Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, anayasadaki kırmızı çizgi tartışmalarına atıfta bulunarak, "Daha önce anayasada değişmemesi gereken tek şeyin insanlık onuru olduğunu söylemiştim.

Bu düşünceye, Cumhuriyetin nitelikleri olan demokrasinin, laikliğin ve sosyal hukuk devleti ilkelerinin gözardı edildiği gerekçesiyle bazı kesimlerin eleştirileri oldu. Bir kez daha söylüyorum. Anayasamızda yazılı olan Cumhuriyet`in ve ona bağlı niteliklerinin de tek amacı onurlu bir insan, onurlu bir millet ve onurlu bir devlet oluşturmaktır. Uzlaşma komisyonunda da hiçbir partinin bu ilkelerin değiştirilmesi yolunda öneride bulunmaması toplumumuzun geldiği aşamanın bilinçli bir tercihidir." dedi.

 

TÜSİAD`ın Yüksek İstişare Konseyi toplantısında konuşma yapan Haşim Kılıç, yeni anayasa konusunda zaman zaman umutsuzluğa kapılsa da bekleyişinin devam ettiğini belirtti. Hayatın içine girmeyen, siyaset kurumlarının çözüm üretemeyeceğini ve siyasi kayıtlardan çabuk düşeceğini aktaran Kılıç, yapılacak anayasanın yüksek bir katılımla kabülünü sağlamak gerektiğini kaydetti ve "Toplumu azınlığın ya da çoğunluğun dayatmalarıyla karşı karşıya bırakmak, gerilimi artıracağı gibi diyalogların kopmasına ve sorunların derinleşmesine neden olacağı açıktır." ifadesini kullandı.

 

"BAŞKANLIK SİSTEMİ YÜRÜTME ORGANINI TESİS ETMEK İÇİN ÖNERİLİYOR"

 

Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, konuşmasında başkanlık sistemine de değindi. Türkiye`nin tercihini parlamenter sistemden yana kullandığını ancak, yürütme organının parlamento üzerindeki vesayet sorununu çözemediğini dile getiren Haşim Kılıç, "Yeni anayasa çalışmalarında gündeme gelen başkanlık sisteminin de bu sorunu çözmek için güçlü, istikrarlı bir yürütme organını tesis etmek amacıyla önerildiği açıklamalardan anlaşılmaktadır." diye konuştu. Hangi sistemin isabetli olduğu konusunda yorum yapmanın doğru olmadığına dikkat çeken Kılıç, bu yetkinin Parlamento`ya ait olduğunu söyledi.

 

Güçler ayrılığı fikrinin amacının temek hak ve özgürleri güvence altına almak olduğunun altını çizen Anayasa Mahkemesi Başkanı, Montesquie`nin meşhur sözünü hatırlatarak, "Yasama ve yürütme erkleri, aynı kişi ya da organda toplandığı zaman özgürlük olamaz." dedi.

 

 

"ADİL YARGILAMADA HAK İHLALİ EN ÇOK TÜRKİYE`DE"

 

Türkiye`de adil yargılanma konusunda 2004 yılında Anayasada devrim niteliğinde bir değişiklik yapıldığını aktaran Haşim Kılıç, en çok yargıçlar ile yargı organlarının bunu hissetmesi gerektiğini belirterek, ancak bu açık emri yargıç ve mahkemelerin hayata geçirmede başarılı olamadığını ileri sürdü. Bu başarısızlık sebebiyle insanların AİHM yolunu tuttuğunu anlatan Kılıç, toplamda AİHM`deki 120 bin davanın 18 bininin Türkiye`den açılan bu davaların teşkil ettiğini söyledi. Türkiye`nin bu davaların açılmasında Rusya`dan sonra ikinci gözüktüğünü belirten Kılıç, ihlal sıralamasında ise Türkiye`nin birinci sırada yer aldığını ifade etti.

 

Adil yargılama konusundaki hak ihlallarinin Türkiye`deki yargının durumunu ve sistemi çok açık ortaya koyduğuna dikkat çeken Haşim Kılıç, eğer Anayasa`nın 90. maddesinin hakkıyla hayata geçirilebilmesi durumunda bu tablonun ortaya çıkmayacağını ifade etti. Bu olumsuz tabloya karşı 90. maddenin güçlendirilmesi amacıyla da bireysel başvuru hakkının getirildiğini ve bu görevin Anayasa Mahkemesi`ne verildiğini dile getiren Kılıç, şu an çok başarılı bir noktaya gelindiğini kaydetti. Sonuçların önümüzdeki süreçte görüleceğini belirten Anayasa Mahkemesi Başkanı, makul bir sürenin geçmesi gerektiğini ve büyük bir sabırla beklenilmesini istedi. Bireysel başvurunun en çok adil yargılamadan geldiğinin altını çizen Kılıç, Anayasa Mahkemesi`nin bireysel başvuru ile bu sorunun çözümünü Türk halkının önüne koyacağını düşündüğünü söyledi. Kılıç, AİHM`in Anayasa Mahkemesi`nde bireysel başvuru sonuçlanmadan başvuru kabul etmeyeceğine kararı verdiğini ifade etti.

 

"ANAYASADAKİ ÖZGÜRLÜK SINIRLARI KEYFİ YORUMLARI DIŞLAMALI"

 

Yeni bir anayasada özgürlüklerin sınırlarının keyfi yorumlara kapalı olması gerektiğine değinen Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, "Yapılacak şey açıktır. Düşüneceyi ifade eden ve dini inanç ve kanaat özgürleri başta olmak üzere, temek hakların önündeki evrensel uygulamalarla örtüymeyen engeller, devletin onarıcı ve düzeltici anlayışı ışığında yapılacak düzenlemelerle ortadan kaldırılmalıdır. Özellikle yargı organlarının Anayasanın 90. Maddesi gereğince yapması gereken evrensel değerlendirmelerle bu engelleri aşma zorunluluğu vardır." diye konuştu. (CİHAN)