Huseynisevda.biz  adlı internet sitesinde yayınlanan yazının tamamı;

HASSAS, DUYARLI VE DİKKATLİYDİ

Şehid Rehber, bütün işlerinde hassas ve dikkatli biriydi. Bulunduğu ortamdaki eşyalara ve düzene dikkat eder, en ufak bir düzensizlik gözlerinden kaçmazdı. Muhatap olduğu kişinin durumuna, kendi konuşmalarına, hal ve hareketlerine, yaptığı işe dikkat eder, ayrıntılarına kadar hassasiyet gösterir ve ölçülü davranırdı. Yapabildiği kadar olumsuzlukları bertaraf ederdi. Cemaatsel faaliyetler konusunda küçük, büyük ayırımı yapmaksızın hepsine önem verir, ayrıntılara dikkat eder, olumlu ve olumsuz yanlarını görmeye çalışır ve ihtiyatlı hareket ederdi. Gizlilik arz eden bir iş yaptığında veya tedbir alınması gereken bir konuda, çokça düşünür, yanındakilerle konuşup görüşlerini alır, birçok yönden konuyu ele alarak alternatif yolları, bunların olumlu ve olumsuz taraflarını masaya yatırır ve rahatlayıp tatmin edici bir çözüm ortaya koyuncaya kadar bunu sürdürürdü. Pratiğe geçirmek istediği zaman ise işi sıkı tutar, duyması gerekenlerden başkasına duyurmaz, alınacak tedbirleri en ince ayrıntılarına kadar şekillendirip öyle yapardı. Tedbir ve dikkati çok önemserdi ama takdirin de şuurundaydı ve bunu sürekli dile getirirdi. Tedbirin bir görev olduğunu, ancak tedbirden sonra tevekkül edilmesi gerektiğini ve her şeye rağmen takdirin önüne geçilemeyeceğini ifade ederdi.

Cemaat sorumlularına yazılı çözümler gönderdiği zaman, kağıdın üzerine lafzatullah, ayet, hadis yazmazdı. Bunların ortalıkta, el ayak altında kalmasından ve yerlere atılmasından endişe ederek sadece besmele niyetine b…… yazardı.

Şehid Rehber, işlerinde o kadar hassas ve dikkatliydi ki en ufak bir açık bırakmazdı. Mesela bir konuda bir çözüm vereceği zaman en ince ayrıntısına kadar iner ve şekillendirirdi. Bazen sorumlu arkadaşlara sitem eder ve verdikleri çözümü yetersiz görerek; “Tedbirli olun, dikkatli olun diyorsunuz ama içini doldurmuyorsunuz. Ne demek tedbirli olun ve dikkatli olun. Nasıl dikkatli olsun, nasıl tedbirli olsun, bunları nasıl yapacak, hangi şekillerde yapacak, konuşması, tavır ve hareketleri, gidiş ve gelişleri, yapacağı işler nasıl olacak… bunlar belirtilmeli ve şekillendirilmelidir” derdi. Mesela sorumlu arkadaşlarla müzakere edince ve bir Cemaat mensubu hakkında iyidir cevabı alınca tatmin olmaz ve detaylara inerdi: “Bu tahlil değil, bu şekilde tahlil olmaz” derdi. “İyidir diyorsun ama nasıl iyidir, hangi yönü iyidir, ibadeti, takvası, okuması, itaati, sadakati, kabiliyeti vs nasıldır, zayıf yönleri, eksiklik ve yetersizlikleri nelerdir… bunları söyle ki ne durumda olduğunu bilelim” derdi.

Cemaat tabanından gelen dokümanları yorulmadan ve sıkılmadan, detaylı bir şekilde incelerdi. O kadar dikkatli ve hassas bir şekilde inceliyordu ki, çoğu arkadaşları notlarından ve hatta yazılarından tanıyordu. Ayrı ayrı yerlerden gelen haberleri, bir resmin parçaları gibi bir araya getirip tabloyu tamamlayabiliyor ve o bölgede cereyan eden hadiseler hakkında genel bir kanaat ortaya çıkarabiliyordu.

M. Ö. Adlı Cemaat mensubu, Şehid Rehber ile ilgili hatıratlarında konu hakkında şunları söylemektedir: “Cemaatin sorumlu arkadaşlarından H. Y. cezaevindeydi. Bizler de bir mahkum gibi gizleniyor ve her arkadaşla görüşmüyorduk, sadece birkaç kişi ile görüşüyor ve işlerimizi onlar üzerinden yapıyorduk. Alt birimlerden gelen bir haberde, H. Y. ‘nin tahliye edildiği söylenmişti. Bu sevinçle Şehid Rehber’in yanına gittiğimde ona müjdeyi verdim. O da çok sevindi ve hemen onu emin bir yere alın deyip cezaevinden çıkanlara yönelik uygulanan tedbirleri uygulamamızı istedi. Ben döndüğümde H. Y. ‘nin tahliye olmadığını öğrendim. Bir sonraki görüşmemizde Şehid Rehber hemen H. Y. ‘nin durumunu sorup ne yapıyor, nasıldır dedi. Dedim halen cezaevindedir. Dedi nasıl cezaevindedir. Dedim abe tahliye olmamış. Dedi sen demedin mi tahliye olmuş. Dedim abe Vallah arkadaşlardan gelen haber öyleydi. Tabi üzüldü ve morali de biraz bozuldu. Bunun üzerine: “Bu eksik, yanlış bilgilerle, öyle kulaktan duyma sokak bilgileri ile Cemaat gündemi meşgul edilmemeli. Bundan önemlisi, öyle bir konu olabilir ki bunun üzerine bir çözüm verilir, bir karar alınır. Tetkik edilmemiş ve doğruluğu netleşmemiş böylesi bilgilerle yanılma ve yanlışa düşme söz konusudur ve zarar verir” dedi.

Yine bir gün yanına giderken, beş–altı yıl öncesinden işlerimizde görev almış birini, tekrar işlere almasını teklif ettim. Ben son durumunu bilmiyordum. Alttan gelen bazı öneriler vardı. İşte bu arkadaş falan yerdedir, şöyledir, böyledir falan işte biz buna görev vermek istiyoruz diye teklif vardı. Ben de Şehid Rehber’in yanına gittiğimde teklifi ona ilettim. Dedi sen bunu tanıyor musun? Dedim 5–6 yıl öncesinden tanıyorum fakat son durumunu bilmiyorum. Dedi biliyor musun ben de 5–6 yıldır bunu soruyorum, bu nerededir diyorum ve sen de 5–6 yıldır oturmuş bir adamı getirip Cemaatin işlerine alacaksın, üstelik bu zaman zarfında ne yaptığını bilmiyorsun. Ondan sonra bana dönüp daha ciddi bir eda ve ders verircesine nasihatvari bir şekilde: “Biz eğer bu şekil basitlikler yaparsak, bu basitliklerimizle Cemaati bitiririz. Uzun süre boş kalmış, oturmuş, ayrı kalmış bir insanı; ne yapmış, nerededir, ne ediyor demeden, sırf geçmişte durumu iyiydi ve sağlamdı diye işlere ve hatta durumunu netleştirmeden en ufak bir sorumluluğa bile alamayız” dedi.

BİLGİYE ÖNEM VERİR, TEKNİK GELİŞMELERİ TAKİP EDER VE İSTİFADE EDERDİ

Şehid Rehber, bilgiye çok önem verirdi. İsrail’in dünya nüfusunun bilgisini topladığını sık sık örnek verirdi. Bilimsel araştırmaları ve teknoloji alanındaki gelişmeleri çok yakından takip eder ve Cemaatsel faaliyetlerde bunlardan istifade etmeye çalışırdı. Özellikle bilgisayar alanındaki gelişmeleri büyük bir merakla takip eder, bu alanda çıkan dergileri düzenli aldırır, açılan fuarlara bazı arkadaşları gönderip takip ettirirdi. Yeni bir gelişme gördüğünde ve yeni bir ürün çıktığında, hemen bunu aldırır ve özellikle arşiv işlerinde istifade ederdi.

Cemaatin çalışma alanlarının genişlemesi ve faaliyetlerin yoğunlaşması nedeniyle çok miktarda doküman geliyordu. Bunlar kağıtlara yazıldığından hem fazla yer kaplıyordu ve hem de bunların muhafazası, nakil ve istifadesi gittikçe zorlaşıyordu. Bu nedenle Cemaat arşivinin daha az hacim ve daha yüksek güvenlikle korunması için günün teknik gelişmelerini yakından takip eder ve istifade ederdi.

Şehid Rehber; adeta çağın gelişmelerinin önünde gidiyor, işleri konusunda mevcut teknoloji kendi beklentilerine cevap veremiyor ve gelişmelerin sürat kazanıp beklediği ürünlerin çıkarak kendisine yetişmesini dört gözle bekliyor gibiydi. Bazen diyordu ki: “İşlerimiz çok, yükümüz ağır, çalışmaların takip ve kontrolü için ve özellikle de bu arşivi küçültüp bir insanın taşıyabileceği dereceye getirmek için bizim yeni ürünlere ihtiyacımız var. Şimdiki ürünler bu ihtiyacımıza cevap vermiyor. Ancak gelişmeler çok hızlıdır. İnanıyorum ki çok yakın bir zamanda, sınırsız diyebileceğimiz boyutta bilgiyi içine alacak teknik cihazlar üretilecek. Ancak ben görecek miyim bilmiyorum.” Bu gün, 2000 öncesindeki mevcut arşivimizin tamamını içine alabilecek flash bellekleri gördüğümüzde onun bu sözlerini hatırlamamak mümkün değil.

Devam edecek…