İSTANBUL - İslam dünyasında yaşanan olayların hemen hemen çoğu, suni olarak üretilmiş Batılı Emperyalist güçlerin oynadığı oyunlardır. Buna birilerinin dur demesi lazım.
 
İlk kez, Suriye’de savaşan Esed rejimi ve muhalefet, arabulucu olarak tanımlanan güçlerin hazırlamış olduğu müzakereyi kabul ettiler. Geçen yıl benzer bir toplantı gerçekleştirilmişti. Ancak Suriye’yi resmi anlamda kimse temsil etmemişti. Beşar Esed destekçileri ve muhalifleri destekleyen taraflar, bu seferki toplantının da başarısız olacağını ve savaşın devam edeceğini söylediler.
 
Hem muhalefet ve hem de Suriye rejim yetkilileri, uluslararası bir konferansa katılmak üzere hazır olduklarını dile getirdiler. Bu haberi Salı günü BM ve Arap Birliği elçisi Lahdar Brahimi söyledi. Reuters Haber Ajansına göre şimdilik bu görüşme 14 ile 15 Haziran’da düşünülüyor.
 
Siyasi çözüme kim ne diyor?
Yıllardır görüşmeler konusundaki söylentiler devam ederken aynı zamanda çatışmalar daha şiddet kazanarak devam ediyor. İsrail ne pahasına olursa olsun çatışmaya üçüncü bir tarafı veya devleti çekmek için elinden geldiğince gayret gösteriyor. Öte yandan savaş yüzünden Suriye’yi terk etmek zorunda kalan Suriyeli mülteciler bu konferans için yüksek umutlar taşıyorlar. Muhalefet üyeleri ve Suriye rejimi yetkilileri bu konferans için pek umut taşımıyor. Muhalefeti destekleyen taraf, Beşar Esed ile anlaşılırsa 100 binin üzerinde ölenlerin hakkı yenmiş olur diyor. Beşar Esed taraftarları ise teröristlerle işbirliği yapılmaz diyor. Saddam Hüseyin’in düştüğü hataya Esad’ın düşmemesi gerektiğini savunuyorlar.
 
Batı, bir taraftan savaşan tarafları barıştırmaya yönelik çaba gösteriyor görünürken öbür taraftan çatışan tarafların barış görüşmelerinin olumsuz bitmesine şimdiden zemin hazırlamış gözükmektedir. Esad zaten bir demecinde bu konferansın hiç bir netice vermeyeceğini söyledi. Muhalefet ise Batıdan Suriye’yi Libya’daki gibi uçuşlara yasak bölge ilan etmesini istiyor.
 
Irak’taki sorun, enerji kaynaklarının paylaşılamamasıdır
Öbür taraftan Suriye’nin komşusu Irak her gün bombalı saldırılarla sarsılıyor. Irak’taki durum hem ekonomi olarak hem de emniyet bakımından gün geçtikçe kötüye gidiyor. Irak ile ilgili medyada yer alan çeşitli haberlerde saldırılar Sünni ve Şiiler arasındaki çatışmalar olarak yansıtılsa da aslında Irak’ta yaşanan olayların arkasında Batı emperyalist güçlerinin başta ABD ve İngiltere’nin ve aynı zamanda bölge devletleri olan İran, Türkiye ve İsrail’in olduğunu kestirmek güç değildir.
 
Tüm bu sorunların sebebi, Batılı devletlerin ne pahasına olursa olsun Irak ve bölgedeki enerji kaynaklarına sahip olma isteğidir. Irak’taki sorunlar, bu devletler kendi aralarında anlaşmadıkça devam edecektir. Yaklaşık 30 yıldır Irak savaşlarla boğuşuyor. Müslüman Irak halkı dikkat etmezse bu durum bir 30 sene daha devam edeceğe benziyor. Hz. Peygamber diyor ki: “Bir Müslüman bir delikten iki kere ısırılmaz.” Düşünelim, Irak halkı aynı delikten kaç defa ısırıldı?
 
Batının niyeti ve İran’ın asıl amacı
Batı Emperyalist güçleri için bölgedeki en büyük sorun İran’dır. Batı devletleri İran’a karşı çok ilginç ve kurnazca bir politika uygulamaktadırlar. İran’ın nükleer silah üretimi ve uranyum zenginleştirme programı dünyayı tehdit ediyor diyerek İran’a ekonomik ve siyasi yaptırımlar uygulayan Batılı devletlerin asıl korktuğu şey, İran’ın üreteceği veya ürettiği nükleer silahlar değildir. Başta ABD olmak üzere Batılı devletlerin asıl korktuğu şey, İran’ın uzay gemisi yapımı ve uzaya en son teknolojiyle kendine ait ve kendine has bir Uzay gemisi göndermesidir. İran’ın uranyum zenginleştirmedeki amacı da budur. Nasıl bugün ABD ve Rusya tüm dünyayı avucunun içinde seyredebiliyorsa İran da o güce sahip olduğu zaman ABD’yi, İsrail’i, İngiltere’yi o şekilde seyretme gücüne sahip olacaktır. Bugün bilginin en büyük güç olduğunu kimse inkâr edemez. O zaman İslam dünyasında en büyük problemi ve sorun yaratanı İsrail ne duruma düşecek, kendiniz düşünün. Globalleşmeye giden dünyada Batılı devletlerin yıllarca bölgedeki enerjiye sahip olma isteğine, bölgede süper güç olmayı hedefe koyan İran en büyük engel olacaktır.
 
Aynı hedefi Türkiye ortaya koysa ne olur biliyor musunuz?
Şimdi İran’da yaklaşan seçimler sırasında elinden geldiği şekilde İran’ı karıştırmayı düşünen Batılı devletler kolları sıvamış durumdalar. Sünni Müslümanların İran’ı kıskanmasına gerek yok, aleyhinde propaganda yapmasına da gerek yok. İran, her devlet gibi kendi çıkarlarını korumakla uğraşıyor. Türkiye İran’ın yerinde olsaydı ne yapardı düşünelim. Yarın Türkiye uzaya gitmeye kalkarsa aynı hedefleri kendi önüne koyarsa Batılı devletler İran’a yaptıklarını Türkiye’ye yapmayacaklar mı? Geçen seyrettiğim bir filmde şöyle bir sahne geçiyordu: “Amerika’da okuyan bir Müslüman, derste ABD’nin Ortadoğu politikasını eleştirirken Amerikalı öğrenci ‘Ülkemizi beğenmiyorsanız terk ediniz’ deyince Müslüman şöyle cevap veriyor: “Siz önce bizim ülkemizi terk edin, biz de sizinkini terk edelim.”   (Riyad Makaev)