Mavi Marmara gemisi, 28 Mayıs 2010 tarihinde "Rotamız Filistin, Yükümüz Özgürlük" sloganıyla siyonist işgalciler tarafından abluka ve işgal altında tutulan Gazze'ye insani yardım malzemesi ulaştırmak ve ablukayı kırmak amacıyla yola çıktı.
Mavi Marmara gemisinde 36 ülkeden aralarında milletvekili, gazeteci, yazar, sanatçılarında bulunduğu 750 aktivist bulunuyordu.
Mavi Marmara gemisi, 31 Mayıs 2010 tarihinde, uluslararası sularda siyonist işgal askerleri tarafından saldırıya uğradı. Saldırıda 9 Müslüman şehid oldu, birçok aktivist de yaralandı. Yaralılardan Uğur Süleyman Söylemez de 4 yıl sonra 23 Mayıs 2014'te şehid oldu.
Mavi Marmara gemisine Şanlıurfa'dan katılan Mavi Marmara Aktivisti Yedi Başak İnsani Yardım Derneği Şanlıurfa Temsilcisi Eyüp Yaşar, katliamın yıl dönümünde İLKHA muhabirine konuştu.
Mavi Marmara gemisinin amacına ulaştığını belirten Yaşar, işgalci Siyonistlerle normalleşmeye de karşı olduğunu ifade etti.
"Mavi Marmara gemisine binmek için gayret ettim"
Viranşehir'de Akit Gazetesi temsilcisi olduğu dönemde dünya ve İslam ülkelerindeki gelişmeleri yakından takip ettiğini belirten Yaşar, "Ayette 'Size ne oluyor da, Allah yolunda 'Ey Rabbimiz! Halkı zalim olan şu kasabadan bizi çıkar; bize kendi katından bir veli (koruyucu, sahip) gönder, bize kendi katından bir yardımcı gönder' diyen zayıf düşürülmüş erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?' diye buyruluyor. Bende bu ayeti muhatap alarak Mavi Marmara gemisinde olmaya müracaat ettim. Mavi Marmara'nın Filistin'e gideceğini duydum. Daha önce kara konvoyu vardı kaçırmıştım ve üzülmüştüm. Mavi Marmara gemisine binmek için gayret ettim. 'Yer yok' demelerine rağmen pasaportumu hazırlayıp Antalya'ya gittim. Oradaki yetkililer ismim olmadığı halde neden geldiğimi sordular. Uğurlayıp geri döneceğimi söyledim. Niyet halis olunca Allah muvaffak etti. 3 kişi gemiye binmekten vazgeçince bana nasip oldu. Evraklarımız Ankara gönderilip onaylanınca gemiye bindim." şeklinde konuştu.
"Önce plastik mermi daha sonra da gerçek mermi sıkmaya başladılar"
Siyonist işgalcilerin Mavi Marmara gemisine düzenlediği saldırıya değinen Yaşar, "Bu saldırı dünyanın şımarık çocuğu israilin hadsizliğiydi. Bizi diğer yollarla da durdurabilirlerdi. Katiller gibi direk saldırdılar. Niyetleri iyi değildi. Gece saat 00.00'da gemimizin etrafını kuşattılar. Gemide İHH'nın kiraladığı uydu vardı. Ulusal yayın yapan TV muhabirleri de vardı. Bu TV'lerden israilin geminin etrafını kuşattığına dair alt yazı geçmesi istendi. Bizde ona göre can yeleği ve gaz maskesi giyerek hazırlık yaptık. İlk etapta zodyalar ile gemiye tırmanmaya başladılar. Onları etkisiz hale getirdik. Daha sonra helikopterle gemiye indiler. Arkadaşlarımız sopa ve sandalyelerle onları etkisiz hale getirmeye çalıştı. Önce plastik mermi daha sonra da gerçek mermi sıkmaya başladılar. Bir süre sonra birçok kişinin şehid ve yaralı olduğunu gördüm. Gemi yönetimi direnmeyi bırakmamızı istedi. Zaten tekme, yumruk ve sandalye gibi eşyalarla direnmeye çalışıyorduk. Yaralı ve şehidimiz var diye direnmeyi bırakmadık. Geminin kontrolünü kaybedince bizi esir aldılar." diye konuştu.
"Mavi Marmara Gemisi amacına ulaştı"
Mavi Marmara'nın özgürlük gemisi olduğunu vurgulayan Yaşar, "Mavi Marmara öncesi ve sonrası var. Nuh'un Gemisi, Titanik ve Mavi Marmara Gemisi olmak üzere 3 gemi var. Mavi Marmara gerçekten özgürlük gemisidir. Bütün dünya haklarının birleştiği gemidir. Gemide Hristiyan, komünist, ateist, papaz ve Yahudi de vardı. Hepsi yapılan zulmü normal karşılamıyordu. Gemide çocuk parkı, ilaç, yiyecek ve oyuncak gibi bir sürü eşya vardı. Onlar belki Gazze'ye ulaşmadı; ama çok çok ötelere ulaştı. Mavi Marmara gemisi dünya gündemine oturdu. Gerçekten israil rezil oldu. Geminin kontrolünü aldılar ama uyduyu hemen etkisiz hale getiremediler. Yaptıkları rezilliği uzun süre dünya gördü. Bu güne kadar hep Filistinli kardeşlerimiz şehid oluyordu ve halen de şehid oluyorlar. Türkiyeli Müslümanlar da Filistin için şehid oldu. Filistinli kardeşlerimizin kanıyla bizim kanımız Akdeniz'e karışmış oldu. Elhamdülillah, bereketli oldu. Geminin hedefine ulaştığına inanıyoruz." ifadelerini kullandı.
"Türkiye ile israilin 10 yıl arasını bozduysak o bile bizim için büyük bir başarıdır"
Türkiye ile işgalci siyonistlerin normalleşmesine karşı olduğunu belirten Yaşar, "Mavi Marmara aktivistleri olarak hiçbir zaman israille normalleşmeyi kabul etmiyoruz. Şu an yapılan anlaşmaları da kabul etmiyoruz. Bu kadar yıl Mavi Marmara'nın en büyük faydalarından bir tanesine seviniyoruz. Eğer biz Türkiye ile israilin 10 yıl arasını bozduysak o bile bizim için büyük bir başarıdır. Keşke devam etseydi, israil normalleşmeden anlamıyor. Mavi Marmara yoluna devam ediyor. Yapılan anlaşmaları hoş ve normal görmüyoruz. Bir ülke yönetmek belki farklıdır. Dünya ülkeleri, Türkiye'yi israil ile normalleşmesi için baskı altına aldı. Türkiye'de yalnız kalmamak için yapmış olabilir. Türkiye halkı olarak biz israili sevmiyoruz. Normalleşmeyi de kabul etmiyoruz." dedi.
"Kudüs'ü gündemde tutmamız gerekir"
Müslümanların Kudüs'ün özgürlüğüne kavuşması için çalışması gerektiğinin altını çizen Yaşar, "Kâbe-i Muazzam'da olduğu gibi Kudüs'ü canımızla, kanımızla savunmamız gerekir. Maalesef, orada sadece Filistinli kardeşlerimiz Kudüs'ü savunuyor. Kim direniş yapıyorsa onun ilk başta evini yıkıyorlar. Oradaki kardeşlerimiz bu kadar fedakârlık yaparken bizim de onlara yardımcı olmamız gerekir. Kudüs'ü gündemde tutmamız gerekir. Mavi Marmara Hareketini ve Kudüs'teki direnişi sürekli gündemde tutmalıyız. Elimizden geldiği kadar maddi olarak her türlü desteği vermeliyiz. Hac'a bir defa gidene ikinci defa da Kudüs'ü ziyaret etmesini tavsiye ederim. Müslümanların Kudüs'e gittiği gün israil zulmünü gevşetiyor. Müslümanların Kudüs'e sahip çıktığını görüyorlar. Kudüs'ü unutmamalıyız." şeklinde konuşu. (İLKHA)