Cumhuriyetin kuruluşuna dek 4 asır boyunca her yıl gerçekleşen Surre-i Hümâyûn, Hac mevsiminden önce Mekke ve Medine halkının ihtiyaçlarını karşılamak için gönderilen para ve hediyelerden oluşmaktaydı. Haremeyn’e gönderilen para, altın ve hediyelere bu ad verilmiş, bunun için yapılan özel merasime de 'Surre Alayı' denilmiştir. Mekke ve Medine'de dağıtılan bu yardım geleneği İslam toplumunun kaynaşmasında önemli bir rol oynuyordu.

Yaklaşık bir asırdır yapılmayan kadim gelenek bu yıl yeniden gerçekleştirildi. Hac farizasını yerine getirecek yüzlerce hacı adayı yakınlarıyla beraber düzenlenen etkinliğe katıldı.

 

Harem Meydanında düzenlenen törene Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, 81 ilin müftüsü, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen ve çok sayıda vatandaş katıldı.

İstanbul Müftüsü Safi Arpaguş'un duası sonrası teşrik tekbirleriyle Harem'den yola çıkan hacı adayları otobüslerle Sabiha Gökçen Havalimanı'na götürüldü. Hacı adaylarının akrabalarıyla vedalaşması esnasında duygu dolu anlar yaşandı.

"Hac, İslam'ın temel ilke ve değerlerini hem teorik hem de pratik olarak öğreten bir mekteptir"

Çamlıca Camii İmam Hatibi Kerim Öztürk'ün Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan törende konuşan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, " Hac, sayısız hikmetleri ve güzellikleri içinde barındıran mübarek bir yolculuktur, kutlu bir ibadettir, büyük bir arınma mevsimidir, tövbe ve dua zamanıdır, rahmet ve mağfiret iklimidir. Hac, İslam’ın en kapsamlı ibadetidir. Zira her bir uygulamasının ifade ettiği mana ile Müslüman hayatının temel ilkelerini bünyesinde toplayan bir ibadettir. Hac bir eğitimdir, bir okuldur. Bize İslam’ın temel ilke ve değerlerini hem teorik hem de pratik olarak öğreten bir mekteptir. İhram, tavaf, safa, merve, sa’y, tıraş olmak, ihram yasakları, vakfe, şeytan taşlama gibi birçok sembol ile öne çıkan hac ibadetinde asıl önemli olan her sembolün ifade ettiği büyük manayı idrak etmektir. Zira hac, bu semboller üzerinden bize varoluşu, yaratılış gayesini, kulluk bilincini, insani değerleri, güzel ahlakı öğretmektedir. Bu bilgi ve bilinç ile hac yapılırsa dünyaya güzellik katacak, ahirette karşılığı cennet olacaktır. Çünkü Peygamber Efendimiz; 'mebrur bir haccın karşılığı cennettir' buyurmaktadır. Hac arınmaktır, bağışlanmaktır, gufrana bürünmektir. Müminin kendi hayatı, kalbi, niyeti, hayalleri, arzuları, nefsi, hataları ve günahları ile yüzleşerek kötülük adına ne varsa, aklından, kalbinden ve hayatından çıkarmasıdır. Hacı adayının kendi iç dünyasına doğru yaptığı muhasebe, nedamet, tövbe, azim ve kararlılık ekseninde bir yolculuktur. Âlemlerin rabbine yönelerek samimi tövbe, dua ve yakarışlarla kendini affettirmesidir. Diğer yandan hac, kardeşlik, dayanışma, paylaşma, hoşgörü, sabır gibi değerlerin ve güzel ahlakın tahkim edildiği bir yolculuk ve ibadettir. Nitekim mümin, elinden ve dilinden emin olunan kimsedir. Kendisi için istediğini başkası için de istemek, kendi için hoşlanmadığını kimseye reva görmemek, adeta imanın ölçüsüdür. Müminler bir tarağın dişleri gibi yan yana ve bir binanın tuğlaları gibi omuz omuza olmak zorundadır. Hac, aklı ve kalbi arındırarak bilgi, şuur, ahlak ile hayatı yeniden imar ve inşa etmektir. Hacca duyulan hasretin tabi sonucu, hakka ve hakikate adanmak olmalıdır." dedi.

"Heyecanla çıktığınız bu yolculuktan manevi olarak büyük kazanımlarla, büyük mükafatlarla döneceksiniz"

Tarih boyunca Mekke'ye, Medine'ye, hac ibadetine ayrı bir önem ve değer verildiğini dile getiren Erbaş, "Bunun en açık göstergelerinden biri se sürre-i hümayun ve sürre alayıdır.

Osmanlı devleti her yıl Hac mevsiminden önce Mekke ve Medine’ye hediyeler gönderirdi. Oralarda yaşayanların ihtiyaçlarını karşılamak üzere gıda ve eşyalar gönderirdi. Bu yardımların miktarı ve dağıtılacak yerler büyük bir titizlikle takip edilir ve kayıtları tutulurdu. İstanbul’dan Harameyn'e giden kafilenin yola çıkması sebebiyle özel bir merasim yapılırdı. Böylece Surre-i Hümâyun geleneği oluştu. İşte burada bir asır sonra aynı geleneği yâd ediyoruz. Heyecanla çıktığınız bu yolculuktan manevi olarak büyük kazanımlarla, büyük mükafatlarla döneceksiniz inşallah. Bu süre boyunca Beytullah'ın, Ravza-i Mutahhara'nın gölgesinde kalbinizi yeniden imar edeceksiniz. Ailenize, komşularınıza, akrabalarınıza, dostlarınıza, milletimize bol bol dua edeceksiniz. Dönerken yanınızda İkbal'in ifadesiyle; Muhammed-i bir ahlâk, Sıddıki bir teslimiyet, Faruki bir adâlet, Zinnûreynî bir hayâ, Hayderi bir ilim, irfân ve fütüvvet anlayışı getireceksiniz." ifadelerini kullandı.

Hacı adayları duygu ve düşüncelerini paylaştı

Öte yandan hacca gidecek hacı adayları duygularını İLKHA muhabiriyle paylaştı.

Haccın nasip ve kısmet işi olduğunu söyleyen İsmail Tosun; çok heyecanlı olduğunu ve hacca gitmeden herkese hakkını helal ettiğini ve helallik istediğini belirterek, "Allah rızasını gözeterek gençken hacca gitmek gibidir. Gençlerin ibadeti güneş gibi, ihtiyarlarınki ay ve yıldız gibidir. 15 sene önce 50 yaşında iken yazıldım şimdi 65 yaşındayım." şeklinde konuştu.

Hacca gitmenin çok güzel olduğunu belirten 50 yaşındaki Bahri Mesten, "Allah herkese nasip etsin duygusu bile anlatılmıyor. İnşallah gittiğimiz zaman daha iyi göreceğiz. Yüce Mevla gitmek isteyip gitmeyenlere de inşallah nasip eder." diye konuştu.

14 senedir hacca gitmeyi beklediğini belirten bir hacı adayı eşimle beraber hacca gideceğiz, hamd olsun. İnşallah layık oluruz diye konuştu.

Duygu ve düşüncelerini Kürtçe dile getiren hacı adaylarından Lalihan Kızıltay, "Hayırlısıyla hacca gideceğim. Allah haccımızı kabul etsin, bütün Müslümanlara nasip etsin. Allah bizi affetsin. "şeklinde duygularını dile getirdi. (İLKHA)