Türkiye nüfusunun bugün yüzde 27’ye yakını kirada oturuyor ve bu kişilerin büyük kısmını işçi ya da memur gibi dar gelirliler oluşturuyor. Bu nedenle, özellikle son bir yıldır kira fiyatlarında yaşanan büyük artışlar sonucu kirasını ödeyemeyenler çığ gibi büyüdü. Ev sahipleri enflasyon oranının çok üzerinde kiralar talep edince mahkemelerdeki kiracı-ev sahibi davalarında da patlama yaşandı. 

Güncel durumu değerlendiren İstanbul Emlakçılar Odası Başkanı Nizamettin Aşa’ya göre, pandemi öncesi 2 bin 500 TL olan bir konutun kirası semtine göre 8 bin liraya kadar çıktı. Asgari ücret alan bir işçinin bu kiraları ödemesi mümkün değil. Fahiş fiyatlara ev kiralayanların ikinci üçüncü aydan itibaren kirayı ödeyemez duruma geldiğini vurgulayan Aşa, “Bu sorunu yaşayanların sayısında önümüzdeki günlerde büyük artış yaşanacak” dedi. Nizamettin Aşa’nın fahiş kira ve satılık ev fiyatlarındaki artışla ilgili değerlendirmesi şöyle:

Kiralar tavan noktasını gördü diye düşünüyorum. Vatandaşın alım gücü eriyor. Bugün bir işçinin 5-6-7-8 bin TL kira ödemesi mümkün değil. Kiracı, işçi, memur çalışan öğrenci, nasıl bu kiraları ödesinler?

Gelin kaynana dönemi
-Evi kiralayıp ikinci üçüncü aydan itibaren kirayı ödeyemiyorlar. Gerçekten bu kiralar ödenecek gibi değil. Çok sayıda icra tahliye davası var. Bu davalar daha da artacak, çünkü kirayı ödemeyenler her geçen gün artıyor. İşçinin, memurun gücünü aşan bedeller oluyorsa burada arıza çıkması yüzde 99. Bu tür sıkıntıları şimdi daha çok yaşıyoruz. Yakında göreceksiniz, mahkemelerde bu davalardan geçilmeyecek.
-Artık ev sahipleri günlük fiyat değiştiriyor. Özellikle satılık evlerde tapuda noterden dönen ev sahibi sayısı çok artıyor. Günlük anlık fiyat artırıyorlar. Her taraftan sıkıntılı bir piyasa var.
-Düğün sezonu yaklaşıyor, ev zaten yok, bu gidişle tekrar geniş aileye geçilecek, gelinler, eltiler, kaynanalar birlikte yaşayacak. Yalnız yaşayanlar da ev arkadaşı arıyor. Öğrenciler daha fazla arkadaşla eve çıkıyor.

Beş yılı dolduran dikkat etmeli
Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkanı Ali Güvenç Kiraz, son iki yıldır kiracı-ev sahibi ilişkisinin bozulduğunu, mal sahiplerinin mevcut kiracılardan TÜFE üzerinde artış, yeni kiralamalarda ise yüzde 100 zamlı bedel talep ettiklerini söyledi. Ayrıca kiracılarını değiştirmek için tahliye davaları açtıklarını anlatan Kiraz, sulh hukuk mahkemelerinin dava yükünün yüzde 30-40’ının bunlardan oluştuğunu vurguladı. Kiraz şuna dikkat çekti: 

-Kira sözleşmelerinde temel olan 1-5 yıl arasındaki artışın TÜFE 12 aylık ortalamayla sınırlandırılmasıdır. Kiracı bu oranda artış yaparsa sorumluluğunu yerine getirmiş sayılır. Beşinci yıldan sonra ise kiracı “Sadece TÜFE 12 aylık ortalamada artış yapmak istiyorum” diyemiyor. Çünkü mal sahibi kiracısına dava açarak kira bedelinin değişen koşullara göre tespitini talep edebiliyor.

-Bu davalarda mahkeme tüm koşulları değerlendiriyor; enflasyon, bölgedeki fiziki değişim ve emsal kiralara, taşınmazın son durumuna bakıyor. Hâkim bilirkişi tarafından belirlenen oran üzerinden genelde 10 yıl altı kira sözleşmelerinde yüzde 10, üzerinde ise yüzde 20 oranında hakkaniyet indirimi yapabiliyor. Bu durumda mal sahibi de beklediği kiraya ulaşamayabilir, davalar genelde mal sahibi lehine sonuçlanıyor.