Haber Merkezi

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Türkiye Temsilcisi Philippe Leclerc, Türkiye'den haftada yaklaşık 800 Suriyelinin ülkesine döndüğünü söyledi. Türkiye'den Suriye'ye yönelik gönüllü dönüşlerle ilgili açıklamalarda bulunan Leclerc, Suriye'nin kuzeyindeki çeşitli bölgelere haftada yaklaşık 800 Suriyelinin döndüğünü ve bu kişilerin çoğunun bekâr olduğunu belirtti. Suriyelilerin büyük bölümünün ekonomik şartlar daha iyi olduğu için Türkiye'de kalmayı tercih ettiğini söyleyen Leclerc, "Suriye'de kaydedilen ilerleme bir hayli küçük olduğu için insanlar doğal olarak geleceklerinin bu ülkeden ziyade Türkiye'de olduğuna inanıyor" dedi. Leclerc, Suriye'deki siyasi, sosyal ve ekonomik şartların giderek kötüleştiğini de sözlerine ekledi.

“507 BİN SURİYELİ GÖNÜLLÜ OLARAK GERİ DÖNDÜ”

​İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı da, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekatı'nın ardından Türkiye'ye sığınan 507 bin 292 Suriyelinin gönüllü olarak geri döndüğünü belirtti. Bakan Yardımcısı Çataklı beraberinde Kilis Valisi Recep Soytürk, AFAD Başkanı Yunus Sezer ve bürokratlar ile birlikte Suriye'nin Çobanbey bölgesini ziyaret etti. Burada yapımı devam eden organize sanayi bölgesinde incelemelerde bulunan Çataklı, inşaatı tamamlanarak faaliyete geçen bazı işletmeleri ziyaret etti. Çataklı, Türkiye'nin düzenlediği sınır ötesi harekatlar ile Suriye'de güvenli hale getirilen bölgelerde 6 milyon insanın yaşadığını dile getirdi. Çataklı, oluşturulan güvenli bölgelerde şu anda 6 milyon civarında insan yaşadığını bugün itibariyle yapılan harekatlar ve bölgedeki yatırımlar ile yaşamın normale dönmesiyle birlikte 507 bin 291 Suriyeli, gönüllü geri dönüş yaptığını söyledi. Çataklı, bölgedeki insanların güvenliğini sağlamak ve Suriyelilerin gönüllü geri dönüşlerini tesis etmek için önemli çalışmalar yapıldığını kaydetti.

“240 BİN KONUT YAPILACAK”

Çataklı, Çobanbey´in ardından Suriye´nin Azez kentinde de yapımı tamamlanan ve inşaatı devam eden konut bölgesinde de incelemelerde bulundu. Çataklı, "Cumhurbaşkanımız 1 milyon Suriyelinin geri dönüşüne yönelik altyapının oluşturulması talimatını verdi. Biz de bu doğrultuda güvenli bölgelerdeki 13 ayrı noktada 1 milyon Suriyelinin konaklama ihtiyacını karşılayacak 240 bin konut yapımı için çalışma başlattık. Bu doğrultuda şu anda 3 proje tamamlandı, diğerleri de hızla devam ediyor. Türkiye´den gelecek Suriyelilere yönelik yaptığımız çalışma ile 1 milyon Suriyeli gönüllü olarak güvenli şekilde topraklarına geri dönecek. Bahsettiğimiz 13 lokasyon aslında içerisindeki donatılar ile 13 ayrı şehir anlamına da geliyor." ifadelerini kullandı.

MAZLUMDER: MÜLTECİLER İNSANLIK DIŞI MUAMELELERE KARŞI KORUMA ALTINA ALINMALI

MAZLUMDER Kayseri Şube Başkanı Ahmet Taş, mültecilerin haklarının ayrımcılık ve kötü muamele dahil her türlü insanlık dışı muamelelere karşı koruma altına alınması gerektiğini belirtti. Dünya Mülteciler Günü nedeniyle yazılı basın açıklaması yapan MAZLUMDER Kayseri Şube Başkanı Ahmet Taş, mültecilerin uluslararası hukuk ve insan hakları sözleşmelerinden doğan haklarının korunması gerektiğine vurgu yaptı.

DÜNYA NÜFUSUNUN YÜZDE 1’NDEN FAZLASI MÜLTECİ

Açıklamada 20 Haziran'ın dünya mülteciler günü olarak kutlandığını hatırlatan Taş, şu ifadeleri kullandı: “Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin ilan ettiği bilgilere göre son 10 yılda dünya çapında insanların zorla yerinden edilmelerinde hızlı bir yükselme görülmektedir. Savaşlar, iç çatışmalar, yönetimlerin uyguladığı baskılar, olumsuz iklim şartları ve diğer sebeplerle yaşadıkları yerden ayrılan insanların sayısı bugün dünya nüfusunun yüzde 1’in den fazla bir seviyeye yükselmiştir. 2021 yılı sonunda zorla yerinden edilen insanların sayısı 90 milyonu aşmış bulunuyor. Birleşmiş Milletlerin kontrolü altında bulunan mülteci sayısı da 23.5 milyonu geçmiş bulunuyor. Dünyada ülkeleri içinde yerinden edilen insanların sayısı da 53 milyonu geçmiş bulunuyor. Ülke içinde yerinden edilen insanların çoğunlukta olduğu ülkeler içinde Suriye, Afganistan ve Venezuela başı çekmektedirler. 2021 yılında korunmak için ülke sınırlarını geçen insanların sayısı da 1.8 milyon olarak açıklanmış bulunuyor.”

ÜLKEMİZDE YAŞAYAN MÜLTECİLERİN HAKLARININ KORUNMASI İNSANLIK BORCUDUR

Dünyadaki mültecilerin haklarının korunması gerektiğine vurgu yapan Taş, "Şubat ayında başlayan ve 100 günü geride bırakıp halen devam eden Rusya- Ukrayna savaşında, yaşadığı topraklardan ayrılmak zorunda kalan Ukraynalı mülteci sayısı da 6 milyonu geçmiş bulunuyor. Bu mültecilerin çoğunluğunu AB ülkeleri sahiplenmiş bulunurken az sayıda da olsa Türkiye'nin sahiplendikleri de vardır. Farklı sebeplerle zulme uğramış 5 milyondan fazlası da ülkemizde yaşayan mültecilerin uluslararası hukuk ve insan hakları sözleşmelerinden doğan haklarının korunması, ayrımcılık ve kötü muamele dahil her türlü insanlık dışı muamelelere karşı koruma altına alınmaları bir insanlık borcudur diyoruz. Bunun temini için Birleşmiş Milletler teşkilatını, uluslararası kamuoyunu, Adalet Divanını, insan hakları mahkemelerini ve konuyla ilgili sivil toplum kurumlarını inisiyatif almaya davet ediyoruz. Böylece mazlum sahipsiz kalmış mülteciler daha fazla korunmuş olsunlar. Tüm dünya mültecilerinin gününü tebrik ediyoruz.” ifadelerini kullandı.  (İLKHA)

Suriyeli STK'lardan geri dönüşle ilgili ortak açıklama

İstanbul'da bir araya gelen ve çoğunluğunu Suriyelilerin oluşturduğu sivil toplum kuruluşları, Türkiye'deki sığınmacıların sorunları, Suriye'deki kriz ve ülkelerine geri dönüşlerine ilişkin ortak basın açıklaması yaptı.

İSTANBUL

Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Federasyonu tarafından Akgün Otel'de düzenlenen toplantıya Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Halit İsaoğlu, Kadın Destek Derneği Başkanı Cumana Habra'nın yanı sıra çok sayıda STK temsilcisi katıldı. Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Federasyonu üyeleri, Suriyeli Birlikler Ağı üyeleri ile Suriye Türkmen Dernekler Federasyonunun yanı sıra 200'ün üzerinde sivil toplum kuruluşu yetkilisi tarafından imzalanan açıklama, Suriyeli Birlikler Ağı Başkanı Salih Akide tarafından okundu. Türkiye'nin 2011 yılından bu yana 3,6 milyonu aşkın Suriyeli sığınmacıyı kabul ettiğini anlatan Akide, Suriyelilerin 2014'ten bu yana yabancılar kanunu ve geçici koruma yönetmeliğine tabi olduklarını söyledi.

Son zamanlarda bazı siyasi çevrelerin, Suriyelilerin varlığını seçim propagandası olarak kullanmaya başladığını dile getiren Akide, "Türkiye'deki Suriyeli sığınmacılar hakkındaki yanlış bilgi ve yalan haberler yayılmaya başlamış ve bu durum, Türkiye'de yaşayan genelde yabancılara özelde ise Suriyelilere yönelik halk içerisinde gerilimin ve tepkiselliğin artmasına sebebiyet vermiştir." dedi. Daha önce 500 bin Suriyelinin geri dönüşünü sağlayan hükümetin yakın dönemde de 1 milyon Suriyeli sığınmacının gönüllü geri dönüşünü amaçlayan bir proje başlattığını hatırlatan Akide, Türkiye'nin güvenlik ve refahına karşı duyarlı olduklarını ifade etti.

Akide, Suriye ve Türkiye halkı arasındaki ortak tarihe, kültüre, iş birliğine ve komşuluk değerlerine bağlı kalınmasının önemine vurgu yaparak, şunları kaydetti: "Türkiye'nin iç meselelerine dahil olmamaya ilişkin olarak baştan beri sergilediğimiz tutumumuzun altını çizerek, Türkiye'deki Suriyelilerin varlığının siyasallaşma ve gerilim süreçlerinden uzak tutulması, seçim propagandası olarak kullanılmaması ve konunun insan haklarına ve hoşgörülü Türkiye halkının kültürüne uygun bir şekilde ele alınması çağrısında bulunuyoruz. Bizler, uluslararası toplumun 2254 sayılı BM kararı kapsamındaki vizyonu doğrultusunda Suriyelilerin, gerekli insani, güvenlik ve siyasi koşullar sağlandığında Suriye'ye dönme hakkını kullanmaya bağlı kalacağını vurguluyoruz."

ULUSLARARASI TOPLUMA, SORUMLULUKLARINI ÜSTLENME ÇAĞRISI

Sivil toplum kuruluşları olarak güvenlik, ekonomik, adalet, psikolojik açılardan Suriye'de sürdürülebilir bir ortamın oluşturulması gerektiğini savunduklarını ifade eden Akide, can ve mal güvenliğini garanti altına alacak siyasi bir çözüme varılması durumunda sığınmacıların Suriye'ye daimi dönüşüne yönelik her türlü çabayı desteklediklerini aktardı.

Akide, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: "Suriyeli sivil toplum kuruluşları olarak, onurlu yaşam şartları, güvenli ortam ve siyasi koşullar sağlandıktan sonra, topraklarına olan bağlılıkları nedeni ile Suriyelilerin kendi rızalarıyla ülkelerine geri dönmeye başlayacaklarının idrakindeyiz. Nitekim mülteci krizine neden olan sorunda köklü bir çözüme ulaşılmadan sığınmacıların Suriye'ye yahut kuzey bölgelerine geri gönderilmesi, sorunu çözmeyecek ve çözümü daha zor ve karmaşık hale getirecektir. Sığınmacıların, yaşadıkları yerleri bırakmalarının bir tercih olmadığını, kullanılması yasak olan her türlü silahın ve varil bombalarının kullanılmasının bu ilticanın gerçek sebebi olduğunu hatırlatıyoruz."

Akide, uluslararası topluma sorumluluklarını üstlenme çağrısında bulunduklarını ifade ederek, onları sığınmacıların ilk kez evlerinden çıkmalarına yol açan sorunun çözümüne katılmaya davet ettiklerini bildirdi.

"İDDİALARIN ÇOĞUNUN YALAN VE ASILSIZ OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ"

Toplantı sonrası AA muhabirine açıklamalarda bulunan Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Federasyonu Genel Müdürü Muhammed Akta, Suriye'de savaşın bittiği, genel af çıktığı ve ülkenin artık güvenli bir hale geldiği yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirtti. Esed rejiminin yaklaşık iki yılda bir af çıkardığını ifade eden Akta, "Maalesef bu afların detaylarına baktığımız zaman Türkiye'de bulunan sığınmacıların büyük bir çoğunluğunu olumsuz bir şekilde etkileyecek, hatta af kapsamı dışında kalacak şekilde bir düzenleme yapılıyor. Medyada daha çok başlık yer alıyor ancak bunların detaylarına bakmak gerekiyor." dedi. Suriye ve Türkiye toplumuyla tarihsel olarak bağ ve ortaklıklarının bulunduğunu bildiren Akta, bu sebeple Suriyelilerin Türkiye'de herhangi bir uyum, entegrasyon problemi yaşayacağını düşünmediklerini söyledi. Akta, Suriyeli öğrencilerin Türkiyedeki okullarda eğitim gördüğünü ve kendi dillerinden daha iyi Türkçe'ye sahip olduklarını anlatarak, bunun da uyumun işareti olduğunu dile getirdi.

"SURİYELİLERİN YÜZDE 80'İ ÜLKELERİNE DÖNMEK İSTİYOR"

Suriyelilerin ülkelerindeki yapılarını bozmadan Türkiye'ye geldiğini belirten Akta, şöyle konuştu: "Elbette ki toplumun önemli bir kısmı işçidir. Suriye'de işveren bir kişi Türkiye'ye geldikten bir süre sonra kendi işini burada da kurup ve hem Suriyeli hem Türk istihdamı da sağlamıştır. İnsanlar Suriye'de ne üretiyorsa burada da üretmeye başlamıştır. Mesela Türkiye'de mermer ihracatında birinci konumda olan şirketin sahipleri Suriyeli. Halep'te bulunan birçok fabrikanın Gaziantep'e taşındığını ve Türkiye adına üretip ihracat yaptıklarını görebiliriz." Muhammed Akta, Suriyelilerin ülkelerinden ve topraklarından vazgeçtikleri, geri dönmek istemediklerinin öne sürüldüğünü ifade ederek, yaptıkları araştırmalarda Suriyelilerin yüzde 80'inin ülkelerine dönmek istedikleri bilgisini paylaştı.

Suriyelilerle ilgili kamuoyuna yansıyan bazı olumsuz haberlerin de her iki toplumun huzurunu bozmayı hedeflediğini anlatan Akta, sözlerini şöyle tamamladı: "Suçun şahsiliği kaidesi var. Her toplumda iyi ve kötü insanlar vardır. Suriye toplumu içerisinde de böyle insanlar olabilir. Fakat haberlere baktığımızda ortaya atılan iddiaların çoğunun yalan ve asılsız olduğunu görüyoruz. Bu da hem Türk halkı için hem Suriyelilerin toplumsal huzurunu bozuyor. Bundan dolayı endişeliyiz. Türkiye'de bulunan sığınmacıların siyasi malzeme olarak kullanılması konunun öznesi olan Suriyelileri olumsuz etkiliyor. Bundan üreten Suriyeli de işçi olan Suriyeli de bilim insanı olan da etkileniyor."  AA