Malatya İl Tarım ve Orman Müdürü Tahir Macit, kayısı üreticilerine yaprak delen çil hastalığı ile ilgili önemli uyarılarda bulundu.
İçinde bulunulan ayların nem, yağış ve sıcaklık değerleri açısından büyük değişiklikler gösterebildiklerini belirten Macit, iklimde yaşanabilecek hızlı değişimin meyve bahçelerinde görülen hastalıkları tetiklediğini kaydetti.
Kayısı ağaçlarında çil hastalığının oluşmaması için üreticilerin meyvenin kürkten sıyrılma dönemini takip etmeleri ve mücadele için geç kalmamaları gerektiğine vurgu yapan Macit, içinde bulunulan mevsimin çok nemli ve yağışlı geçtiğini bundan dolayı da üreticilerin çil ilacını ikinci kez tekrarlamalarının hastalığın oluşmaması açısından büyük önem arz ettiğine dikkat çekti.
“Hastalık kayısı ağaçlarının yaprak, meyve, tomurcuk ve genç dalları üzerinde belirti oluşturur”
Malatya İl Tarım ve Orman Müdürü Tahir Macit
Macit, “Fungus, kışı genellikle tomurcuk ve dallarda miselyum ve konidi halinde geçirir. Primer enfeksiyonlar konidilerle gerçekleşir ve hastalanmış tomurcuklar ile kanserler sürekli enfeksiyon kaynaklarıdır. Genç sürgün yaraları ve yapraklar ise sekonder enfeksiyon kaynaklarıdır. Etmen yaşam çemberini tüm yıl hasta tomurcuklarda sürdürmektedir. Hastalık kayısı ağaçlarının yaprak, meyve, tomurcuk ve genç dalları üzerinde belirti oluşturur. Yaprak üzerinde oluşan lekeler ilkönce 1 mm çapında, yuvarlak, yağ lekesi görünümünde olup zamanla kenarlara kırmızımtırak, orta kısımları koyu kahverengine dönüşebilir. Bu lekeli kısımlar sonradan dökülür ve yaprakta delikler oluşur. Bazen birbirine bitişik lekeler birleşip dökülürler ve çapı 1 cm'yi bulan delikler görülür. Etmen yaprak saplarını da enfekte etmektedir. Fungus sürgünler üzerinde yuvarlak, kahverengi kırmızı renkte lekeler oluşturur. Genç sürgünlerde oluşan lekeler kısa sürede zamk çıkararak küçük kanser yaralarına dönüşürler.” dedi.
“Dallar ve genç sürgünler sağlam kısımdan budanarak bahçeden uzaklaştırılmalı ya da uygun bir yerde yakılmalıdır”
Hastalıkla mücadele ve kültürel önemlere değinen Macit, “İlkbaharda hastalıklı tomurcukları bulunduran ve kanser yaraları bulunan dallar ve genç sürgünler sağlam kısımdan budanarak bahçeden uzaklaştırılmalı ya da uygun bir yerde yakılmalıdır. Sulama, gübreleme, toprak işleme ve budama, iyi bir havalanma ve ağacın kuvvetli gelişmesini sağlayacak şekilde yapılmalıdır. Budama aletleri yüzde 10’luk sodyum hipoklorite (çamaşır suyu) daldırılarak dezenfekte edilmelidir.” tavsiyesinde bulundu.
Kimyasal mücadeleye de değinen Macit, şöyle devam etti:
1. İlaçlama: Sonbaharda, yaprak dökümünden hemen sonra (Bordo Bulamacı ya da Bakırlı bir preparat)
2. İlaçlama: İlkbaharda çiçek tomurcukları açılmadan önce. (Pembe çiçek tomurcuğu döneminde) Bakırlı bir preparat ya da Bordo bulamacı ile
3. İlaçlama: Meyvelerde çanak yaprağı ve erkek organ tablası meyvenin ucuna sıyrılırken (kürkten sıyrılırken) organik fungusitlerden biri ile ilaçlama yapılmalıdır.
Macit son olarak, “İçinde bulunduğumuz aylar nem, yağış ve sıcaklık değerleri açısında büyük değişiklik gösterebilmektedir. İklimde yaşanabilecek hızlı değişim meyve bahçelerinde görülen hastalıkları tetiklemektedir. Bundan dolayı kayısı ağaçlarında çil hastalığın oluşmaması için üreticilerimizin meyvenin kürkten sıyrılma dönemini takip etmeleri ve mücadele için geç kalmamaları gerekir. Ancak içinde bulunduğumuz mevsim çok nemli ve yağışlı geçtiği için üreticilerimizin çil ilacını ikinci kez tekrarlamaları hastalığın oluşmaması açısında büyük önem arz etmektedir.” diye dikkat çekti. (İLKHA)