Zirve Yayınevi davasında ifade vermeye devam eden sanık İlker Çınar, yayınevi cinayetlerinin Ergenekon terör örgütünün projeli bir eylemi olduğunu söyledi.

Zirve Yayınevi`nde, Alman uyruklu Tilman Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel`in vahşice öldürülmesine ilişkin davanın 72`nci duruşmasında sanık İlker Çınar, video konferans sistemiyle görüntüsü karartılarak ifade verdi. TUSHAD bünyesindeki 3. Hücre yapılanması tarafından cinayetin işlendiğini öne süren Çınar, Malatya eski Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger ve ekibinin katliamı planladığını iddia etti. Cinayetler öncesi düzenlenen çalıştaylarla misyonerlerle ilgili sahte belgeler üretildiğini, bunlarda Genelkurmay Başkanlığı ve devletin manipüle edildiğini savunan Çınar, böylece 18 Nisan 2007`de işlenen cinayetlerin 27 Nisan 2007 e-bildirisine malzeme yapıldığını vurguladı.

Davanın bir numaralı sanıklarından emekli Orgeneral Hurşit Tolon`un, kendisine yönelik iddialarına da değinen Çınar, Türk Silahlı Kuvvetleri`ni (TSK) yıpratmak için ifade verdiği yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını anlatarak, "Türkiye Ulusal Stratejiler ve Harekat Dairesi`nin (TUSHAD) ve bunun gibi örgütler, hükümetleri kontrol altına almaya çalıştı. Bunu yapamayınca itibarsızlaştırmaya ve yıkmaya çabaladı. Bu yapılar, kendilerini TSK gibi gösterip hedef şaşırtmaktadırlar. Benim derdim TSK değildir, TSK içine sızmış yapılardır. Ben hiçbir zaman TSK’yı suçlamadım. Onlar doğru söylüyor. Benim ilişiğimi kesen TUSHAD’tır. Ben TUSHAD’ı kastettim." dedi.

Sonuç olarak, Ergenekon terör örgütünün Dünya Af Örgütü’nü harekete geçirerek, ‘Türkiye’de azınlıklara katliam yapılıyor’ izlenimi oluşturmaya çalıştığını öne süren Çınar, yürütme organını iş yapamaz hale getirmenin amaçlandığını savundu.

TUSHAD’ın emriyle saha çalışması yaptığını anlatan Çınar, büyük resmi gördüğü için her şeyi göze alarak adli makamlara bildiklerini anlattığını ifade etti. İfadelerinin ardından tehdit edildiğini ileri süren Çınar, buna rağmen vazgeçmediğini, vazgeçmeyeceğini dile getirdi.

“Ben ne meczubum ne de fırsatçıyım” diyen Çınar, “Biliyorum bunlar (sanıklar) bana bu şekilde saldıracaklar, saldırdılar. ‘Devlet düşmanı‘ diyecekler. Ben misyonerler arasına girdikten sonra likiditasyon, tasfiye yaptım. Türkiye’ye gezdim. Ama bunları kendi başıma yapamazdım. Neden benle kripto çalışması yaptılar? Bana saha çalışması yapma emrini TUSHAD verdi. Ben bunlarla çalışırken meczup ya da fırsatçı demiyorlardı. Cinayeti işleyenler kendilerini azmettirenleri tanımadığını söylüyor. Azmettiricilerde ‘istihbarat çalışması’ yaptık diyor. Bu şekilde devletin suçlanması kronik bir durum. Sahte ses kayıtları, dezenformasyon çalışmaları, misyonerlerle ilgili istihbarat çalışmaları, Ruhi Abat’ın ‘Vur dedik öldürmüşler’ şeklindeki beyanı bütün gizli gerçekleri ortaya koymaktadır.” diye konuştu.

Bütün kaotik olayların arkasında aynı örgütün olduğuna işaret eden Çınar, “Görünüşte devlet için çalıştıklarını söylüyorlar. Ama örgütün menfaatlerini korumak için çalışıyorlar. Zirve Yayınevi’nde işlenen menfur cinayetler Ergenekon terör örgütünün projeli bir eylemidir. Ben olayın açığa çıkması için doğru bildiklerimi adli mercilere anlattım. Bundan da vazgeçmeyeceğim. Cinayet öncesi yaptıklarımı tamamen brifing hazırlığı için gerçekleştirdim. Cinayeti medyadan öğrendim. Tepki gösterdim. Tehdit edildim.” ifadelerini kullandı.

İfade verme işlemini tamamlayan Çınar, beraatını talep etti. Yarınki duruşmada emekli Orgeneral Ahmet Hurşit Tolon, ifade veren sanık İlker Çınar’a sorular yöneltecek.