Mardin'in merkez Artuklu ilçesine bağlı Akıncı Köyünde 1896'dan bu yana süren arazi davasında, taraflardan hiçbiri hayatta değil. 500'e yakın duruşma yapıldı, birçok kez bilirkişi belirlendi, sayısız defa keşifler yapıldı ancak hala karar çıkmadı. Çok sayıda davalı ve davacının yanı sıra hâkim, savcı ve avukat değişikliği gören asırlık davada arazi tespiti, tarafların dinlenmesi ve delillerin toplanması derken aradan yıllar geçti. Mardin Kadastro Mahkemesinde 7 Nisan tarihinde görülen duruşmada Orman Bakanlığı tarafından atanan bilirkişi raporlarını sunması için bir kez daha 16 Haziran 2022 tarihine ertelendi.

Sabah gazetesinde yer alan habere göre, Farklı zamanlarda ve farklı davalara da konu olan Türkiye'nin en uzun süreli görülen bu dava kapsamında ilk olarak 1893 yılında (Hicri 1309), Osmanlı Devleti döneminde davanın taraflarının dedeleri arasında çıkan ihtilaf sonrasında Mardin Bidayet Mahkemesine başvuru yapıldı. 20 Zilhicce 1313 (21 Mayıs 1312/1896) tarihi ve 18 no'lu dava dosyası olarak kayıtlara geçen davanın aradan geçen 126 yıla rağmen halen çözülemedi. Tam 126 yıl önce Ersak ailesinden Daşlı Hamdan Ağa, Eren ailesinden Fendo Ağa, Bulut ailesinden Fendiko, Huti, Haydar ve Mahmut ile Keleş ailesinden Hüseyin Sado arasında dava bugün bu ailelerin üçüncü kuşak torunları üzerinden devam ediyor.

HER ŞEY KÖY AĞASININ VEFATI İLE BAŞLADI

İddiaya göre, Osmanlı döneminde köy ağası Ali Fendi Ağa'nın vefatı ile mirasçılar arasında anlaşmazlık oluştu. Üçe bölünen arazi, Hüseyin Ağa'nın oğlu Ahmet, Ali Fendi ve Ali Biro tarafından tapu edilerek Ali Fendi ve Ali Biro ise yarımşar hisselerini Ensarizade Şeyh İbrahim ve Hamdan Ağa'ya sattı. Taksimatın, tapuların ve satışların geçersiz olduğu iddiası ile birbirilerine karşı açılan davalar ise bugünlere kadar sürdü.

126 yıldır süren bu ihtilaf kapsamında Cumhuriyet tarihinde kayıtlara geçen verilere göre, 1941 yılında arazinin tümü hakkında İsmail Bulut tarafından Keleş'ler aleyhine açılmış olan men'i müdahale davasıdır. Bundan sonra, 1949'da Daşlı Hamdan Ağa'nın oğlu Kamil yine Keleş'lere karşı 1949/204 Esas sayılı ecrimisil davası açmış, İsmail Bulut da davacı yanında bu davaya katılmıştır.

TAPU'DA MÜLKİYETİ BOŞ BIRAKILDI

1951'de Bulut'lar Keleş'lere karşı "tapulu araziye müdahalenin men'i" davası açmıştı. Ardından 1953'te Keleş'ler de Bulut'lara karşı "Osmanlı tapu kaydının iptali ve gerçek malik adına tapuya tescil" davası açmışlar ve süreç içinde Eren'ler ile Ersak'lar da bu davaya dahil edilmişler. Ardından yine süreç içinde 1973 yılında dava konusu arazi ile ilgili yapılmış olan tapulama ve kadastro işlemlerinde araziyi oluşturan parsellerin mülkiyetinin ihtilaflı olması sebebiyle tutanaklara mülkiyet kısmı boş bırakıldı.

"MERAK EDİYORUZ?"

Babası Mehmet Selim Ersak'ın dedesi Daşlı Hamdan Ağa tarafından açılan davadan geriye kalan mirasçılardan biri olan Numan Ersak, 126 yıldır süren bu davayla ilgili olarak "Payımıza düşen arazimize kavuşmayı bekliyoruz. Bugün davacılardan hiçbiri yaşamıyor, hepsi öldü. Biz de ölmeden hak ettiğimiz arazilerimize kavuşabilecek miyiz diye merak ediyoruz" şeklinde konuştu.

DAVANIN BİTMESİNİ İSTEMEYENLER VAR

Önceki gün görülen son duruşmadan sonra konuyla ilgili bilgi almak üzere kendisiyle görüştüğümüz Avukat Prof. Dr. Ahmet Battal şunları söyledi: "Müvekkillerimiz olan Ersak'ların büyük dedeleri Daşlı Hamdan Ağa'nın sağlığında başlayan bu arazi ihtilafı Cumhuriyet döneminde de maalesef ardarda çok sayıda dava biçiminde devam etmiş ve en son 1978'den bu yana da 1978/181 Esas numarası ile Mardin Kadastro Mahkemesinde görülmeye başlanmış.

Halen ilk derece mahkemesi karar verebilmiş değil. İlk derece aşaması bu kadar uzun süren başka bir dava var mıdır bilemiyorum. Mazisi ve dosyanın karışıklığı sebebiyle zor bir dava. Ama davanın bitmesini istemeyen birileri özellikle karıştırıp zorlaştırmış gibi görünüyor. Biz de bulmaca çözer gibi çözmeye çalıştık ve dosyayı özetleyen altmış üç sayfalık bir beyan dilekçesi hazırlayıp verdik. Dosyayı incelerken kendimizi yakın tarih kazısı yapar gibi hissettik.

Hani merhum Şair Abdurrahim Karakoç'un 'Hakim Bey' isimli meşhur şiiri var ya. İşte o şiirdeki gibi 'Bu dava dedemden kaldı Hakim Bey'! Bir seneden bu yana meslektaşlarım Av. İbrahim Aktaşcı ve Saffet Eltaş ile birlikte haklı olduklarına inandığımız müvekkillerimiz adına davayı takip ediyoruz. Daha önce yapılan keşifleri yeterli görmeyen Mahkeme yeniden keşifler yaptı, raporlar aldı ve şimdi artık karar aşamasına geldi."