Enes İbni Mâlik radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ, yaşından ötürü bir ihtiyara saygı gösteren gence, yaşlılığında hizmet edecek kimseler lutfeder.” Tirmizî, Birr 75
Hadisi Şerifi Nasıl Anlamalıyız?
Nesiller arası münâsebetlerin önemli bir yönü bu hadîs-i şerîfte dile getirilmiştir. Bilinen bir gerçektir ki, bugün yaşlı olan dün genç idi. Bugün genç olan da yarın yaşlanacaktır. Toplumda nesiller boyu bir saygı geleneğinin yaşatılması, herkesin bir önceki nesle mensup insanlara, sırf büyük olmaları sebebiyle hürmetkâr davranmalarına bağlıdır.
Saygı beklenmez, kazanılır. Başkalarına hürmette kusur etmeyen, hürmet görür. Zira “hizmet eden, hizmet görür” denilmiştir.
Hadisimiz, yaşlı kullarına hürmet edenlere, yaşlılıklarında kendilerine hizmet edecek kimseler lutfetmek suretiyle Allah Teâlâ’nın ikramda bulunacağını bildirmektedir. Bunun anlamı, yaşlılara saygı gösteren gençlerin bu hareketinin karşılıksız kalmayacağıdır. Ayrıca hadisi yorumlayan bazı âlimler, yaşlı kişilere saygı gösterenlerin uzun ömürlü olacaklarına da hadiste işaret edildiğini söylemişlerdir.
O halde her müslümanın yaşlıları dikkate alması, onlara gerekli saygıyı göstermesi ve yapabileceği hizmeti sunması gerekmektedir. Böyle yapılırsa toplum kesimleri arasındaki sevgi-saygı bağları pekiştirilmiş olur. Nesiller mutlu ve sıcak bir ilgi ortamında hayatlarını sündürürler.
Hadisten Çıkarmamız Gereken Dersler Nelerdir?
Büyüklere ve yaşlılara saygı göstermek gençlerin ahlâkî görevidir.
Yaşlıya gösterilecek saygının karşılığı, yaşlılıkta saygı ve hizmet görmektir.
Toplum huzuru ancak fertler ve nesiller arası ilişkilerin düzeltilmesiyle sağlanabilir.
Büyüklerine saygı göstermeyenler, küçüklerinden saygı ve hizmet göremezler.
Her davranışın olumlu-olumsuz mutlaka bir sonucu ve bedeli vardır. İslam ve İhsan
“Bereket büyüklerinizin yanındadır”
Cenab-ı Hakk, Kur’an-ı Kerim’indeki bir ayet-i kerimesinde şöyle buyurmaktadır: “Allah sizi güçsüz olarak yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından bir güç veren sonra gücün ardından bir güçsüzlük verendir. O dilediğini yaratır. O hakkıyla bilendir. Hakkıyla kudret sahibidir.” (Rum süresi 54)
Yaşlılık: Yaşın ilerlemesi. İnsanlar yaşlandıkça gerek bedeni, gerek ruhi bir takım değişikliklere uğrarlar. Bunlar arasında derinin buruşması, saçların ağarması ve dökülmesi, boyun kısalması gibi dıştan fark edilen ve pek de önemli olmayan belirtilerin yanında bütün fonksiyonlarda yavaşlama ve düşme dikkat çeker diye tarif edilen bir durumdur. Bir başka ifade ile yaşlılık, yetişkinliğin bir uzantısı olarak yaşam süresinin ileriki döneminde fiziksel ve ruhsal değişmelerin görüldüğü bir evre olarak tanımlanmaktadır. Yaşlılık: “Geçmişin muhasebesinin yapıldığı, tecrübe ve birikimlerin yeni kuşaklara aktarıldığı, anılarla yaşanılan bereketli bir dönemdir.”
Peygamber Efendimiz (S.A.S.) Allahu Teâlâ’ya yemin ederek şöyle buyuruyor: “Müslüman olarak ihtiyarlananlara Allah azap etmekten hayâ ederim buyurdu.” Bunu söyledikten sonra Hz. Peygamber Efendimiz ağladı. Ashap Peygamber Efendimize ağlamasının sebebini sorar, sevgili Peygamberimiz (S.A.S.) şu cevabı verir: “Allahu Teâlâ’nın kendisinden hayâ ettiği halde ondan hayâ etmeyene ağlıyorum buyurdu.” (Beyheki)
Yaşlılık, Allahu Teâlâ’nın fıtri bir kanunu, hayat ağacının aldığı son şekildir. Çocukluk, gençlik, olgunluk dönemi derken ömrü olan herkes kendini ihtiyarlık potasında bulur. Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde ise şöyle buyurmaktadır: “Herhangi bir genç yaşlılığından dolayı bir ihtiyara hürmet eder ise, yüce Allah da yaşlandığında ona hürmet edecek kimseler halk eder.”(Ebu-Davud Edeb 58) Bir başka hadis-i şerefinde ise: “Küçüklerine şefkat göstermeyen, büyüklerine değer ve saygı göstermeyen bizden değildir” buyurur. Yaşlılara hürmet etmek çok çok önemlidir. Aynı zamanda bir o kadar da sevaptır. Mübarek Peygamberimiz (S.A.S.): “Saçı sakalı ağarmış yaşlı Müslümana saygı gösterip ikram etmek Allah’a saygıdandır.” (Ebu-Davud Edeb 23) Mübarek Peygamberimiz (S.A.S.) bir başka hadis-i şerifinde ise şöyle buyurmaktadır: “ Şu üç şey Allahu Teâlâ’ya tazimdendir.
1- Müslüman olarak yaşlanan kimseye ikram.
2- Kur’an-ı Kerim’i ezberleyene ikram.
3- İlim sahibine ikram. (Ramuzul ahadis)”
Peygamber Efendimiz (S.A.S.) Mekke-i Mükerreme’yi fethettiği zaman Hz. Ebubekir (R.A.), yaşlı babası Kuhafe’yi Resulüllah Efendimizin huzuruna Müslüman olmak için getirir. Hz. Peygamberimiz: “Şu ihtiyarı buraya kadar yormayıp evinde bıraksaydın ben onu ziyaret ederdim” buyurarak yaşlılara hürmet etmenin ne denli önemli olduğunu bütün ashabına ve dolayısı ile bütün Müslümanlara ve insanlığa güzel bir örnek olarak göstermiş oldular. (Hişam 4/25)
Hz. Ali (R.A.)’nin mescide giderken önündeki ihtiyara hürmet edip onu geçmemesi ve bu yüzden kazandığı mükâfat bizzat Peygamberimiz tarafından ashabın huzurunda kendisine bildirilmiştir. Geniş bilgi için. (Nezhetül mecalıs C.1)
Yaşlılar bizlere kanlarından kan veren, canlarından can katanlardır. Hz. Peygamber Efendimiz (S.A.S): “Beli bükülmüş ihtiyarlar, süt emen bebekler, otlayan hayvanlar olmasaydı belalar sel gibi üstünüze dökülecekti” buyuruyor. (Keşfül-Hafa 2)
Peygamberimizin bir hadis-i şerifini yazımın başlığına almıştım. Âlemlerin Efendisi: “Bereket büyüklerinizin yanındadır” buyuruyor. (Feyzül kadir 3/220) Âlemlerin Efendisi Peygamber Efendimiz (S.A.S.) “Düşkünleri görüp gözetiniz; zira siz, ancak düşkünleriniz sayesinde yardım görür ve rızıklandırılırsınız.” (Riyazussalihin C.1 S.314)
Her sağlıklı, sağlam kişi her an bir engelli olmaya aday olduğu gibi, Allah ömür verirse her genç de yaşlı olmaya adaydır. Ömrü olanın yaşlılıktan kaçması mümkün değildir. İşin garibi günümüzde; örfümüzde, âdetimizde, töremizde ve dinimizde olmayan bir şekilde yaşlılar itilmekte, hor görülmekte nice analar, babalar darülaceze, düşkünler yurtlarına evlatları tarafından bırakılmakta ve çokları bir daha aranıp sorulmamaktadırlar. Yaşlılara hürmet etmek, onlara değer vermek, onlara hizmet ederek dualarını almak veya belli mesellerde yaşlıların tecrübelerinden istifade etmek için, onlara danışmak ve istişare etmek nerede kaldı? Üzülerek ifade etmek isterim ki, bugün ülkemizin birçok yerinde dini celili İslam’a hizmet etmek için gayret gösteren birçok dernek, vakıf, cemaat, grup ve tarikat gruplarında kıyasıya bir gençler ve yaşlılar savaşı sürmektedir. İlim erbabı arasında da mektepli-alaylı kavgası, çekişmesi sürüp gitmektedir. Uzun yıllar ülkemizde mali, ekonomik, siyasi ve dini sahada çok başarılı hizmet edip yaşlananlar bir çırpıda kenara itiliyor, unutuluyor, gereken hürmet ve ihtimam kendilerine yapılmıyor, hep genç kalacaklarını düşünen bir kısım gençler tarafından bir nevi yaşlılar cezalandırılıyorlar…
Gençler, yarın kendilerinin de ihtiyarlık koltuğuna oturacaklarını hiç düşünmeden kendilerinin yetişmesine vesile olan yaşlı ağabeylerini ne yazık ki kaldırıp atabiliyorlar. Atmakla da kalmıyorlar, yaşlıları bir nevi bunak, bir şeyden anlamaz gibi görüyorlar. Tabii herkes böyledir demek istemiyorum, ama acı da olsa gerçek bu. Yaşlılara saygı hemen hemen yok gibi. Kaldırıp atıyorlar bir daha arayıp sormuyorlar bile… Lütfen Türkiye genelindeki düşkünler yurtlarını inceleyelim. Zamanın ünlü isimleri, doktorlar, sanatçılar, öğretmenler, âlimler, iş adamları, askerler, hâkimler, savcılar her meslekten eli öpülesi, yaşlı ana ve babalarla doludurlar. İçlerinde belli hizmetleri ifa edebilecek, tecrübelerinden, fikirlerinden istifade edilecek çok sayıda insanlar da var. Huzur ve bereket isteyenler büyüklerine, yaşlılarına sahip çıkmalı, onların dua ve gönüllerini kazanmak için gençler ellerinden gelen itina ve titizliği göstermelidirler. Güzel bir atasözümüzle bitirelim: “Ne ekersen onu biçersin.” Gençlerimiz yaşlılara nasıl davranırlarsa, gençlere de yaşlılıkları halinde o zamanın gençleri öyle davranılacağı kesindir. Meşhur bir kıssa var: Yaşlı babasını bir sepete koyup uçurumdan aşağı atmak isteyen oğluna, ihtiyar baba: “Oğlum beni at ama sepeti atma. Vakti gelince oğlun da seni sepetle atacak. Bari ikinci bir sepet parası vermeyesin” der.
Rabbim anamıza, babamıza, büyüklerimize, hocalarımıza ve yaşlılarımıza, Hz. Allah’ın (C.C.) ve Resulümüzün emrettiği şekilde hizmet etmeyi, hürmet göstermeyi hepimize nasip eylesin. Âmin. Cümleniz Mevla’ya emanet olunuz. Ali Sandıkçıoğlu