Memur-Sen Engelliler Komisyonu Başkanı Eşref Karaaslan tarafından yayınlanan açıklamada, 1992 yılında kabul edilen Engelliler Haftası’nın 156 ülkede 10-16 Mayıs tarihleri arasında farkındalık oluşturmak amacıyla icra edildiği ifade edildi.
Açıklamada; bu haftada engelli bireylerin eğitsel, sosyal ve kültürel açıdan toplum yaşamına katılımıyla ilgili sorunlar ve çözümler tartışılarak toplumsal düzeyde bilinç ve duyarlılık çalışmaları yürütüldüğüne dikkat çekildi.
Engelli bireylerin uygun ortamlar sunulduğunda eğitim, sanat, kültür ve spor alanında nice başarılara imza attığını vurgulayan Karaaslan, "Memur-Sen Engelliler Komisyonu olarak engelli bireylere karşı toplumsal bilincin, farkındalığın ve duyarlılığın oluşturulması için engelsiz bir hayatın inşasına yönelik çalışmalarımızı genişleterek sürdürüyoruz. Bir ülkede yaşayan her bir vatandaşın mutluluğunun o ülkeyi huzura kavuşturacağı bilinciyle engelli vatandaşlarımızın yaşadıkları zorlukları ortadan kaldırılmak için örgütlü gücümüzü, entelektüel birikimimizi seferber ediyoruz. Adil bir dünyanın mümkün olduğuna, onun da emek ve alın teri üzerine kurulacağına inanan insanlar olarak 'Engelsiz Hayat, Engelsiz Türkiye ve Engelsiz Dünya' diyoruz." dedi.
"Engelli bireylerin önünde hiçbir engel bırakılmamalı"
Karaaslan, "Engeli hayatın inşasının 'engelli insanların taleplerinin karşılanması' gibi dar bir bakıştan kurtarılarak insan olma sorumluluğuyla beraber eşitlik ve adalete olan inancın gereği olarak ele alınması gerekir. Engelsiz bir hayatın ancak insan onuruna, haklarına ve bizatihi insana değer vermekle kurulabileceğine inanıyoruz. Engelli bireylerin çalışma hayatında ve kamu personel sisteminde var olmasını sadece 'sosyal adalet' ve 'sosyal devlet' paradigmasına dayandırmıyor, bunun aynı zamanda bireysel bir hak olduğunu ifade ediyoruz. Bu çerçevede engelli bireylerin istihdamında kamunun öncülük yapmaya devam etmesinin yanında çalışma şartları, kariyer imkânları; mali, sosyal ve özlük hakları konusunda bütünüyle eşitliği mümkün kılacak bir zeminin inşa edilmesi gerektiğini savunuyoruz." ifadelerini kullandı.
Yayınlanan açıklamanın devamında Karaaslan şunları aktardı:
"Kamu hizmetlerinin ve yönetiminin bütününde engeli bulunan bireylere söz hakkı tanınmalı, katılım imkân ile fırsatları oluşturulmalı ve katkıları yok sayılmamalıdır. Birçok batı ülkesinde yapılageldiği gibi söz hakkı yerine 'sus' payının, birey iradesi yerine 'sistem idaresinin' esas alındığı bir işleyişin bu alanda oluşmasına izin verilmemelidir. Özellikle engelli bireylerin kendilerini geliştirmesi için her kademe ve türde eğitim imkân ve fırsatının sağlanması devlet için temel bir sorumluluktur. Bunların yanı sıra yönetime katılma ve politika belirlemede engelli bireylerin önünde hiçbir engel bırakılmamalı, ''öteki muamelesine maruz kalmalarına müsaade edilmemelidir."
"Engelli kamu çalışanlarının özlük hakları daha da iyileştirilmelidir"
Son olarak çözüm bekleyen sorunların olduğunu ve bu sorunlara çözümlerini söyleyen Karaaslan, "6'ncı Dönem Toplu Sözleşme hükmüne bağlı olarak ek göstergelerin yeniden düzenlenmesine ilişkin yapılacak çalışmalarda ek göstergesi olmayan ve çoğunluğu engelli kamu görevlilerinden oluşan Yardımcı Hizmetli Sınıfı (YHS) da kapsama dahil edilmelidir. Asgari ücret miktarına getirilen vergi muafiyetiyle yok olan engelli vergi indirimi avantajı yeniden sağlanmalı, ÖTV muafiyeti ile araç alımlarında limit yükseltilmeli, protez ve ortez gibi tıbbi yardımcı cihazlarda SGK katkı payı arttırılmalı veya tamamen kamu eliyle karşılanmalıdır. Engelli kamu çalışanlarının özlük hakları daha da iyileştirilmelidir. Engelli kamu görevlilerinin insan onuruna uygun ücret, çalışma ortamı ve şartlarına kavuşturulması, sosyal yaşama engelsiz erişiminin mümkün kılınması, hak temelli bir kamu yönetimi anlayışıyla muhatap olması noktasında bu yılın ve günün milat olmasını diliyoruz." temennisinde bulundu. (İLKHA)