Klinik Psikoloji Uzmanı Psk. Müge Leblebicioğlu Arslan, sınav süreci hakkında önemli bilgiler verdi.
Arslan, öğrencilerin sınav sürecine hazır olmuşluğunun sağlanması için tam anlamıyla öğrenme gerçekleştirebiliyor olması gerektiğini söyledi.
Burada "tam anlamıyla öğrenme" kavramını kullanmamın sebebi öğrenme sürecinin "özel ders almak, ödevleri yapmak, test çözmek, dersleri tekrar etmek" gibi sadece düşünce ve davranışları kapsayan bir süreç olmaması gerektiğini ifade eden Arslan, gelişimsel büyüme döneminde olan öğrencilerin bu süreçte duygusal ihtiyaçlarının da giderilmesinin, öğrenme süreci üzerinde belirleyici bir rol oynadığına işaret etti.
İletişimde en büyük hata: Notların konuşulması!
Arslan, "Ebeveynler bu dönemde çocukları ile kurdukları iletişimde çoğunlukla derslerine çalışıp çalışmadıkları, sınavlardan kaç puan aldıkları, dışarı çıkmak yerine ders çalışmaları ya da telefonuyla oynamamaları gibi neyi yapmaları ya da yapmamaları gerektiğine odaklanabilmektedirler. Bu durum çocuklarının davranış kısmını iletişimde ön planda tutarken; ne hissettiği, geleceğe yönelik düşünceleri, kaygıları ve korkuları ya da bunalmışlığına dair duygu ifadesini kapsayan iletişimleri ise geri planda tutabilmektedir." dedi.
Arslan, "Bu dönemde öğrencilerin fark edilmek, desteklenmek, kabul görmek, değerli hissetmek, güvende hissetmek, saygı görmek keyif alanlarına yer açmak gibi duygusal ihtiyaçlarının fark edilmesi hem sınav sürecine hazır oluşluğu hem de gencin psiko-sosyal gelişimi açısından oldukça önemlidir." ifadelerini kullandı.
Ailenin ergenlik dönemi ile ilgili olarak doğru ve yeterli bilgilere sahip olmasının, ergeni anlaşılır ve güvende hissettirdiğini söyleyen Arslan, "Bu dönemde pek çok konuda aile ile çatışmalar başlar. Bu çatışmalar olumsuz olarak yorumlansa da bireyin bağımsızlığını kazanmasına katkıda bulunur. Ancak ailenin bu çatışmaları nasıl yönettiği ergenlik sürecinde önemli bir rol oynamaktadır." ifadelerini kullandı.
Yönlendirici değil destekleyici ebeveyn rolünü üstlenmek oldukça önemlidir
Arslan, "Sınava hazırlık, özellikle ilgilerinin arttığı hızlı bir büyüme ve gelişmenin gerçekleştiği gençlik döneminde birey için önemli bir sorun haline gelebilmektedir. Dolayısıyla öğrenciler ders dışı farklı ilgilere yönelebilir ya da derslere dikkatini yoğunlaştırmada güçlük yaşayabilir." dedi.
Sınav dönemine hazırlanan öğrencilerin bu gelişimsel döneminde öz saygı düzeylerinde de değişimlerin meydana gelebildiğini söyleyen Arslan, "Kendilerine duydukları saygı gerçeği yansıtmayacak şekilde düşük veya yüksek olabilir. Bu durum genci sınav sürecine dair gerçekçi olmayan düşüncelere itebilir. Bununla birlikte gencin bir yandan özerlik çabası artar ve kendi hayatıyla ilgili bağımsız kararlar vermeye çalışır." değerlendirmesinde bulundu.
Mükemmeliyetçi beklentilerden uzak durun
Arslan, özellikle sınav sürecinin yaklaşmasıyla ebeveynlerin dikkat etmesi gereken noktaları şöyle sıraladı:
"Öğrencilerin sınava yeterince hazırlanabilmesi için gerekli koşulları oluşturması açısından destekleyin. Örneğin, dengeli beslenme ve uyku, sessiz bir çalışma ortamı, yeterli kitap ve özel öğretmen gibi rahat bir şekilde çalışabileceği ortamı hazırlamasına olanak sağlayın.
Meslek seçiminde yönlendirici ve tercih eden ebeveyn rolü yerine, bilgilendirici ve destekleyen ebeveyn rolünde olun. Seçimlerde ölçü ebeveyn değil gencin kendisi olmalıdır.
Mükemmeliyetçi beklentilerden uzak, başarı ve başarısızlıktan ziyade gencin çabasına vurgu yapın.
Mevcut hedefe ek olarak birlikte esnek ve alternatif hedefler belirleyin.
'Kazanırsan alırım.' 'Sınavı geçersen gidebilirsin.' gibi başarı endeksli dilden uzak durun!
Çocuğunuz sınavdan çıktığında ona 'Sınavın nasıldı?' yerine 'Nasılsın?' şeklinde sorular sorarak onun duygularına odaklanın.
Ergenlik dönemi özellikleri her ne kadar benzer özellikler gösterse de her ergenin öyküsü biriciktir. Dolayısıyla ötekiler ile kıyaslamak yerine ergeni biriciklik üzerinden yani kendi mevcut potansiyeli üzerinden değerlendirin.
Stres ve kaygı gibi olumsuz duyular bu süreçte gence eşlik etmesi normaldir. Önemli olan stresi ortadan tamamen kaldırmak değil, işlevselliğini bozmayacak yoğunlukta yaşamasıdır. Tüm bu tutum ve davranışlar gencin hem gelişimsel sürecin oluşturduğu stresi hem de sınav döneminin oluşturduğu stresi azaltmasına yardımcı olur.
Bireyin duygu, düşünce ve davranışlarını gözlemleyin.
Çocuğunuzun baş etmekte zorlandığı yoğun bir duygu durum içerisinde olduğunu fark ediyorsanız ya da kendisi dile getiriyorsa, duygunun yoğunluğu giderek artıyorsa ve bu durum gencin işlevselliğini olumsuz yönde etkilemeye başladıysa, uzman bir psikoterapiste baş vurarak destek alın." (İLKHA)