncelerini ısrarla topluma dayatmasına bir tepki olarak kendiliğinden gelişmiştir. Taksim meydanı tıpkı Tahrir meydanı gibi büyük bir öneme sahiptir… İnsanlar, Taksim meydanını nefes alacakları bir yeşil alan olarak muhafaza etmek istiyorlar. Ne var ki, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yeşil alan üzerine tarihi askeri binayı yeniden yapma hususunda ısrarını sürdürerek insanlara sürpriz yaşatmıştır.
 
Onun bu düşüncesini, vatandaşların büyük çoğunluğu reddetmektedir. Hatta Cumhurbaşkanı ve partisinin ikinci adamı bile ona karşı çıkarak kendileriyle istişare etmediğinden şikayetçiler. Çünkü Erdoğan, onlarla istişare etmemektedir.. Genel olarak protestolar, normal ve barışçıl olarak başlamıştır. Ancak bir anda çeşitli amaçları olan aşırı uçların, yıkıcı unsurların ve muhalefet partilerinin bunlara katılması ve Erdoğan’ın inatçı tutumu durumu iyice ateşleyerek çıkmaza sokmuştur. Eğer Erdoğan inadını sürdürürse, Taksim meydanı Türkiye’nin Tahrir meydanına dönüşecektir.

Fakat Erdoğan’ı yönetimde tek adam olmaya iten nedir? Türkleri, onu tekrar tekrar seçmeye zorlayan nedir?
Çünkü basitçe söyleyecek olursak alternatifi yok. Bizdeki siyasi partiler, Mısır’daki gibi zayıf, rekabet etme gücüne sahip değiller. Ben kişisel olarak, Erdoğan’ı sevmiyorum. Fakat aynı sebepten dolayı ona oy verdim, alternatif yoktur. Şu ana kadar bile, Taksim olaylarına rağmen, Erdoğan gelecek her hangi bir seçimde yine %50 oy alma potansiyeline sahip. Bütün bunlar, partilerin zayıflığına dayanıyor.

Şu an yaşanan çekişmenin İslamcılar ve İslamcı olmayanlarla bir ilişkisi var mı ?
Bu çekişmenin, İslamcılarla laikler arasında bu meseleyle ilgili bir ilgisi yoktur. Kimi İslamcılar, Erdoğan’ı desteklemektedir, kimisi de karşı çıkmaktadır. Bunlardan birisi, Refah Partisi (Türkiye’nin İhvanı). İlginçtir, Adalet ve Kalkınma Partisi, radikal Erdoğan’ın aksine, demokrat bir partidir. Erdoğan`ı, (zihniyeti ve eğilimleri itibariyle) liberal bir partiye liderlik yapan, bir İhvan başkanı olarak değerlendirebilirsiniz.

Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) Erdoğan karşısında büyülenmişler, Cumhurbaşkanı Mürsi’nin de onun yolunda gitmesini istiyorlar. Onlara neyi tavsiye edersiniz?
Umarım Müslüman Kardeşler, bir çok kesimi ve eğilimi içerisinde tutan AKP`den bir şeyler öğrenerek yolunu çizerler. Yoksa Erdoğan’ın kendisinden değil. Zira Erdoğan bölgedeki her hangi bir diktatörden farklı değil. Belki de Hüsnü Mübarek’e benzetilebilir.

Erdoğan’la Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mürsi’ arasında karşılaştırılacak her hangi bir yön var mı?
Ben Muhammed Mürsi’nin söylediklerinden her hangi bir şey anlamıyorum. Pratikte her hangi bir şey gerçekleştirmiş de değildir. Dolayısıyla karşılaştırma yapmanın zor olduğunu görüyorum. Belki de Mürsi’nin tek başına aldığı kararlarla, Erdoğan’ın son kararları arasında bir benzerlik kurulabilir. Mürsi, parçalanmış tüm muhalefeti kendisine karşı birleştirdi. Tıpkı, Türk İhvancı lider Necmeddin Erbakan’ın yaptığı gibi. Erbakan, doksanlı yılların ortasında iktidardan düşmeden önce ülkeyi sürekli bir kargaşa ortamına sürükledi.

El-Vatan - Kahire- Mısır