"Tebliğ" şiarıyla hanelere misafir olan dergide, bu hakikate binaen Müslümanlar olarak değerlerimizi din kardeşlerimize, inancımızı insanlığa ulaştırma, tebliğ etme konusunda tıkanıklık olmasa bile yavaşlama ve gevşeme olduğu gerçeğini hatırlatarak tebliğcinin topluma ulaşma, toplumla kaynaşma ve bunun için neler yapılabileceğine ilişkin yazılar yer aldı.
Derginin içerisinde yer alan konu ve yazarların kaleme aldığı yazılar ile ilgili bilgilerin paylaşıldığı editör yazısının tamamı şu şekilde:
"Allah Teâlâ'ya hamd, Efendimiz Muhammed Mustafa’ya salat ve selam ederiz. Efendimizin Ehli-i Beytine ve Kutlu Ashabına ve kıyamete kadar gelecek olan bu kutlu yolun takipçilerine de selam ederiz.
Her dava toplumu ilkeleri doğrultusunda şekillendirmek için ortaya çıkar. Bunun için de toplum söz konusu davaya inanmalıdır. Toplumun bir davanın ilkelerini benimsemesi için toplum bazıları tarafından ki bunlar o davanın davetçileri ya da tebliğcileri oluyor, bu ilkelere inandırılmalıdır.
Biz davanın topluma ulaştırılması işine davet diyoruz ama ilk dönem İslam filologları bu vazife için daha çok tebliğ terimini kullanmışlardır. Zira toplumun davaya çağrılmasından ziyade davanın topluma sunulması manasına gelen tebliğ, ulaştırma daha yerinde bir kavram oluyor kanaatimizce… Bir davanın mümini için inandığı ilkeleri topluma ulaştırmasından büyük bir vazifesi yoktur herhalde…
Bu hakikate binaen ve bir de Müslümanlar olarak değerlerimizi din kardeşlerimize, inancımızı ise insanlığa ulaştırma/tebliğ etme konusunda karşı kaşıya kaldığımız tıkanıklık olmasa bile yavaşlama ve gevşeme gerçeğine binaen İnzar'ın dosya konusunu bu konuya ayırdık. Tebliğcinin topluma ulaşma, toplumla kaynaşma ve bunun için yapması gerekenler konusuna…
Topluma ulaşmanın tebliğciden yana ve de toplumdan yana ortaya çıkan aksaklıklar nelerdir? Bu aksaklıkları gidermenin yolları nelerdir? Tebliğcinin elindeki, ister farkında olsun ister olmasın, güçlü enstrümanlar nelerdir? Bütün bu ve daha fazlası sorular ışığında hazırlanmış konusuyla Dr. Abdulkadir Turan hocamız ihtiyaç duyduğumuz birçok meseleye ışık tutmuş hem de neredeyse başka araştırmalara ihtiyaç bırakmayacak derecede…
Değerli seydamız Mehmet Beşir Varol da topluma, geleneklerine uyma veya kendine uydurma handikabını Hazreti Resulullah Sallalahu Aleyhi Vesellemin siretinden örneklerle hazırladığı detaylı yazısı ile davetçi için bu handikaba kâfi derecede izahat getirmiş.
Mehmet Şenlik hocamız ise tebliğcinin kendinin ıslahına mı toplumun ıslahına mı öncelik vermesi gerektiği ikilemine ışık tutan yazısıyla sizlere misafir olmuş. Kurumsallaşmanın dava eri için müspet ve menfi yönlerinin ele alındığı Ayhan Aktan hocamızın yazısında çok müstefid görülen şeylerde bile bir yan etkinin olduğunu ve bu bağlamda tedbir alınmadığı zaman zararının yararını çok geride bıraktığı hakikatini göreceksiniz.
Dosya konuları dışında Mehmet Göktaş hocamızın akıcı üslubu ile Ramazan ayının tüm güzelliklerin başlangıcı, miladı olması gerektiği yönündeki yazısı en az dosya konuları kadar zamanlaması mühim bir yazıdır.
Birbirinden değerli başka yazılar ile sizleri derginiz İnzar'la baş başa bırakmadan önce Ramazan Bayramınız mübarek olsun, dileklerimizi iletelim. Allah'u Teâlâ'dan dileğimiz gerçek bayramlara başta ümmetin tek tek bütün fertleri olmak üzere tüm insanlığın ulaşmasıdır. (İLKHA)