Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, hafta sonunda gerçekleşecek YKS ile ilgili kaygı bozukluğu ve kaygıyla başa çıkma konusunda değerlendirmede bulundu.
18 ve 19 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilecek sınavlardan ilk oturumun temel yeterlilik, ikinci oturumun ise alan yeterlilik sınavı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Bizim sınav sistemimizde yüksek öğretime geçişte tek sınava indirgenmesi sınav kaygısını daha çok artırıyor. Belli bir süre içerisinde belli bir performans göstermesi beklentisi, kaygıyı artırıyor. Bu sınav milyonlarca kişiyi etkiliyor, gençler hata yapmamak için gerginleşiyorlar. Sınava girdiklerinde bildiklerini unutanlar, sınavı yarım bırakıp çıkanlar, eli ayağı titreyip cevapları kaydıranlar var." dedi.
Sınav sisteminin de kaygıya yol açtığını, sınav kaygısına bu kaygının da eklendiğini belirten Tarhan, "Sınav kaygısı birken ikiye çıkıyor. Bu onların elinde olmayan bir şey. Sınavı değerlendirirken gençler şunu düşünsünler: Kontrol edebileceği şeyler var bir de kontrol edemeyeceği şeyler var. Gücünün yeteceği şeyler var, yetemeyeceği şeyler var. Doğru bir ayrım yapmak için muhakkak zihinlerini, akıllarını, zekâlarını kullanmaları gerekiyor. Böyle olursa sınav stresini yönetmek çok kolaydır." dedi.
Kaygı beyni çalıştırıyor!
Sınav kaygısının olmasının da gayet doğal olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Kişide kaygı olmazsa beyin çalışmıyor ki… Kaygısız kişilerde hedefe yönelik, amaca yönelik uyarılmadığı için beyindeki damarlar genişlemiyor, sınava turist gibi giriyorlar antrenman gibi giriyorlar. Hatta antrenmanda bile bir stres vardır. Bu nedenle sıfır stres faydalı değil, zararlıdır. Kontrol edilebilen stres faydalıdır. Kontrol edilemeyen stres zararlıdır." diye konuştu. Stres hiç olmayacak gibi bir algının stresi daha da arttırdığına dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "O nedenle stres var, panik yok diyoruz. Panikte ne var, kontrolü kaybetme var." ifadelerini kullandı.
Bir insanın hedefine doğru ilerlerken bir engelle karşılaştığı zaman bir kaygı oluştuğunu kaydeden Tarhan, "Böyle durumlarda insanın kaygısını arttıran yüzde 10-20 oranında önüne çıkanlardır. Yüzde 80-90 oranında önüne çıkan engellere tepkidir. Onu kontrol edip değiştirebilir. Kişinin önüne çıkan engeller karşısında kontrolü kaybetmeden ‘Hedefime ulaşmak için birşeyler yapabilirim’ demesi gerekiyor." diye konuştu.
Stresi doğru şekilde yönetmek önemli
Kaygının bazı fizyolojik ve ruhsal belirtileri olabileceğini kaydeden Tarhan, "Karın ağrısı, mide bulantısı, terleme gibi fiziksel belirtiler oluşabilir. Uykular kaçar, iştah kaçar aşırı yeme olur, mutsuzluk olur, tırnak yeme olur. Tartışmalar olur, ses tonu yükselir. Sınav kaygısında hem fizyolojik belirtiler olur, hem de duygusal belirtiler olur. Bunların az miktarda olmasında bir şey yok. Önemli olan stresi nasıl yönetmesi gerektiğini bilmektir. Stresi yönetmek bisiklet kullanmaya benzer. Denge olmalıdır, yerinde yavaşlayıp hızlanacaksın bu da hedefe götürür ve kolaylaştırır." dedi.
Sınav sonucuna değil, sürece odaklanılmalıdır
Prof. Dr. Nevzat Tarhan sınav stresine neden olan etkenlerden birinin de sonuç odaklı düşünmek olduğunu söyledi. Tarhan, "Adaylar artık sonucu düşünmemelidir. Sınav anındaki stres kontrolüne odaklanmalıdır. ‘Sınavda benim rahatlamam lazım. Uykuma dikkat etmem lazım, yediğime içtiğime dikkat etmem lazım.’ diye telkinde bulunmalıdır. Artık sonucu değil, sınav salonu nerede, sınava kiminle gideyim şeklinde sınav sürecine odaklanmalıdır." tavsiyesinde bulundu.
Sınav amaç değil, araçtır!
Sınavın hayat yolunda ilerlerken karşımıza çıkan basamaklardan bir tanesi olduğunun unutulmaması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Kişi bu basamağı geçemezse, B planı vardır, C planı vardır, başka basamaklar vardır. Bu yüzden bunu ölüm kalım meselesi gibi değerlendirmemek gerekiyor. Sınav sonuçta bir amaç değil araçtır." dedi.
Anne ve baba desteği kaygıyı azaltmada etkili olabilir
Sınav kaygısını azaltmada ebeveynlere de görevler düştüğünü kaydeden Tarhan, "Anne ve baba, kaygısı yüksek olan çocuğa yanında olduklarını hissettirmeli. ‘Sen elinden geleni yaptın, çalıştın. Artık elinden geleni yaptıktan sonra sonuç ne olursa onu kabul edeceğiz’ tarzında desteklemek gerekir. Eğer anne ve babaların öyle bir düşünce tarzları varsa çocuk da bunu referans yapar ve rahatlar. Kaygılı anne babaların çocuklarında kaygı daha çok ortaya çıkıyor." uyarısında bulundu.
3 adımda nefes egzersizi yapabilirler
Sınavda kaygıyı azaltmada nefes egzersizlerinin de yardımcı olabileceğini kaydeden Tarhan, "Nefes egzersizi beyine giden oksijeni arttırıyor. Sınavda beyin stres hormonu salgıladığı için beyindeki bu serotonin gibi kimyasalları hızla tüketiyor. Sınavda şunu yapabilirler: 3 adımdan oluşuyor. 1-2 deyip derin nefes alacaklar, 3-4 diyecek kadar tutacaklar, 5-6-7-8 diye sayarak nefesi yavaş yavaş verecekler. Bunu yaparken vücutlarını gevşetsinler. Gözlerini kapatsınlar. Bunu 5-6 defa yapsınlar. Bunu yaparken çok sevdikleri ve rahatladıkları bir ortamı hayal etsinler." tavsiyesinde bulundu. (İLKHA)