Kürecik NATO Radar Üssüne Hayır İnisiyatifi, “NATO/ABD prangasını kırmanın tam vaktidir!” sloganıyla Malatya Yeni Camii meydanında basın açıklaması düzenledi.

Basın açıklamasını okuyan Mavi Marmara Gazisi Mehmet Tunç, başta büyük şeytan ABD olmak üzere, İsveç, Finlandiya, Fransa ve Almanya gibi sözde Türkiye müttefiki olan NATO ülkelerinin terör örgütlerine sınırsız destek verirken Türkiye’nin NATO’da kalmakta ısrarcı olmasının akla ziyan bir durum olduğunu söyledi.

“ABD, NATO sayesinde üye ülkeleri kontrol altında tutmaktadır”

“12 Eylül NATO’cu/Amerikancı askeri darbesinin nedenlerinden biri de Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına alınmasının önündeki Türkiye vetosunun bu sayede kaldırılmasıdır.” diyerek açıklamasına devam eden Tunç, “Türkiye’de o dönemde hemen hemen tüm siyasi partiler Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına üye olmasına karşı çıkıyordu. İşte NATO yani ABD, kendi adamları olan Kenan Evren ve ekibine Türkiye’de askeri darbe yaptırarak Yunanistan’ın önünü açtı. Böylece ABD, Yunanistan’ı koruma altına aldı ve Türkiye’ye büyük bir tuzak kurdu. Bugün de gördüğümüz gibi, Miçotakis’in ABD ziyareti sırasında senatoda yaptığı konuşmada defalarca ayakta alkışlanması Türkiye’ye verilen bir mesajdır. ABD ve Yunanistan Türkiye’ye karşı birlikte hareket etmektedir. Şunu unutmayalım büyük şeytan ABD, NATO sayesinde bu örgüte üye olan ülkeleri kontrol altında tutmakta ve onların hakimiyetlerine ipotek koymaktadır.” dedi.

"Milletimizin yüzde 80-90'ı NATO ve ABD'nin Türkiye'ye yönelik bir numaralı tehdit olduğunu belirtiyor”

Tunç, “İşte bugün Dedeağaç, Kavala, Selanik, Larisa, Filipovic ve Girit'in kuzeyi, Kıbrıs'ın güneyi yani Türkiye'nin çevresi, NATO-Amerika üsleri ile doludur. Karadeniz'de de öyle. Gürcistan, Romanya ve Bulgaristan'da da. ABD mesela Yunanistan’daki üsleriyle ilgili olarak bizimle pazarlık yapıyor mu da biz ABD ile pazarlık yapalım. Türkiye'ye yönelik ABD namlularını pazarlıkla kaldıramayız. Doğu Akdeniz'de yıllardan beri ABD, siyonist israil, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Türkiye'ye yönelik intikam tatbikatları yapıyorlar. Onların savaş gemileri Türkiye'yi tehdit ediyor. NATO'nun ister doğuya ister kuzeye ister güneye ister batıya, ne tarafa olursa olsun, genişlemesi Türkiye üzerindeki tehditleri artırır. NATO, ABD'nin bir oyuncağı ve aparatıdır. Halkımız bu konuda bilinçli ve kararlıdır. Bütün anketlerde milletimiz yüzde 80-90 oranında NATO'nun ve Amerika'nın Türkiye'ye yönelik bir numaralı tehdit olduğunu ifade ediyor.” diye dikkat çekti.

“Türkiye NATO’dan çıkmalı, Kürecik ve İncirlik üsleri bir an önce kapatılmalıdır”

NATO'nun tehdidinin Karadeniz'den de geldiğini anımsatan Tunç, şöyle devam etti: “Rusya-Ukrayna cephesinden geliyor. NATO'nun Ukrayna'yı da üyeliğe alarak Rusya'ya karşı yönelttiği tehdit, aynı zamanda Türkiye'ye yönelik bir tehdittir. O yüzden Türkiye’nin uygulamak zorunda olduğu tek gerçekçi siyaset, NATO’dan ayrılmaktır. Biz Kürecik NATO Radar Üssüne Hayır İnisiyatifi olarak tüm siyasi partileri Türkiye'nin NATO’dan çıkması ve üslerin kapanması yönünde ortak irade göstermeye ve karar almaya; ayrıca Sivil Toplum Kuruluşlarını, alimleri, aydınları ve kanaat önderlerini siyasi partileri bu konuda cesaretlendirecek açıklamalar yapmaya davet ediyoruz. Türkiye, NATO’dan çıkmalı. Kürecik ve İncirlik başta olmak üzere tüm üsler bir an önce kapatılmalıdır. Şunu unutmayalım: Hırsız içeride olduğu sürece kapı kilit tutmayacaktır.”

“Hükümetin katil israil ile yaptığı Mavi Marmara anlaşması yüreğimize zehirli bir hançer gibi saplandı”

Mavi Marmara katliamının yıl dönümüne değinen Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü: “31 Mayıs’ta Mavi Marmara katliamının 12. Yıldönümünü geride bıraktık. Hatırlanacağı üzere İHH'nın da aralarında bulunduğu 6 uluslararası sivil toplum kuruluşu, 37 ülkeden, yüzlerce aktivist, işgalci israil ablukasını delerek Gazze'ye ulaşmayı hedefliyordu. Ancak 31 Mayıs 2010 tarihinde, siyonist israil, uluslararası sularda vahşi bir saldırı gerçekleştirerek, uluslararası hukuku çiğnedi. Bu saldırıda 10 insani yardım gönüllüsü şehit olurken, 56 kişi hayati risk oluşturacak derecede yaralandı. Geride kalan 12 yıllık süreçte Dünya Mavi Marmara'yı haklı bulup, Filistin'in yanında yer aldı. Fakat maalesef hükümetin katil israil ile yaptığı tüm hukuki ve insani haklarımızdan vazgeçtiğimiz Mavi Marmara anlaşması yüreğimize zehirli bir hançer gibi saplandı. Bu yetmiyormuş gibi bir de son aylarda korsan israil ile aleni olarak yakınlaşma ihaneti içerisine girildi. Biz hükümetten Mavi Marmara konusunda Katil israille yapılan zillet anlaşmasını ve siyonist israil devletiyle yapılan gizli –açık tüm anlaşmaları iptal etmesini ve terör devleti İsrail ile başta siyasi, iktisadi, askeri ve istihbari olmak üzere tüm ilişkilerin kesilmesini istiyoruz. Hem İsrail hem de Türkiye vatandaşı olan Yahudilerin İsrail’de askerlik yapmasına izin veren kanunun iptal edilmesini, Siyonist elçiliğin kapatılmasını, Siyonist İsrail’in güvenliğini sağlayan Malatya Kürecik NATO Üssü’ndeki radarın sökülmesini, Korsan israilin Gazze’den çaldığı doğalgazın Türkiye üzerinden satılmasını öngören mutabakat zaptlarının ve anlaşmaların lağvedilmesini istiyoruz. Devlet yetkililerimizin de defalarca söylediği gibi Kudüs’ün tapusu bizim arşivlerimizde olduğuna göre hükümetten bunları talep etmek aziz milletimizin en doğal hakkıdır. Filistinli kardeşlerimizin de beklentisi bu yöndedir. Nitekim dışişleri bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu’nun Mescid-i Aksa ziyareti sırasında Filistinli bir Müslüman kendisine, ‘Biz Türkiye'nin ordusunu bekliyoruz. Buraya israil ile normalleşmek için gelmeyin. Siz Sultan Fatih'in torunlarısınız!’ veciz sözünü söylemiştir”

“Filistin ve Kudüs’ü kurtarmanın tek yolu direniştir”

Tunç, “Bu arada gasıp israil dışişleri bakanı Yair Lapid’in de Türkiye’ye davet edilmesini şiddetle kınıyoruz. Bu davet iptal edilsin. Katil Lapid’i Türkiye’mizde görmek istemiyoruz. Öte yandan geçtiğimiz günlerde sözde bayrak yürüyüşünü bahane eden siyonistlerin, Mescid-i Aksa’ya yönelik baskın girişimlerini lanetliyoruz. Başta bazı Arap krallıkları olmak üzere Ak Parti hükümetinin terörist İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesi, siyonist rejimin Filistinli Müslümanları katletmekte ve Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlemekte daha da pervasızlaşmasına sebep olmuştur. Biz şunu çok iyi biliyoruz ki Filistin ve Kudüs’ü kurtarmanın tek yolu direniştir. İki devletli çözüm önerileri ve uzlaşma teraneleri ancak bu işgalci israil rejiminin ömrünü uzatmaya hizmet eder. Biz millet olarak, Mescid-i Aksa özgürlüğüne kavuşuncaya ve korsan israil yıkılıncaya kadar Filistin direnişinin Gazze’nin, Kudüs’ün, Batı Şeria’nın, HAMAS’ın, İslami Cihad’ın ve Hizbullah’ın yanında olmaya ve onlara destek vermeye devam edeceğiz inşallah. İşgal devam ettiği ve Mescid-i Aksa esir olduğu sürece her Müslüman için her gün Kudüs Günü’dür.” dedi. (İLKHA)