Buradaki konuşmasına dünyada çok güzel şehirlerin olduğunu söyleyerek başlayan Bağış, "Ama İstanbul`u onlardan farklı kılan birçok özellik var. İstanbul, Avrupa kültürünü şekillendiren Roma İmparatorluğu`nun da Bizans İmparatorluğu`nun da başkentliğini yapmış, ama aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu`nun da başkentliğini yapmış, son yıllarda Avrupa`nın hem kültür, hem spor başkenti olabilmiş tek şehir. Dünyada içinden nehir geçen çok şehir vardır, ama içinden deniz geçen tek dünya şehri İstanbul`dur" dedi.
DÜNYADA BUNUN BAŞKA ÖRNEĞİ YOK
"İstanbulsuz bir Avrupa çok eksik kalır, İstanbulsuz bir Avrupa Birliği çok fakir kalır" diyen Bağış, AB`nin sadece bir siyasi, ekonomik birlik değil, insanlık tarihinin en kapsamlı ve önemli barış projelerinden biri olduğunu ifade etti. Bağış, İstanbul`da camilerin, kiliselerin ve havraların 800 yıldan beri birlikte insanlığa huzur verdiğini söyleyerek, "Dünyada bunun başka örneği yok. Yeni yeni, yan yana mabetler görebilirsiniz. Ama hepsi yenidir" diye konuştu.
Bağış, çözüm sürecine de değinerek, "Bu çözüm sürecinin ne olduğuyla ilgili kafaları karıştırmaya çalışan maalesef çarpık zihniyetli bir muhaefet anlayışı var. Aslında çözüm süreci, bu ülkede her bir bireyin anayasamızın emrettiği gibi devletin önünde eşit olma sürecinin uygulamaya geçmesidir. Bu ülkede 20 yıl evvel insanlar etnik kökenini dile getirmeye korkuyordu. `Kürdüm` diyemiyordu. Bir Cumhurbaşkanı, bu ülkede, `Annem Kürttü demişti. bir başka demecinde, `Benim teyzem Türkçe dahi bilmezdi` demişti. Ama cumhurbaşkanları bile `Kürdüm` diyemezken, dolaylı bir şekilde ima etmeye çalışırken, bugün devletin televizyonu günde 24 saat Kürtçe yayın yapabiliyor. Mahkumlar kendilerini ziyaret eden anneleriyle anadillerinde konuşabiliyor. Siyasiler, istedikleri dilde seçim propagandası yapabiliyor. Üniversitelerde, etnik kültürlerde, dillerde enstitüler kurulabiliyor. Bu ülkenin Ermeni vatandaşları 112 yıl aradan sonra ilk defa Akdamar`da kendi inançları açısından kutsal olan mabetlerinde dua edebildiler, Ortodoks vatanşalarımız 88 yıl sonra ilk defa Sümela`nın kapılarının kendilerine açıldığını gördüler. Bu ülkede ilk defa Cemevi`ne giden, Atatürk`te sonra ilktir, bir Cumhurbaşkanı gördük. İlk defa Cumhuriyet tarihinde Alevi vatandaşlarıyla bir Muharrem iftarında buluşan bir Başbakan gördük. İlk defa TOKİ`nin Roman vatandaşları için yapacağı konut projelerinin müjdesini veren bir hükümetlei Başbakanla karşılaştık" diyerek yaptıkları reformları anlattı.
VİZE BELASI 80 DARBESİNİN BU ÜLKEYE ATTIĞI EN AĞIR KAZIKLARDAN BİRİDİR
Konuşmasının ardından basın mensuplarına da açıklama yapan Bağış, dünyanın gelişmiş şehirlerindeki her şeyin Türkiye`nin şehirlerinde de olması gerektiğini söyleyerek, "Şimdi Şehir Eşleştirme Programı`yla bizdeki iyi uygulamaları Avrupa`daki şehirlerin örnek alabilmesi, onlardaki iyi uygulamaları bizim şehirlerimizin örnek alabilmesi için böyle bir programı ortaya koyduk. Türkiye için hayırlı olacağına inanıyorum. Çünkü, AB standartlarını yakalamak hepimizin ortak gayesi" dedi. Bağış, vizelerle ilgili bir çalışma yapılıp, yapılmadığı sorulunca ise "Biliyorsunuz, bu vize belası 80 darbesinin bu ülkeye attığı en ağır kazıklardan bir tanesidir. Maalesef, 80 öncesine kadar bize vize uygulayamayan ülkelerin, bize vize uygulayabilmesi için o çarpık zihniyeti, askeri zihniyet bazı haklarında feragat etmiştir. Kendi gençlerimiz Avrupa`ya siyasi sığınmacı olarak gidemesin diye, vize uygulanmasını adeta teşvik etmiştir. Şimdi aradan 30 yıl geçtikten sonra Türkiye ilk defa 27 ülkenin Avrupa Birliği Komisyonu`nda vize muafiyet müzakerelerine başlayabilmek için yetki vermesini hep beraber sağladık. Şimdi o yetki çerçevesinde AB ile vize muafiyet müzakerelerine başlıyoruz ve önümüzdeki süreçte atılacak adımları ortaya koyan bir yol haritası üzerinde müzakelerimiz devam ediyor. Bu süreçte diklenmeden dik duruyoruz. İnşallah eninde sonunda nasıl 70 ülkeye vizeleri kaldırdıysak, 27 AB üyesi ülkeye de vizesiz gidebilmeyi sağlayacağız" diye konuştu.