Yolculuğa çıkmak oruç tutmamayı mübah kılan mazeretlerden biridir.
Kişi 90 kilometre mesafesinde bir yolculuğa çıkarsa oruç tutmayabilir.
Tutmadığı oruçları daha sonra kaza eder. Mezhep imamlarının büyük çoğunluğuna göre seferilik halinin oruç tutmamaya mazeret sayılabilmesi için kişinin fecirden (imsak) önce yolculuğa çıkması gerekir.
Zira Ramazan ayında yolculuk hali ile mukimlik bir arada bulunursa mukimlik esas alınır (Zuhâyli, el-Fıkhu'l-İslâmî ve Edilletuhu, II, 564).
Dolayısıyla fecirden sonra yolculuğa çıkacak kişi güne oruçlu olarak başlamalıdır. Eğer yolda zorlanırsa orucunu bozup sonradan kaza edebilir.
Zira Cabir bin Abdullah’dan (radiyallahu anh) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam) Fetih yılı Mekke'ye doğru yola çıkmıştı.
Kürâ'ul-Ğamim denilen yere varıncaya kadar kendisi de ashabı da oruçlu idiler.
Resûlullah’a (aleyhissalâtu vesselam) “Oruç insanlara zor geliyor, insanlar sizin yaptığınıza bakıp duruyorlar" denildi.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam) ikindiden sonra bir bardak su istedi ve insanların gözü önünde içti.
Bunu görenlerin bir kısmı oruçlarını açtılar bir kısmı ise oruca devam ettiler.
Ashaptan bazılarının oruca devam ettikleri haberi kendisine ulaşınca “onlar âsidirler (işi zora sürenlerdir)" dedi (Müslim, Sıyâm, 90, No: 1114).