İki yıl önce aylardan haziran ayıydı. Bir sabah namazı vaktinde, kapıları çalınıp Medrese-i Yusufi’yeye götürülmüştü evin Seydası. Neşeli yüzler hüzne boğulmuştu. Kaçamak gözyaşları, elden gelmeyen üzüntüler… Fakat sabretmeleri gerektiğini biliyorlardı. Sabrettiler. Evin Seydasının, babalarının iki yıl boyunca olmayacağını biliyorlardı. Ama Allah onlara dayanma gücü, sabır vermişti. Oğlu “Artık bana ders vermeyecek miydi Seydam olan babam? Ama yine de sabretmeliyiz.” dedi. Ve “Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma.” (İbrahim Suresi 42. ayet)
Ve iki yıl gelip geçti. Medrese-i Yusufi’den ayrılması zor olmuştur Seyda için. Arkadaşlarından, o güzel ortamdan, kardeşlik bağıyla güçlenen yerden ayrılmak… Sabah saat sekiz gibi Seyda’yı oğullarıyla birlikte cezaevinin önünde yirmi, otuz kişi bekliyordu. Yüreklerde kelimelere sığmayan sevinç, yüzlerde masumca tebessümler… Seyda cezaevinin kapısından çıkmıştı. Hepsi ona doğru gidip Seydanın elini öptüler, hasret giderdiler. Daha sonra Seyda anne oğul hasret giderdikten sonra evlerine döndüler. Evdekilerde sabırsızlıkla onların gelmesini bekliyorlardı. Bugün sıradan bir gün değildi onlar için. Ve böylece Medrese-i Yusufi’den bir Seyda, bir abi daha çıkmış oldu.
Cezaevine götürme amaçları; Bu büyük davalarından vazgeçirmek, doğru yoldan gitmelerine engel olmak… Bizim imanlı, şuurlu, canını alacaklarını bilseler bile davalarından taviz vermeyen ağabeyleri, babaları, kardeşleri, Seydaları daha tanımamışlar demek. Onlar, cezaevine götürerek iki yıl, dört yıl, on beş yıl, müebbet vererek davalarından vazgeçireceklerini sansınlar(!) Varsın böyle bilsinler! Aslında cezaevi Müslümanlar için Allah’ın verdiği bir mükafat gibidir. Orda Dünya’nın meşakkatleri olmadığından daha çok okumak, kendimizi daha çok geliştirmek için büyük bir fırsat… Bazen Medrese-i Yusufi’yeye gitmeyi, o ortamı görmek, daha çok okumak ve Dünya’nın meşakkatlerinin olmadığı bir yerde olmak istiyorum. Cezaevlerine dışarıdan bakıldığında sadece tel örgülerle sarılmış duvar, dört duvar bir oda olarak görülmektedir. Fakat içinde nice inci taneleri, nice mücevherlerin olduğunu da bilmek gerekmez mi sizce?
Mücahide Yaman
Diyarbakır (Çermik) - Yaş: 18