Şükrü Tontaş-BİTLİS
Bazı temaslarda bulunmak üzere Bitlis'e giden HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, basınla bir araya gelerek gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
Memleket gezileri kapsamında Bitlis’e giden Yapıcıoğlu, esnaf ziyareti sonrası STK temsilcileri ve kanaat önderleriyle buluştu.
Ardından tarihi Başhan’da basın mensupları ile akşam yemeğinde bir araya gelen Yapıcıoğlu, ekonominin gidişatı, seçim ittifakları ve ahlaki yozlaşmaya ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
“HALKIN GÜNDEMİ EKONOMİ”
“Memleketi dolaşıyoruz. Genel anlamda diyebilirim ki halkın hemen hemen her kesiminin, en az yüzde 80-85’inin gündeminde ekonomi var.” diyen Yapıcıoğlu, “Esnaf şikâyetçi. Ama belki en fazla şikâyetçi olanlar da asgari ücretliler, emekliler başta olmak üzere sabit gelirliler. Mesela bugün sadece yaşlılık aylığı alan, yani yaşlılara verilen yardımdan faydalanan bir amcayla görüştük. Diyor ki ‘Aldığımız para öğlen yemeğine yetmiyor.’ Özellikle de gıda maddelerinin fiyatının astronomik olarak artmış olması karşısında dar gelirliler sıkıntılı günler yaşıyorlar. Bunun birçok sebebi var. Döviz fiyatlarının çok artması, dünyada küresel olarak enerji fiyatlarının artması, bir enerji ve gıda krizinin sıklıkla dillendiriliyor olması, psikolojik bazı nedenler de üzerine eklenince özellikle gıda maddelerinin fiyatları çok hızlı bir şekilde artıyor. Belki birkaç günde bir raflardaki fiyatlar değişiyor. Bu da en çok dar gelirlileri etkiliyor.” ifadesini kullandı.
“SİSTEMİN KENDİSİ KRİZ ÜRETİYOR”
Çarenin denk bütçe, borçlanmamak ve üretim olduğunun altını çizen Yapıcıoğlu, şunları kaydetti:
“Dış borcun bu kadar yüksek olduğu, cari açığın yüksek olduğu, ihracatın bile ithalata bağlı olduğu, yani yarım mamul ve ham maddenin çoğunlukla dışarıdan alınması, dolarizasyonu tetikliyor. Bir yıl içerisinde 190 milyar dolar civarında borç ödemesi yapma zorunluluğu doların fiyatını yukarılara doğru çekiyor. Bundan sonra da çekmeye devam edecektir. Çare denk bütçedir, borçlanmamaktır, üretimi artırmaktır. İhracatı artırmaktır. Çare ayağımızı yorganımıza göre uzatmaktır. Eğer bu çarelere başvurulmazsa, eğer bu kapitalist ekonomi sistemi içerisinde belki en sık başvurulan yöntemlerden bir tanesi veya kapitalizmin hem devlet idarelerinden hem şahıslardan hem şirketlerden istediği açık finansmandan vazgeçmezsek, korkarım ki biz bu borç yükünün altında daha uzun süre ezilmeye devam edeceğiz. Yönetim kimde olursa olsun, ekonominin idaresi kim tarafından sürdürülüyorsa sürdürülsün ya da nasıl değişiyorsa değişsin, eğer sistem bu ise ve bu sistemin dışına çıkılamazsa, bu sıkıntılar çekilmeye devam edecek. Çünkü sistemin kendisi kriz üretiyor.”
“BİZİM ACİLEN DEĞERLER EĞİTİMİNE AĞIRLIK VERMEMİZ LAZIM”
Gençlerdeki ahlaki yozlaşmaya da dikkat çeken Yapıcıoğlu, “Gençlerin değerlerden soyutlanması ya da değerler eğitiminin yeterince önemsenmemesi veya terk edilmesi, gençlerimizi öyle bir hale getirdi ki artık onların yaptığı işlerden belki büyükler olarak bizler utanır hale geldik. Fakat onlar, yaptıkları şeylerin çok doğal olduğunu düşünüyor olmalılar ki yaptıkları o çirkeflikleri, densizlikleri bir de görüntü olarak çekip, sosyal medya üzerinden paylaşıyorlar. Fakat bu konuda o gençleri suçlamak belki düşebileceğimiz en büyük yanlışlardan bir tanesidir. Onlar, o duruma durup dururken gelmedi. Onlar, o hale getirildiler. Küresel bazı hesaplar var. Maalesef tedbir alması gerekenler de seyirci kaldılar. Eğitim dünyasına sesleniyorum, bu gibi görüntüleri biz artık sosyal medyada görmeye başladık. Bizim acilen değerler eğitimine ağırlık vermemiz lazım ve eğitim sistemimizi isminden başlayarak bütün yönleriyle yeniden kontrol etmemiz, çeki düzen vermemiz ve mutlaka bunu değiştirmemiz lazım.” diye konuştu.
“SİYASET GÜNDEMİNİN İTTİFAKLAR ÜZERİNDE YOĞUNLAŞMASI TÜRKİYE’YE KAYBETTİRİYOR”
Siyasi partiler arasındaki diyalog kapılarının açık olması gerektiğini vurgulayan Yapıcıoğlu, “Belki görüştüğü partilerin, siyasi parti yelpazesi en geniş olan partilerden bir tanesiyiz. Biz hem iktidar partisi olan AK Parti ile hem muhalefet partileriyle dönem dönem görüşüyoruz. Sıklıkla şunu vurguluyoruz. Siyasi partiler arasındaki diyalog kapıları açık olmalıdır. İttifaklarla ilgili bize sorulduğunda da seçimlere henüz bir yıl var diyoruz. Hatta belki bir yıl öncesinden bu yana yani seçimlere 2 yıldan fazla bir zaman kalmışken, siyasetin gündeminin ittifaklar üzerinde yoğunlaşması Türkiye’ye kaybettiriyor.” dedi.
Tarımsal girdi fiyatlarında çok ciddi artışın olduğunu belirten Yapıcıoğlu, çiftçinin toprağının boş bırakması halinde fiyatların daha da artacağından endişe duyduklarını ifade etti.
Yapıcıoğlu, “Karamsar bir tablo çizmek istemiyorum ama şunu daha önce de söyledik. Evet tarımsal girdi fiyatlarında çok ciddi artış var. Sadece yakıt değil, gübre, ilaç, tohum, bunların fiyatları da arttı. İşçilik maliyetleri, toprak kirası arttı. Her çiftçi kendi toprağını ekmiyor, bazıları toprağı kiralıyorlar. Bu girdi fiyatlarının bu kadar yükselmesi, çiftçinin gözünü korkutmamalı. Zaten gıda fiyatlarında anormal bir artış var. Eğer çiftçi toprağını boş bırakırsa, ben maliyetimi karşılayamam, zarar ederim korkusuyla toprağından bir kısmı boş kalırsa, korkarım fiyatlar daha da yükselecek. Pandeminin başından beri iki yılı aşkın bir süredir buna dikkat çekiyoruz. Diyoruz ki gıda çok stratejik bir sektördür. Mutlaka gıda sektöründe Türkiye kendi kendine yeter bir halde kalmalıdır.” diye konuştu.
“HDP’NİN KENDİSİNE AİT BİR İRADESİ YOKTUR”
Son olarak HDP ile ittifak olabilir mi? Olamayacaksa neden sorusuna Yapıcıoğlu, “Şu an itibariyle bu çok mümkün görünmüyor. Neden mümkün görünmüyor? Çünkü benim kanaatime göre HDP’nin kendisine ait bir iradesi yoktur. İradesi kendi elinde değildir. İradesi başka bir yerdedir. Böyle olunca biz o iradelerini teslim ettikleri yerlerle bir siyasi parti olarak gidip konuşup, ittifakı nasıl gerçekleştireceğimizi veya ittifak olup olmayacağını görüşecek halimiz yok herhalde. Böyle olunca takdir edersiniz ki bu şartlarda HDP ile bir ittifak mümkün değil.” cevabını verdi. (İLKHA)