Uzman Psikolojik Danışman Abdulkerim ışık ve Adıyaman Rehberlik Araştırma Merkezi, Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Bölüm Başkanı Fuat Turan, Öğrencinin aldığı karnenin öğrencinin tüm hayatıyla ilişkili bir sürece yorumlamanın yanlış bir yorumlama olacağını belirtti.
"Karnenin nasıl anlaşılması gerektiği çok önemlidir"
Karneler üzerinden aşırı bir baskı oluşturmanın çocuğu yanlış yollara sevk edebeileceğni dile getiren Uzman Psikolojik Danışman Abdulkerim Işık, "Karneler çok önemli, Karnenin nasıl anlaşılması gerektiği çok önemlidir. Öğrencilerimizin aldığı karnenin öğrencinin tüm hayatıyla ilişkili bir sürece yorumlamak yanlış yorumlama olur. Çünkü karne sadece o yıl sürdürülen ve o uzun soluklu bir maraton olan eğitimle ilgili öğrencinin aldığı verdiği süreç içerisindeki performansını ifade eden bir göstergedir. Karnelerimizi ilkokul, ortaokul ve liseler açısından öğrencinin bütün hayatıyla ilişkili bir sürece yorumlamak yanlış yorumlama olur. Çünkü karneyi bir varlık, yokluk meselesi haline getirmek, karneyi öğrencinin dünyasında ciddi bir tartışma konusu haline getirmek en ciddi stres kaynaklarından birisidir. Allah korusun bu vesile ile yanlış bakışlar öğrencilerin karne günlerine bazı yanlış davranışlar yapmalarına kadar götürebiliyor. Hatta sahtekârlıklara karne üzerinde oynamaları anne babayı kandıracak aldatacak ya da tanıdıklarına yanlış bilgi aktaracak şekilde düzenlemeler yapmaları için yanlış yollara sürükleyebiliyor. Bütün bunları önlemenin yolu karneyi doğru okumak, doğru anlamaktan geçiyor. Karne sadece öğrencimizin eğitim performansıdır. Yani gördüğüm matematik dersinden, Türkçe dersinden, edebiyat dersinden coğrafya, fizik, kimya biyoloji gibi tüm derslerle ilgili öğrencimizin süreçle gösterdiği performansını bir yansımasıdır." dedi.
"Karne aynı zamanda öğretmenin, okulun, anne babanın da bir performans göstergesidir."
Işık, öğrencinin öğrenmeyle ilgili sorunun sadece öğrenciyle değil, okul, eğitim, sistemi ve ebeveynin de etkisiyle yakından alakalı olduğunu belirtti.
Işık, "Karne kesinlikle hayatta aynı zamanda anne babamızın ve eğitim ortamının da bir göstergesidir. Yani sadece öğrenemeyen bir öğrenciden bahsedilemez, belki öğretemeyen bir okuldan, öğretemeyen bir eğitim sisteminden bahsedilmeli veya öğretme ortamına hazırlıkta yetersizliklere sahip bir aileden de bahsetmek gerekir. Yani karneyi sadece öğrencinin görmek, yine eksik ve yanlış bir anlayıştır. Karne aynı zamanda öğretmenin, okulun, anne babanın da bir performans göstergesidir. Bu şekilde ele alırsak karneyi doğru okumuş oluruz. Çünkü karneden öğretmenin de anlaması gerekenleri var, anne babanın da alması gereken dersler var. Hatta eğitim sisteminin de kendini görmesi açısından ciddi bir şekilde ifade etmesi gereken hususlar var." ifadelerini kullandı.
"Karne tek başına öğrenciyi yönlendirmek için yeterli bir ipucu değildir"
Öğrencinin sadece karneyle değerlendirilmemesi gerektiğini dile getiren ışık, "Öğrencinin başarıları, başarısızlıkları bir sonraki yılla ilgili öğrenciye yapılacak yönlendirmeler için karne bir gösterge veya işarettir. Sadece başarıyla ilgili bu işaretin yanında ilgiyle ilgili ipuçlarına, yetenekle ilgili ipuçlarına da ihtiyacımız var. Yani karne tek başına öğrenciyi yönlendirmek için yeterli bir unsur, yeterli bir işaret ipucu da değildir. Bu yönden, öğrencimize şüphesiz aldığı karneyi sevinçle karşılamak, bir işin sonucundaki bir nihai ürün olarak görmek mümkün ama aynı zamanda öğrencinin dünyasından baktığımızda bir sevinç, uzun bir maratondan sonra bir dinlenme ve bir tatil olarak da görmek mümkün. Bu da doğru bir yaklaşım olur. Çünkü karneyi aldığı halde son sürat öğrenciyi derslere, dershanelere çok yoğun bir eğitim öğretim temposuna sürükleyerek onu at yarışı gibi adeta hipodromlardan çıkmayan atlar gibi veya arenadan çıkmayan boğalar gibi sürekli başarı beklemek kesinlikle çocuk üzerinde bir baskı ve stres oluşturacak, bu baskı ve stres beklenen başarıyı gittikçe olumsuz etkileyecektir." şeklinde konuştu.
"Tatili tatil gibi değerlendirelim"
Abdulkerim Işık
Çocukların tatil yapmalarının en güzel şekilde sağlanması gerektiğini dile getiren Işık, "Bu yönüyle lütfen tatili tatil gibi değerlendirelim, öğrencimizin kitap okumasına, kendini tanımasına, anlamasına, yeteneklerini ve ilgilerinin farkına vararak onlara da zaman ayırmasına bir imkan ve fırsat zamanı olarak değerlendirelim. Yani karnesini almış bir öğrencimiz hangi sınıfta olursa olsun kesinlikle dinlenmeyi hak etmektedir, kesinlikle kendisiyle ilgili bazı şeyleri yeniden görüşmek, gözden geçirmek ve yaşamakla ilgili zamanı hak etmektedir. Bizim bunları ona sağlamamız gerekiyor. Bir ebeveyn olarak eğitim sisteminin birer neferi ve unsurları olarak yani öğretmenlerin, okulların gelecek seneye yoğun ve yüklü ödevler vererek öğrenciyi hazırlıyorum yaklaşımı da yanlıştır. Anne babaların 'Eğitim bitmedi, her şey bitti mi sanıyorsun, karşımızda çok ciddi bir sınav var. Haydi bu boş zaman olmaz.' gibi yoğun bir stres oluşturucu yaklaşım söz ve fiillerinin de yanlış ve karneyi doğru algılamayan bir tarz olduğunu burada belirtmek isterim. Karne hepimizin bir performans göstergesidir. Aslında karne bizimdir, sadece öğrencinin değildir. Ama biz maalesef her zaman karneyi sadece öğrencinin bir performans göstergesi olarak görüyoruz. Bu da hepimizi yanlışa sürükleyen çok temel bir duruşumuzdur, bu duruşumuzdan acilen vazgeçmemiz gerekmektedir." dedi.
"Karne alan her öğrenciyi ödüllendirmemiz gerekir"
Öğrencinin karne notuna bakılmaksızın öğrencilerin ödüllendirilmesi gerektiğini dile getiren, "Bu yönüyle öğrencimizin karnedeki notlarını, başarılarını gözden geçirmesi, hangi konuda daha iyi, hangi konuda desteğe ve ilgiye ihtiyacı olduğu ile ilgili kendini tanıması, anne babaların da bu gözle karneyi değerlendirmesi, karne için güzel olumlu bir yaklaşımdır. Ama unutmayalım ki karne alan her öğrenciyi ödüllendirmemiz gerekir. Onu sevgiyle, kelimelerimizle, yaklaşımlarımızla ve onu somut ödüllerle ödüllendirelim ve onu dinlendirilecek yeni eğitim öğretim senesine motive edecek ve daha hazır başlamasını sağlayacak bir enerji depolamasına da yardımcı olalım." ifadelerini kullandı.
"Karne çoğu öğrenci için eğitim hayatının en önemli günlerindendir"
Adıyaman Rehberlik Araştırma Merkezi, Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Bölüm Başkanı Fuat Turan, karnenin sadece öğrencinin değil aynı zamanda ebeveynlerin de notunu belirlediğini kaydetti.
Turan, "Birçok öğrenci için mutluluk ve iftihar kaynağı olan bugün, bazıları içinse üzüntü ve endişe nedeni olabilmektedir. Karne günlerinin kötü olmasında, ebeveynlerin karneye gereğinden fazla anlam yüklemeleri etkilidir. Maalesef bazı aileler için başarı çoğu kez iyi notlarla, dolu karne anlamına gelmektedir ve bu meyanda umduğunu bulamayan ebeveynler çocuğu ile çatışmaya girebilir. Bilmek gerekir ki okul başarısı pek çok faktöre bağlı olarak değişir. Çocuğun okuldaki başarısızlığı çocuğun çaba, dikkat, karakteri gibi bireysel farklılıklardan kaynaklanabileceği gibi, öğretim sisteminden, ebeveynlerin ve öğretmenin tutumlarından ve çevresel pek çok etkenden etkilenir. Aynı okulda aynı sınıfta aynı öğretmenden ders dinleyen öğrencilerden kimisinin çok iyi notlar alması, kimisinin ise bir türlü iyi not alamaması bundan kaynaklanır. Dolayısı ile gerçekten ortada bir başarısızlık söz konusu ise, bunun tek sorumlusu çocuk olmamalıdır." şeklinde konuştu.
"Yapacağınız yorumları iyi notlardan başlayarak yapın"
Fuat Turan
Anne ve babaların yaklaşımında daha yapıcı ve kucaklayıcı olması gerektiğini dile getiren Turan, "Çocuğunuzun karnesine bakış açımız sadece kötü notlara değil çocuğunuzun karnesindeki yüksek notlara da odaklanın. Yapacağınız yorumları iyi notlardan başlayarak yapın. Anne ve baba olarak çocuğunuzu tembel ya da başarısız olarak nitelendirmeyin. Eğer çocuk da kendini bu şekilde kabul ederse, çalışmak için çaba sarf etmeyebilir. Eğer anne, baba eğitim öğretim yılı içinde okul ve öğretmenle yeterince işbirliği yapmışsa, çocuğunun sınıf içindeki seviyesini ve nasıl bir karne getireceğini zaten bilir. Buna rağmen hiç bilmiyormuşçasına karneyi gördüğünde sinirlenmemeli, çocuğa kızılmamalıdır. Anne babalar bu sonuç oluşmadan önce gerekli tedbirleri alırlarsa daha doğru bir davranış yapmış olurlar. Aksi halde kötü sonuçlardan tek başına çocuğu sorumlu tutarak öfkelerini ondan çıkarmaları adil olmaz. Öğretmenlerle, rehberlik servisi ile ve okulla diyaloğunuzu arttırın. Başarıyı arttırmak için nasıl bir yöntem izleyeceğinizi öğrenin. Çocuğunuzun başarısını arttırmak için nasıl bir yol izlemesi gerektiği konusunda siz de ona yardımcı olun. Sen yapamazsın, başarısızsın, bir şey beceremezsin gibi olumsuz ifadeler yerine ben sana güveniyorum, başarabilirsin şeklinde olumlu ifadeler kullanın." dedi.
Turan son olarak, "Çocuğunuzun başarılarını, kişiliğini ve davranışlarını arkadaşlarıyla veya kardeşleriyle kıyaslamayın. Çocuğunuzun ders dışındaki alanlarda başarılı olduğunda mutlaka onu takdir edin. Bu, onun kendine olan güveninin arttıracaktır." ifadelerini kullandı. (İLKHA)