DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan bir basın açıklaması yaparak Mustafa Yeneroğlu'na bir polisin parmak sallaması ve 'ahlaksız' hakaret etmesini kınadı.
Emniyet tarafından yapılan açıklamaya tepki gösteren Babacan, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün kurumsal kimliği kullanılarak yapılan dünkü vahim açıklama sebebiyle bugün karşınızdayız. Bu utanç vesikası açıklama ile, partimizin Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Sayın Mustafa Yeneroğlu, devletin bir kurumu üzerinden alenen hedef olarak gösterilmiştir.
İpe sapa gelmez lafların yer aldığı bu açıklama, devletin kurumsal yapısındaki bozulmanın, örselenmenin de yeni bir belgesidir aynı zamanda.
Geçtiğimiz cuma günü kolluk kuvvetleri Ankara Kızılay’da, ruhsatlı biçimde işletilen bir kafeyi hukuksuzca taciz etti. Değerli arkadaşımız, Milletvekilimiz Mustafa Bey de hukuk dışı bu uygulamaya karşı koymak adına olay yerindeydi.
Yasal bir işyerinden bahsediyoruz, vatandaşlarımızdan bahsediyoruz. Yasalara göre hareket eden, vergisini ödeyen bir iş yerinden bahsediyoruz. Görüntüleri hep beraber izledik.
İnsanların iş yerini, ekmek kapısını taciz eden sözüm ona bir memurun, hem oradaki işletme sahiplerini, hem de hukuku korumaya çalışan vekilimizi hedefleyerek terbiye sınırlarını nasıl aştığını hep beraber biliyorlar da. Uzun uzun izledik. Parmak sallayıp, açık açık küfrettiğini, hakaret ettiğini izledik. Bunlar hep keyfilik, bunlar hep kabadayılık, bunlar zorbalık arkadaşlar.
Dün, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün tüzel kişiliği kullanarak, haddini bilmez bir memurun arkasında durulması demokrasimiz adına devletimiz adına büyük bir ayıptır. Geldiğimiz noktada, iç güvenliği sağlamakla görevli olan kurum üzerinden; hem vekilimiz sayın Yeneroğlu hem de halk tehdit edilmektedir.
Şunu herkes bilmelidir ki hiçbir devlet memuru vatandaşa parmak sallayamaz. Haddine değil.
Kamu gücünü kullanan hiç kimse hukuka aykırı davranamaz. Bir hukuk devletinde böyle rezillik olmaz yahu. Bu tablo utanç verici bir tablodur! Ülkem adına utanç verici bir tablodur!
İnsanın inanası gelmiyor: Bir kamu kuruluşu üzerinden haksızlığı, hoyratlığı, hukuksuzluğu koruyan bir metin yayınlanamaz.
Kurumsal kişilik gölgesi altına sığınarak 3-5 kişinin yaptığı bir iş olduğundan da ben eminim.
Koskoca kurumun itibarının zirvede olması gereken o kurumun antetli kağıt ve kişiliğini kullanarak 3-5 kişinin yaptığı bir şeyden başkası değil.
Ama arkadaşlar kimin kimden cesaret aldığı da olduğu gibi ortada. Bu hukuksuzluğa meydan veren kimdir biliyor musunuz?
“Anayasa Mahkemesi kararına uymuyorum kararı tanımıyorum. Alt mahkeme Anayasa Mahkemesinin kararına uymayabilir, hukuksuzluğu bir iklim olarak bu ülkenin başına saran kişidir.
Erdoğan’ın, iş tutuş tarzıyla ülkemizde oluşturduğu bu iklim, devlet kurumları için ve o kurumlarda çalışanlar için hukuksuzluğu sıradanlaştırmakta, hukuksuzluğu normalleştirmektedir.
En tepeden cevaz gördükten sonra hakmış, hukukmuş; bir şey kalır mı hiç devlette.
Gücü eline geçiren aklına estiği gibi pervasızca davranamaz hukuk devletinde. Ayrıca bu teşkilatın kime bağlı olduğu da malum.
Polisimize “Sen yık geç hukuk arkandan gelir” diyen, “Ayağını kırın, sorumlusu benim” diyen kişi ülkenin cumhurbaşkanı tarafından bu teşkilatın başında görevlendirilmiş durumda.
İşte arkadaşlar; bu açıklamayı yazan kişiler de, o gün vatandaşlara parmak sallayan da, buradan güç almaktadır.
Güvenlik sağlamakla görevli, 84 milyonun vergileriyle çalıştırılan kişiler, işte bu şekilde hadsizleşmektedir.
Bakın, “Güvenlik sağlanmakla görevli” diyorum.
“Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nun” ilk maddesinde yazıyor arkadaşlar. Dilini sadeleştirerek okuyorum:
“Polis, kamu düzenini, kişi, tasarruf güvenliği, ve konut dokunulmazlığını korur. Halkın ırz, can ve malını korur ve kamunun huzurunu sağlar. Yardım isteyenler ve yardıma muhtaç olanlara da yardım eder.” Diyor.
Sağda solda vatandaşa parmak sallayıp hakaret etmek yok görevleri arasında.
Uzun zamandır sayın Erdoğan’ın çizdiği istikametle, ülkemizde maalesef kötü muamele, işkence, sokakta şiddet görüntüleri sistematik hale geldi.
En tepeden aldıkları güçle, hukuk dışına çıkmak âdet haline geldi.
Öyle bir âdet ki; diyelim ki suç duyurusunda bulundunuz. İlgili bakan soruşturma izni vermeyebiliyor.
Tam bir sistematik hukuksuzluk düzeni. Ama müsebbibi belli.
Ben huzurunuzda buna sebep olana seslenmek istiyorum. Evet, Sayın Erdoğan’a sesleniyorum.
Siz ve size bağlı bakan ne yaparsanız yapın: Türkiye Cumhuriyeti, hukuk tanımazların devlet katında görev yapacağı yer değildir.
Derhal ama derhal gereğini yapmak zorundasınız.
Haksızlık hukuksuzluk yaparak, bizi sindireceğinizi zannediyorsanız; boşa heveslenmeyin.
Biz dünkü açılmama metninin sizin gölgenize saklanarak yazıldığını çok iyi biliyoruz.
Bu hukuksuzlukların gücünü sizden aldığını çok iyi biliyoruz.
Sizden ve o Krizlerin Ortağı yanınızdaki Bahçeli’den. Hiç boşuna uğraşmayın.
Ama sindiremeyeceksiniz, susturamayacaksınız.
Tehditlerinize de, kabadayılıklarınıza da, hukuk tanımazlığınıza da pabuç bırakmayacağız.
Sayın Yeneroğlu’nu da, bizi de, bu ülkenin hiçbir vatandaşını da tehdit etmenize müsaade etmeyeceğiz.
Değerli arkadaşlar, Bir çift sözüm de buradan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Başkanına olacak.
Sayın Şentop; Siz aynı zamanda bir hukukçusunuz. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bir üyesi, bir milletvekili, bir memur tarafından hakarete uğramıştır. İdare tarafından tehdit edilmiştir, hedef gösterilmiştir.
Bu milletin bir vekili, yürütme gücü ile susturulmaya çalışılmaktadır. Sayın Şentop, siz neden susuyorsunuz? Siz nasıl susuyorsunuz?
Siz mecliste, sadece tek bir siyasi partinin mi meclis başkanlığını yapıyorsunuz? Niçin çıkıp başkanlığını yaptığınız Meclisin onurunu savunmuyorsunuz? Niçin çıkıp edepsizlik karşısında iki çift laf da siz etmiyorsunuz?
Gazi Meclisimizde hak arayışlarına yer yok mu?
Sizi de bu vesileyle, hukuksuzluğa karşı derhal tepki vermek, Meclisimizin onurunu korumak zorundasınız.
Bir memur ile bir milletvekili arasındaki bu diyaloga sadece seyirci kalırsanız yarın 600 milletvekilinin sahada nelerle karşılaşabileceğini hesap ediyor musunuz?
Değerli vatandaşlarım; Dün yapılan bu hadsiz, pervasız açıklamayı bir kez daha şiddetle kınıyorum.
Başta Sayın Yeneroğlu ve işyerlerini korumaya çalışan vatandaşlarımız olmak üzere; hakkın, adaletin yanında dimdik duran dostlarımıza bir vatandaş olarak teşekkür ediyorum.
İnanıyorum ki devleti içten içe yiyip bitiren bu çürümeyi en kısa zamanda durduracağız.