Ramazan ayı ile beraber oruç, iftar, sahur, teravih, mukabele ve teheccüd namazları ile insanlar manevi bir atmosfere büründüler.

Tutulan oruç ile insan özgüven, birlik beraberlik, empati kurma ve zamanı iyi yönetebilme becerilerini edinirken aynı zamanda dürtülerini de kontrol altına alabilme iradesini ortaya koyuyor.

"Oruç, özgüveni arttırır"

Orucun insan psikolojisi üzerinde birçok etki bıraktığına dikkat çeken Psikolog Nurşen Karakoç, Orucun en büyük faydalarından bir tanesinin öz güveni arttırması olduğunu belirterek, "Orucun yetişkinlerde ve çocuklarda özgüven üzerinde çok büyük katkıları oluyor. Çünkü insan oruç tutarak saatlerce aç, susuz ve diğer dürtülerine karşı dayanabildiğini görüyor. Bunu görünce de 'ben başarabildim' diyor." dedi.

"Oruç, birlik ve beraberlik ruhunu arttırıyor"

Orucun birlik ve beraberlik ruhunu arttırdığını ifade eden Karakoç, "Oruç, diğer ibadetlere oranla toplumun çoğunluğunun daha çok yaptığı bir ibadettir. Çoğunluk bu ibadeti yerine getirince bir birlik, beraberlik ruhu oluyor. Birlik beraberlik içerisinde hareket ediliyor." ifadelerini kullandı.

"Oruç, empati yeteneğini geliştiriyor"

Orucun empati yeteneğini geliştirdiğini ve ihtiyaç sahibi kişilerin halinden anlamak için çok önemli olduğunu dile getiren Karakoç, "İnsanların geneline neden oruç tuttuklarını sorduğumuzda fakirlerin ve yoksulların halinden anlamak için oruç tuttuklarını söylerler. Tabi empati dediğimiz şey sadece bu değil. Onların gözünden dünyaya bakabilmek, belli bir süreliğine onlar gibi yaşayabilmek, onları aslında yüzeysel değil derinden anlamak için oruç tutarız. Fıtır sadakasının da bu aya konmasının nedenlerinden bir tanesi de bu olsa gerek. İnsanlar empati kurabildikleri için çok daha içten, isteyerek, daha çok kendi isteği ile rahat bir şekilde, eli titremeden bu sadakayı verebiliyor. Çünkü bir şeylerden yoksun olanların halini anlayabiliyor." diye konuştu.

"Oruç, iyi zaman yönetimi yapmaya yardımcı olur"

Orucun zamanın iyi yönetilmesine yardımcı olduğunu, orucun imsak ile başlayıp akşam ezanı ile bittiğini hatırlatan Karakoç, "2 tane zaman sınırı keskin bir şekilde konulmuş. Bu keskin sınırların içerisinde insanlar zamanı yönetmeye çalışıyor. 'Suhara kadar, sahurdan sonra; iftara kadar, iftardan önce' şeklinde cümleleri sık duyarız. İnsanlar 24 saatini bu 2 zaman sınırını dikkate alarak düzenliyor. İnsanlar böylece zaman yönetimini de öğreniyor. Özellikle zaman yönetiminde problemi olan insanlara da faydası oluyor." şeklinde konuştu.

"Oruç, dürtü kontrolü sağlanmasına yardımcı olur"

Orucun dürtü kontrolünü sağladığını, başta ilkel dürtülerimiz olan yeme, içme, cinsellik gibi dürtülerin kontrol altına alınmasını sağladığını söyleyen Karakoç, "Çünkü oruçluyken bunların 3’ü de yasaklanıyor. Bu durumlara karşı geri durabildiğini görebiliyor insanoğlu. Çünkü bazı insanlarda bu dürtülere karşı koymak çok zor olabiliyor. Bu üç durum için sınırlar konulmuştur. İnsan oruçluyken bu sınırlara uyabildiğini görebiliyor. Bunları kontrol altına alabileceğini görüyor." dedi.

"Yeme, içmeden arta kalan zamanda ruha hizmet ediliyor"

Mideden geri kalındığında insanın başka şeylere de zaman ayırabildiğine dikkat çeken Karakoç, şunları söyledi:

İbadetlerin ramazan ayında yapılabilmesinin bir nedeni de budur. Yapılırken daha çok haz alınmasının da bir sebebi budur. Çünkü mideye hizmet etmekten tatile çıkan eller, ayaklar ve diğer uzuvlar ruhu beslemek için kendine zaman ayırabiliyor. Yeme içmeden arta kalan zamanda ruha hizmet ediliyor. Mide geride kalmış oluyor. Sahur ve iftarlarımız da çok zamanımızı almamalıdır. Sahur ve iftarlarımızda şatafat ve fazla yemekler yapılırsa yine evde bir kişi ramazanın manevi havasından faydalanmamış olacak.

"İsraf ile ramazanın atmosferinden çıkılmamalıdır"

İftar ve sahurlarda şatafat ve israftan uzak durulması gerektiğini dile getiren Karakoç, "Evde oruca yeni alıştırılan ergenler varsa onların sevdiği yemekler yapılabilir. Özellikle onlar tercih edilebilir. Ama her gün olmamalı. Haftada bir iki gün veya sadece Cuma günleri yapılabilir. Cuma günü mübarek bir gün ve bizim bayramımız olduğu için o gün tercih edilebilir. Ama her gün sofra donatılmamalı. Etli yemekler yapabilme imkânı olanların da yapmamasını öneriyorum. Çünkü ramazanın amacının dışına çıkılmış oluyor. Sahur ve iftar hazırlarken de saatler harcamamız lazım." ifadelerini kullandı.(İLKHA)