Çocukların, Kur'an-ı Kerim'i, Hazreti Muhammed'in Sallallahu Aleyhi Vesellem örnek hayatını, iman ve ibadet esaslarını, dinî ve ahlaki değerlerimizi öğrenebilecekleri yaz Kur'an kursları 27 Haziran'da başlıyor. Kurslar için kayıtlar önümüzdeki pazartesi günü itibariyle açılıyor.

 

Yaz Kur'an Kurslarının çocukların eğitim için bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Namaz Gönüllüleri Platformu Sözcüsü Abdullah Yıldız, konuyla ilgili İLKHA muhabirine önemli değerlendirmelerde bulundu.

"Çocuklarımıza Allah'ın kelamı olan Kur'an-ı Kerim'i gereği gibi öğretelim"

Okulların tatile girmesiyle öğrencilerin bu dönemde okul olmadığı için ya sokağa çıkarak birtakım tehlikelerle karşı karşıya kalacağını ya da evde cep telefonlarıyla, bilgisayarla internet dünyasıyla muhatap olarak ve birtakım tehlikelerle karşı karşıya kalacaklarına değinen Yıldız, "Anneler, babalar, hocalar, büyükler; gelin bu yaz tatilini fırsata çevirelim. Çocuklarımıza Allah'ın kelamı olan Kur'an-ı Kerim'i gereği gibi öğretelim. Efendimizin Sallallahu Aleyhi Vesellem hadis-i şerifini bilmeyen yoktur ama bir daha hatırlatalım; 'Sizin en hayırlınız Kur'an-ı Kerim'i öğrenen ve öğretendir.' buyuruluyor. Buradaki öğretmeyi, yüzünden okumayı öğretelim yeterli değildir. Talim etmek; Kur'an-ı Kerim'in ilmini de öğretmek demektir. Talimatlarını, ilkelerini, emirlerini, yasaklarını öğretmek demektir. Gençliğimizi, çocuklarımızı yetiştirememekten yakınıyoruz; alın size fırsat. Camilerimize gönderelim, hocalarımız bekliyor. Diyanet teşkilatı bu konuda hazırlıklarını yapmış durumdadır. Biz de katkı sağlayalım, hocalarımıza en azından çocuklara hediye konusunda bize bir şey düşer mi diyelim. Evimizde öğrendiklerini tekrar edelim, beraber öğrenelim, bir daha Kur'an-ı Kerim'i birlikte okuyalım." dedi.

"Kur'an-ı Kerim'i öğrenmek ve öğretmekte bir cihaddır"

Namaz Gönüllüleri Platformu Sözcüsü Abdullah Yıldız

Kur'an-ı Kerim'de, üç kavramın hakkının verilmesi zor olduğu için Allah'ın bu üç kavrama dikkat çektiğini belirten Yıldız; "Bu kavramlardan birisi 'takvanın hakkını vermek', yani takva çok geniş bir kavramdır. Allah'tan korkmak, Allah'a karşı sorumluluk bilinci taşımak, Allah'ın himayesine girerek her türlü kötülükten korunmak gibi anlamlara gelir. Takvayı kuşanmak zordur, o yüzden Rabbimiz takvanın hakkını vermekten bahseder. Bir diğeri 'cihad' konusudur. Cihad sadece elimize silah alarak yurdumuza, Müslümanlara, ümmete karşı bir tehlike olduğunda cepheye gitmekten ibaret değildir. Medya, fikir, ekonomik, psikolojik savaş vardır. Şu an en büyük savaşlardan biride medya üzerinden özellikle internet üzerinden yürütülüyor. Cihadın bütün boyutlarını dikkate alarak Kur'an-ı Kerim'i öğrenmek ve öğretmekte bir cihaddır. Bir kavram daha geçer ki, 'tilavetin hakkını vermek' yani Kur'an-ı Kerim'i okumanın, anlamanın ve yaşamanın hakkını vermektir. Tilavet sadece yüzünden okumak demek değildir, anlamak ve yaşamaktır. Bu yaz dönemini değerlendirerek çocuklarımızın Allah'ın kitabı Kur'an-ı Kerim'i, Rabbimizle sohbet edercesine anlamalarını ve yaşamalarını sağlamak için çaba sarf edelim." diye belirtti.

"Zamanın koalisyon hükümeti, '12 yaşındaki çocuklar camilerde Kur'an-ı Kerim öğrenemez.' dedi"

Yaz dönemindeki fırsatları iyi değerlendirmek gerektiğine vurgu yaparak 2000'li yılların Türkiye'sinden bir anekdot paylaşan Yıldız, "Türkiye tarihinde bir zamanlar 10 yılda bir ihtilal olurdu o ihtilal dönemlerinin sonuncusu olan 28 Şubat döneminin devamında 2000'li yılların başında yaz dönemine girdiğimiz günler o zamanın koalisyon hükümeti, '12 yaşındaki çocuklar camilerde Kur'an-ı Kerim öğrenemez.' dedi. Bu durum yaz Kur'an Kurslarının kapatılması anlamına geliyordu. Feryat figanlar vardı, gazetelerde hakkımızı arayalım diye yazılar yazılıyordu, gösteriler yapılıyordu. Bende köşe yazımda '1 milyon Kur'an kursu' diye yazdım." dedi.

"Camilerde Kur'an Kursu açılmıyorsa bizler evimizi Kur'an Kursuna çevirelim"

Yazmış olduğu '1 milyon Kur'an kursu' yazısını özet olarak geçen Yıldız şunları aktardı:

"Türkiye'de ilahiyat, imam hatip, Kur'an kursu mezunu hatta Diyanet görevlisi böyle olmazsa bile Kur'an-ı Kerim'i çocuğuna öğretebilecek en az 1 milyon insan çıkar, ben 5-6 milyonu bulacağı kanaatindeyim de bu insanlar müsait ve vakti de vardır; camilerde Kur'an Kursu açılmıyorsa bizler evimizi Kur'an Kursuna çevirelim. Ortalama 5 çocuk aldığımızı düşünelim; kendi çocuğumuz, komşumuzun çocuğu, akrabamız vesaire bunlara Kur'an-ı Kerim öğretelim. Bu 1 milyon Kur'an Kursu olur. 5 kişiye öğretsek 5 milyon kişi Kur'an -ı Kerim öğrenir. Bu Türkiye'de hiçbir zaman ulaşılamamış bir yüksek çıtadır. Haydi Türkiye, Kur'an-ı Kerim'i öğrenme ve öğretme seferberliğine gibi bir yazı yazdım. Bu yazıyı meğer bir kardeşimiz okumuş, benim 10 yıl sonra haberim oluyor. Malatya Kitap Fuarı'ndayım, bir imza kuyruğu oluştu arka sıralarda bir koltuk değneğine yaslanmış, ayakta zor durduğunu hissettiğim orta yaşlı bir kadıncağızdı. Hemen gençlere bir yol verinde kardeşimiz zahmet çekmesin dedim, geldi. Geçmiş olsun kaza falan mı dedim, yok hocam doğuştan dedi. Hocam bir hatıramı paylaşmak istiyorum dedi. Hocam 10 yıl önce bir yaz yazmıştınız, ben o yazıyı okudum ve hocam bana talimat verdi dedim. Ben bu işlerden biraz anlarım ama anneme de bakmak zorundayım, benimde sağlığım böyle buna rağmen evimi açtım ve 10 tane çocuk buldum. Bunlara eğittim, ilmihal bilgileri verdim, namaz kitabınızı hediye ettim. Her sene 10 öğrenciden şu an 100 tane öğrenci yetiştirdim. Hocam sevabın bir kısmı da sizindir dedi. Dondum kaldım, gözlerim doldu. Keşke Türkiye'de herkes senin duyarlılığında olsa, aciz bir kardeşimiz ayakta zor durabiliyor ama her sene 10 tane çocuk yetiştiriyor. Bu yaz dönemini inşallah Kuran'ı Kerim'i okuma, öğrenme, anlama ve yaşama seferberliği ilan edelim. Herkes işin ucundan tutsun." (İLKHA)