Avukatlar, bilgi kirliliğini gidermek ve kamuoyunu doğru bilgilendirmek için ortak bir açıklama yaptı.
Ay’ın tutuklanmasını değerlendiren Gaziantep Baro Başkanı İskender Kahraman, tutuklama gerektiren koşulların olmadığını ifade etti.
Kahraman, "4 buçuk yıl önce başlatılan bir soruşturma ve devamında yapılan kovuşturma, nihai karar ile birlikte ceza alan sanıkların olduğu dosya var. Bu dosyada mütevekkilimiz olan İbrahim Ay, ilk soruşturma kapsamında dinlenmiş, yargılama sırasında tanık olarak beyanları alınmış ve sanıklar tarafından yargılama sırasında İbrahim Ay hakkında iddia ve itham bulunmamakta. Yargılama bittikten sonra dosya Yargıtay ve istinaf incelemesindeyken içeriği belli olmayan ve ne şekilde hazırlandığı bilinmeyen ihbar mektubu ile müvekkilimiz gözaltına alınmış ve emniyete dahi götürülmeden Adliye’ye sevki yapılarak Savcılık tarafından tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edilmiş ve tutuklama gerçekleşmiştir. Biz burada avukatlar olarak hukuki değerlendirme yapmak zorundayız. Burada ki yanlışları belirtmek ve doğrulamak zorundayız. Çünkü 4 buçuk yıl süren bir soruşturma ve kovuşturmadan bahsediyoruz. Tutuklamanın bir tedbir olduğunu, ne hallerde tutuklama kararı verilebileceğini kanun açıkça saymıştır. Bu davada tutuklama gerektiren koşullardan hiçbirisi yoktur." dedi.
"Müvekkilimiz İbrahim Ay hakkında, daha önce ki, görüntülere dayanarak, önceki dosya kapsamında incelemeyi yapan hâkim tarafından okunmadan ve içeriği bilinmeden, sadece bir ihbar mektubu ve sosyal medyada gezen görüntülere dayanarak tutuklama kararı verilmiştir." diyen Kahraman, "Ay, 4 buçuk yıl boyunca bu soruşturmada ismi geçtiği halde hiçbir şekilde kaçma, gizlenme, herhangi bir şeyi karartma ve yok etme çabasına girmemiştir. Üzerinden bu kadar zaman geçtikten ve soruşturma açılıp tutuklu yargılama verilmesi manidardır. Tabi ki ihbar mektubu değerlendirilebilir. Ama bunun neticesi tutuklama olamaz. Bu kanunen de mümkün değildir. Neden dolayı yapıldığını anlamakta güçlük çekiyoruz. Biz hukuki sürecimizi devam ettireceğiz ve gerekli itirazlarımızı yapacağız. Hep beraber bu süreçte müvekkilimizin hakkını sonuna kadar savunacağımızı tüm kamuoyuna bildirmek istiyoruz." ifadelerini kullandı.
“Gizlilik kararı nedeniyle tutuklama nedenini bilmiyoruz!”
Ay’ın avukatı Bektaş Şarklı, “Büyükşehirlerde baz istasyonlarının sinyal vermesi bunların bir araya geldiği anlamını taşımaz. Bu kararı tüm hâkim savcılar bilir. Bunu savcıya da hâkime de anlatmaya çalıştık. Ama maalesef tutuklama kararı verdiler. Öncelikle burada asıl sıkıntı, daha önce soruşturma yürütülmüş, bununla ilgili İbrahim Ay hakkında takipsizlik kararı verilmiş, daha sonra yapılan yargılama neticesinde tanık olarak o dosyada dinlenmiş, dosyada yargılanıp 20 yıl ceza alan Selçuk Yiğit isimli şahsın, cezaevinden gönderdiği bir mektup neticesinde, tırnak içerisinde hangi dosyada bu güne kadar ceza alıp da yargılanıp dosyası istinatta olanın bu anlamda gönderdiği ihbar mektubu bu kadar ciddiye alınmış, bununla ilgili hemen takipsizlik kararı kaldırılmış, HTS dediğimiz baz istasyonu kayıtları çıkarılmış? Bunu da ayrıca soru işareti içerisinde kamuoyu ile paylaşmak istiyorum. Şikâyet dilekçesi üzerine savcılık hemen takipsizlik kararını kaldırıyor. HTS kayıtlarıyla diğer sanıklar arasında bir ilişki kurmaya çalışıyor. Yargıtay Ceza Genel Kurul kararı diyor ki: ‘Aynı yerden, büyükşehirlerde baz istasyonlarının sinyal vermesi bunların bir araya geldiği anlamını taşımaz. Bu kararı tüm hâkim savcılar bilir. Mesafe 20 kilometre de 30 kilometre de olsa ki, İbrahim Ay ailece de tanıdığımız ve aktif bir insan. Düğüne, cenazelere, açılışlara, her yere giden insan. Velev ki Oğuzeli’nde gittiği bir cenaze ya da belediye başkanının yanında 30 kilometrelik bir alanda onların da orada olması bu bir araya geldiklerine delil değildir. Bunu savcıya da hâkime de anlatmaya çalıştık. Ama maalesef tutuklama kararı verdiler. Dosyadaki en büyük handikap avukatlar için gizlilik kararı verdiler.” dedi.
Yani Selçuk Yiğit’in ne dediğini şu an itibari ile biz bilmiyoruz. Sabahın o saatinde İbrahim Ay’ın gözaltına alınmasını gerektirecek durum ne bilmiyoruz. İbrahim Ay’ı telefonla çağırsaydılar İbrahim Ay gelmeyecek miydi? İbrahim Ay’ın kaçma şüphesi mi vardı? Deliller zaten dosyada toplanmış. Delilleri karartma ihtimali de yok. Dün Sulh Ceza Hakimliği ile görüştüğümüzde sebep İbrahim’in duruşmada da tanık olarak dinlendiği, yüzleştirildiği Selçuk Yiğit isimli, İbrahim’i tanımadığını söyleyen şahıs bu dilekçeyi yazıyor. Marmaris’teki toplantıda olduğundan Selçuk Yiğit nasıl haberdarı olmuş? Meslektaşıma istinattaki o dosyada İbrahim Ay’ın o tarihlerde Marmaris’te olduğunu hatta beş arkadaşı ile CHP’nin bir programını takip ettiğini bunu da zaten sosyal medya aracılığı ile da duruşmada da resmi beyan olarak ifade tutanağında geçtiğini ve yargılanan Selçuk Yiğit’in bundan zaten haberdar olduğunu söyledik. Hâkim Bey ‘ben de o dosya yok’ dedi. ‘O dosya istinatta isteseniz ulaşabilirsiniz şekilde’ bir diyalog geçti. ‘Savcı bey göndermemiş’ dedi. Ben de 20 yıllık bir avukat olarak bu dosyanın nasıl bir ciddiyetle yürütüldüğünü, bir algı mı yaratılmaya çalışılıyor, başka bir operasyon mu ve bunun da kurbanı da İbrahim Ay mı diye düşünmekten kendimi alamıyorum. İstinat ile bizin sulh ceza hakimliği arası 100 metre. Bir insanın özgürlüğünden mahrum ediyorsunuz? Bir insanın itibarından mahrum ediyorsunuz. Dosya ben de yok diye bir açıklamayı ben kabullenmem. Verilen tutuklama kararının gizlilik kararı olmasına rağmen haksız ve hukuksuz olduğunu düşüncesindeyim. Asıl olan tutuksuz yargılanmasıydı. Elbette bir soruşturma yürütülebilir ama masumiyet karinesinin lekelenmemesi hakkı anayasal bir haktır. Yarın biz itirazımızı yapacağız. Savcılık ve başsavcılığın bu hususları göz önünde bulundurarak en kısa zamanda o istinattaki ifadelere ulaşmasını ve dosyayı tam anlamıyla eline alıp incelemesini avukatlar olarak talep ediyoruz” şeklinde konuştu.
“Kararı hukuki ve ahlaki bulmuyorum”
Ay’ın bir diğer avukatlarından Önder Alkurt ise, alınan kararı hukuki bulmadığını ifade ederek, şunları söyledi:
“Ne hikmetse davaya yön veren ve gizlilik kararı nedeniyle bizlere gösterilmeyen dilekçe Gaziantep Gazeteciler Cemiyet Başkanlığı seçiminden bir hafta önce verilmiş. Bu da bize aslında cemiyet başkanlığı seçiminden önce dilekçenin gelmiş olması oynanan oyunun ne boyutta olduğunun gösteriyor. Yaklaşık 4 buçuk yıldan beri bu dosyayı takip ettiğini belirten Av. Önder Alkurt, “2018’de dava açıldıktan sonra Selçuk Yiğit denen kişi geçen yıl Nisan ayında mahkemeye vermiş olduğu bir dilekçede bu işi nasıl yaptığını ve niçin yaptığını tüm detayları ile anlattı. Mahkeme 3 yıl sonra göndermiş olduğu dilekçeyi dolayı ciddiye almadı ve Selçuk Yiğit’e ceza verdi. Dosya şu an istinafta. Üstelik bu dilekçe mahkemeye verilmemiş. 2021 yılının Eylül ayında dosyanın müştekisi olan kişinin avukatına gelen dilekçe. Bu saate kadar Selçuk Yiğit denen kişinin savcılığa veya mahkemeye yazmış olduğu bir dilekçe yok. Sadece müştekinin cezaevinden avukatına yazmış olduğu bir dilekçe var. Bu dilekçe ne hikmetse Gaziantep Gazeteciler Cemiyet başkanlığı seçiminden bir hafta önce. Bu da bize aslında cemiyet başkanlığı seçiminden önce dilekçenin gelmiş olması oynanan oyunun ne boyutta olduğunun göstergesidir.”
Basın açıklamasına Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti Yönetim kurulu üyelerinin yanı sıra Gaziantep Baro Başkanı İskender Kahraman, önceki dönem Baro Başkanı Bektaş Şarklı, Avukat Önder Alkurt ve Serhat Kızılateş katıldı. (İLKHA)