Bingöl Üniversitesi yerleşkesinde Geleneksel Kitap Günlerinin 4.'sünün düzenlendiği fuarda Üniversite Rektörü İbrahim Çapak okurlarıyla imza ve söyleşi programına katıldı.

Öğrencilerle hasbihal edip dünyada ilimde ve bilimde öne çıkmış İslami şahsiyetlerden örneklendirmeler yaparak okumanın ve topluma faydalı bireyler olmanın önemine vurgu yapan Rektör İbrahim Çapak, planlanmış fuar süresince fuar hakkında değerlendirmelerde bulunup teşekkür konuşması yaptı.

 

"Kitap ruhun gıdasıdır"

Yazar İbrahim Çapak, öğrencilere ve katılımcılara mantık, düşünce ve tefekkür eksenli bir söyleşide bulanarak, "Müslüman filozofların ele aldığı felsefe bizi düşünceye, tefekküre sevk eden ve yaratılanlardan hareketle bizi yaratıcıya götüren felsefedir. Biliyorsunuz, kitap ruhun gıdasıdır. Biz okumayı aslında ikiye ayırıyoruz. Kitaptan okuma okumanın bir parçası, bir de hayatı okuma, yaşamayı okuma. Bunu nasıl yapacağız, düşünceyle yapacağız, tefekkürle yapacağız, gördüklerimiz üzerinden hayal dünyamızı geliştirerek yapacağız. Onun için Allah Kuranda yedi yüz ayeti kerimede niçin düşünmüyorsunuz, niçin akletmiyorsunuz, niçin tefekkür etmiyorsunuz diyor. Dolayısıyla bizi sürekli düşünceye tefekküre davet ediyor." dedi.

"Düşünce ve tefekkür hayatı okumadır"

Profesör Çapak tefekkürün bir tür okuma olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Aslında bu düşünce, tefekkür bir tür okumadır. Kitapları okumanın yanında hayatı okumadı. Dolayısıyla başıboş yaratılmadık. Bizi var eden bir varlık ver. Bizi var ederken de bize bir şeyler kodladı aslında. Bize iki yol gösterdi ve bu yolların tercihini de bize bıraktı. Kendi hayatımızı ortaya koyarken yaşarken, geliştirirken ve anlamlandırırken buna göre bir okuma yapmamız gerekiyor.” dedi.

"Kitabı elimize alıp okumak zihin dünyamız için daha faydalıdır"

Dijital platformlardan ziyade kitaba dokunarak okumanın zihin dünyasında daha faydalı ve kalıcı olduğunu vurgulayan Çapak "Dijital medyanın gelişmesiyle de birlikte artık kitap okumaları yapmıyoruz, akşama kadar elimizde telefon, okumalarımızı telefondan yapıyoruz. Hatta artık kitapları birileri okuyor, biz dinliyoruz. Bu güzel bir şey ama elimize bir kitap alıp kendi başımıza okurken, hayal dünyamızda da onu farklı bir şekilde geliştirmeye çalışırken farklı bir haz alıyoruz. Siz bir roman okuduğunuzda o romanda başrol kendiniz oluyorsunuz. Ama çizgi film izlerken siz yoksunuz. Hayal bitiyor çünkü. Veya bir film izlerken hayal bitiyor, biz hayal etmiyoruz. Var olanı biz izliyoruz. Çizgi film ve normal filmlerin büyük bir kısmı bizim zihin dünyamızı donuklaştırıyor. Oysa bizim donuklaşmamamız, zihnimizin sürekli canlı olması lazım. Bu canlılığı da okumayla sağlıyoruz. Bunlara baktığımızda zihnimizi daha rahat geliştirir ve şekillendiririz. Benim kitaplarım mantıkla ilgili. Benim alanım mantık. Mantık aslında düşünmektir. Kavramları konuşuyoruz. Bu kavramların her birisinin sınırı var." şeklinde konuştu. (İLKHA)