Hüseyin Sağlam / Analiz / Doğruhaber
 
Türkiye’de ve dünyada neredeyse her alanda “vicdansızlık” almış başını gidiyor. Ve çağdaş kuramların hiç birisi de vicdansızlığa çare olamıyor. Ne yasalar, ne formlar, ne de AB normları!..

Ancak aşağıda okuyacağınız haber, aslında vicdansızlık ilacı olarak herkese yetecek bir nitelik arz ediyor:

Antalya Manavgat Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrenci Levent Akbaba, hazırladığı ‘Canların Gıdası Kur’an-ı Kerim Projesi’ ile gürültü kirliliğinin canlılar üzerinde bıraktığı olumsuz etkiyi araştırdı.

Kur’an-ı Kerim dinletilen bitki, diğer iki bitkiye göre 3 kat daha fazla büyüdü.

TÜBİTAK Bilim Fuarı’na proje sunan Levent Akbaba ile proje koordinatörleri Feriha Taycı ve Nurhan İlhan ile birlikte projeyi tanıttı. Akbaba, proje kapsamında ses geçirmeyen yalıtımlı üç kaba, üçer adet fasulye tohumu ektiğini söyledi.
Birinci kapta bulunan fasulyelere bir hafta süresince dünyaca ünlü hafızlar Mustafa İsmail, Abdussamed ve kendi sesinden Kur’an-ı Kerim okuduğunu, ikinci kaba da kulakları rahatsız eden müzik sesi ve üçüncü kaptaki fasulyeye ise hiçbir ses vermediğini belirten Akbaba, bir hafta sonra Kur’an-ı Kerim dinletilen fasülyenin boyunun 33 santime, sessiz ortamda büyüyen fasülyenin 11 santime ve kulağa rahatsızlık veren ve içinde karamsar sözler bulunan şarkılar dinletilen fasülyede ise çimlenme gözlemlenmediğini kaydetti.

Gerçekten ilginç bir deney olmuş. Deneyin konusu gürültü kirliliğinin etkisi olsa da Kur’an-ı Kerim dinletilen fasulye bitkisinin diğerlerine fark atması, sözde müzik diye dinletilen fasulyenin ise hiç çimlenmediğinin gözlemlenmesi, Kur’an mucizesinin bitkileri bile ne derecede etkilediğini göstermesi açısından müthiş bir tespit olmuş.

Düşünüyorum da, kalpleri kaskatı kesilen insanlara belli süreler boyunca Kur’an dinletilse…

Mesela laikçilik hastalığına şifa olacağından eminim.

Mesela bir zamanlar darbecilerden brifing aldıktan sonra hukuk adamı kimliğini bir tarafa bırakıp canlı giyotine dönüşen yargı erkini Kur’an dinleme “cezasına” çarptırsalar, acaba kararlarında telkin yerine vicdan duygusunu neden ön plana çıkarmasınlar?

Ya da, kimi çevrelerden aldıkları telkinler doğrultusunda İslami STK temsilcilerini “terör” yasalarından mahkûm eden bugünkü yargı erkine karşı HSYK devreye girip belli bir süre içerisinde AB normlarına göre seminer vermek yerine Kur’an dinletse acaba insani/vicdani duyguları daha iyi gelişmez mi?

Mesela Yargıtay binasının tam karşısında, hatta Çankaya’nın kritik noktalarında kurulacak ses sistemleriyle mesai saatlerinde Kur’an dinletilse Ankara’nın soğuk suratı, katı vicdanı daha da insani bir vaziyete dönüşmez mi?
Mesela “Karanlık Oda”ya Kur’an dinletsek… Oda aydınlanmaz mı?!

Mesela Dersimli yoldaşa dinletsek… Yezid’e methiye dizmekten vazgeçmez mi?!

Neden olmasın! Fasulye bile Kur’an’dan etkileniyorsa… Adamlar fasulyeden daha “küçük” değiller ya! Her biri cübbesinin bir cebinden, ‘Oda’sının bir köşesinden avuç dolusu fasulye çıkaracak kabiliyette! Bir öğün yemekte birer kilo fasulye yiyecek şişlikteler!

Fasulye insafa geldiğine göre… Fasulyeden neleri eksik bu adamların!

Unutmadan sorayım: Acaba evimde iki ayrı kapta iki ayrı fasulye eksem;

Birine sürekli Onuncu Yıl Marşı’nı dinletsem; diğerine Andımız’ı…

Fasulye beklerken “Devedikeni” çıkmaz değil mi?!