Alimler ve Medereseler Birliği Başkanı Molla Enver Kılıçaslan, "Bitcoin caiz midir? Kripto para ticareti helal midir?" sorularına cevap verdi. 

 

Bitcoin’in içeriğiyle ilgili devam eden kapalılık, hakkında hüküm vermeyi ve şer’i yönünü ele almayı bir hayli zorlaştırmıştı. Kesin hüküm vermemekle birlikte, Bitcoin’in fıkhî yönüyle ilgili bilgi almak isteyen kardeşlerimi şu gerekçelerden dolayı ısrarla menetmeye çalıştım;

• İslam fıkhında “neticesi bilinmeyen” muameleler ğarar/aldatma kapsamı içerisinde değerlendirilmiş ve caiz olmadığı yönünde hüküm verilmiştir. Bitcoin’in, çıktığı günden şimdiye kadar gerek değerinin çok dengesiz bir şekilde yükselip düşmesi gerekse kurumsal kimliğinin henüz netleşmemiş olması ciddi manada ğarar içerdiği anlamına gelmektedir.

• Bitcoin’in herhangi bir devletin güvencesi altında olmaması hatta birkaçı hariç azami çoğunluğu tarafından tanınmaması bu meselenin ciddi manada risk taşıdığı anlamına gelmektedir. Zira hackleme aracılığıyla olası bir hırsızlık durumunda bir hak iddia etme imkânı bulunmamaktadır. Bu da Bitcoin’lerin geri gelmeyecek şekilde kaybolması demektir. Hatta ara ara medyaya düştüğü gibi, elektronik hesap cüzdanının şifresini hatırlamayan kullanıcıların milyon dolar değerindeki paralarının yanması gerçekten ibret vericidir.

• Denetimsizliği nedeniyle dijital paralar, başta uyuşturucu olmak üzere gayri meşru kazanç sahiplerinin paralarını akladığı ortam haline gelmiştir. Dolayısıyla birbirlerine Bitcoin satanlar, bu vesileyle muhataplarının kimler olduğunu tahmin etmelidirler.

• Bitcoin’in para olma yönü ağır bassa da şimdilik sadece sarf/döviz işlemlerinde kullanılması ve ticaret alanının dar olması, ayrıca mal olabileceği yönünü de akıllara getirmektedir. Bu belirsizlik Bitcoin’in fıkhi bir başlık altında işlenmesini ve bunun neticesinde gerekli hükümleri almasını zorlaştırmaktadır.

• Para şahıslar adına değil de rakamlar üzerine kaydedildiği için miras olarak bırakılmasını zorlaştırmaktadır. Çünkü Bitcoin’ler sadece bir şifre ile korunmaktadırlar. Şifre kimin elindeyse paranın sahibi de odur. Kişi ölmeden önce şifreyi çocuklarına vermezse para kullanılamayacak ve hiç kimse de hak iddia edemeyecektir. Ya da çocuklarından birine vermişse o da kimseye söylemeden tek başına kullanırsa kimse bunda hak iddia edemeyecektir. Kısacası anladığımız anlamda varislere geçme imkânı neredeyse yok gibidir.

• Bitcoin'le ilgili gerek yaşadığımız ülkede gerekse diğer İslam ülkelerinde bulunan ilmi şahıs ve kurumlardan bazılarının, haram olduğu yönünde fetva vermesi diğer bazılarının ise hüküm verme hususunda çekimser kalması, Müslümanlar olarak mevcut haliyle dijital paralara daha fazla ihtiyatlı yaklaşmamızı gerektirmektedir.

• Yukarıda zikrettiğim veya detayına inmediğim tüm bu sorunlar sebebiyle Bitcoin kullanımının tavsiye edilmemesi hatta tavsiyeden öte, kullananların bırakmaları gerektiği düşüncesindeyim. Ancak bunun dini bir terimle "haram" olarak nitelendirilmesi konusunda tam bir sonuca varmanın henüz erken olduğu kanaatindeyim. Ayrıca şunu da belirtmek isterim; piyasada olan örneklerine bakmaksızın ilke olarak değerlendirildiğinde, dijital paranın haram olmadığı hükmüne varılabilir. Zira para bir kıymet ölçüsüdür. Bu ölçünün senet olması ile dijital olması arasında bir fark yoktur.

■ İlim ehline danışmadan Bitcoin ticaretine girip kâr elde edenler, gerekli şartlar tamamlanmışsa kırkta bir (1/40) olacak şekilde zekâtlarını vermelidirler. Hatta şüpheli bir iş içerisinde oldukları için kazançlarının bir kısmını ayrıca sadaka olarak vermeleri kendileri için daha hayırlı olacaktır.

■ Son olarak kardeşlerime şu tavsiyede bulunuyorum; Efendimiz (aleyhissalâtu vesselam) bir hadisinde, mudârâbe yani kâr payı ortaklığında bereketin olduğunu belirtir (İbn Mâce). Eğer birikmiş bir sermayeniz varsa bunu helal ticarete yatırarak değerlendiriniz; siz de Müslüman kardeşleriniz de bu durumdan istifade edin. Gerek dövizin gerekse dijital paraların dengesiz bir şekilde yükselip düşmesi sizleri aldatmasın.


Allah (cc) en doğrusunu bilendir.

Molla Enver KILIÇARSLAN