Diyarbakır'ın Sur ilçesindeki Anzele Parkı'nda 3 Nisan akşamı 12 yaşındaki kız çocuğunun fotoğrafını çektiği iddiasıyla bıçaklanan Ergün Arslan, o yaralı haliyle saldırgan grup tarafından sokaklarda gezdirilmiş, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti.
Olayın ardından çevredeki güvenlik kamerası ve Kent Güvenlik Yönetimi Sistemleri (KGYS) kameralarını inceleyen polis, olayla ilgili 7 kişiyi gözaltına aldı. Şüphelilerden 3'ü çıkarıldıkları mahkemece tutuklanırken 4'ü serbest bırakıldı.
Tacizin odağındaki kız çocuğuyla görüşen polis, Ergün Arslan'ın fotoğrafını göstermiş ancak kız çocuğu fotoğrafını çeken şahsın Ergün Arslan olmadığını söylemişti.
Konuyla ilgili İLKHA'ya konuşan anne Zübeyde Arslan ile kardeş Süleyman Arslan, Ergün Arslan'a iftira atıldığını belirterek sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi.
Anne Zübeyde Arslan, oğlu Ergün'ün anne ve babasına çok saygılı biri olduğunu belirterek cinayet günü yaşananları şöyle anlattı.
"O gün ben Kur’an okuyordum. Balkona çıktım. Öğle ezanının okunmasına 25 dakika kalmıştı. Ben balkonda dururken kafasını odasının penceresinden çıkarıp bana ‘ne yapıyorsun?’ diye sordu. Ben de ezanın okunmasını beklediğimi söyledim. Namaz kılıp yine Kur’an okuyacağımı söyledim. O da abdestli olduğunu ve ezanı beklediğini söyledi. Ezan okundu, ben namazımı kıldım. O da odasından çıktı. Nereye gittiğini sordum. Aşağı gideceğini söyledi. Namazını kılıp kılmadığını sordum. Namazı kıldığını söyledi. Aşağı gittiğinde hep bizi arar hal durumumuzu sorardı. O gün ne biz onu aradık ne de o bizi aradı. O gün de içime bir sıkıntı düştü. Eşine de söyledim. İnsan Kur’an okuyunca içi açılır ama bana daralma geldi. Ne olduğunu anlamadım.
Hemşire olan oğlum beni arayıp Ergün'ü sordu. Ergün'ün aşağıda olduğunu söyledim. Polis olan oğlum da arayıp Ergün'ü sordu, ona da aşağıda olduğunu söyledim. Aşağıda olduğuna emin misin dedi. Ben evet dedim. O bana ‘senin oğlun vurulmuş, hastanededir. Süleyman’ı aradım yanına gitmiş.’ dedi."
"Merhametli bir insandı"
Oğluna iftira atıldığını belirten anne Arslan, "Oğlum ramazan ayında oruç tutup namaz kılardı. Ramazan ayından sonra bırakırdı. Ben de ona kızardım. Bana ‘Benim kalbim temiz’ derdi. Ben de kalp temizliği ile olmaz namazını da kıl derdim. Çok merhametli bir insandı. Kışın bulgur alıp kuşları beslerdi. Balkonumuzda bir kuş yuvası vardı. Ben, 'Ergün, balkonumuz küçüktür. Bu kuşları at' derdim. O da ‘yuva yıkanın yuvası olmaz’ derdi." ifadelerini kullandı.
"Oğlum oruçlu ağzıyla Allah’ın huzuruna gitti"
Yetkililere seslenen Arslan, "atılan o iftiralardan dolayı oğlumu öldürenlerin idamını istiyorum. İçim yanıyor. Bu pislikleri ortadan kaldırsınlar. Olan mazlumlara ve ailelerine oluyor. Allah ahını yerde koymasın. Ben mutluyum, oğlum oruçlu ağzıyla Allah’ın huzuruna gitti. Ama benim belim kırıldı. Oğlum benin ayağımdı, elimdi, her şeyimdi." diye konuştu.
Ergün'ünfer, arkadaşlarını seven bir kişi olduğunu belirten anne Arslan, "Oğlum, Allah’a inancı olan bir insandı. Çok sevilen bir insandı. Yeğenlerini, yengelerini gördüğünde çok sevinirdi. Yeğenleri tarafından çok sevilirdi. Böyle bir insandan nasıl kötülük gelir? Komşular da onu çok severdi. Hayvansever bir insandı. İlk sahiplendiği kedisi öldüğünde onun başucunda ağladı. O kadar üzülmüştü ki benden kedisine Yasin okumamı istemişti. Kedisini bir havluya sarıp okulun yanında gerçek bir cenazeymiş gibi gömdü. Bir gün de kuşu ölmüştü, ben de çöpe attım. Sonra gelip kuşunu sordu. Ben de üzülmesin diye kuşunun sakatlandığını ve iyileştirip bakması için onu hacı dayıya verdiğimi söyledim. Özellikle hayvanlar için gider marketten ciğer alır, eşi de o ciğeri yıkar, pişirir o da hayvanlara verirdi. Hayvanlar da alışmıştı oğluma; aşağıdan kafalarını kaldırıp bizim balkona bakarlardı." diye konuştu.
"Abim, kız çocuğunu taciz edenlere tepki gösterdiği için öldürüldü"
Süleyman Arslan ise kardeşi Ergün'ün öldürüldüğü gün çocuklarıyla birlikte Ulu Camii'de olduğunu belirterek şöyle konuştu:
"İftara 10-15 dakika kala eve giderken kardeşim beni aradı bana, ‘Ergün’ü yaralamışlar, sizin oradaki Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesindedir' dedi. Ben de hastaneye gittim ve orada kardeşime müdahale ediyorlardı. O an büyük bir şok yaşadık. Kardeşimize acaba ne olmuş, neden kavga etmiş veya 2 kişi kavga ederken araya girip de mi yaralanmış gibi düşünceler aklımıza geliyordu.
Ertesi gün haberlerde saçma sapan başlıklar gördük. ‘Ergün Arslan 12 yaşındaki kız çocuğunun fotoğraflarını çekerken halk tarafından linç edilmiş!’ Biz bu haberleri gördükten sonra inanmadık. Biz de Suriçi’nde büyümüşüz. Konuyu araştırdık. Bazı dostlarımız bu konuda bize yardımcı oldular. Olayı şahit olan mahallelilerin anlatımlarına göre, Anzele'de kız çocukları suya girmişler. Sonradan kardeşimi bıçaklayanlar kız çocuklarına sözlü tacizde bulunmuşlar. Abim Ergün de onlara tepki gösterip yaptıklarının ayıp olduğunu, Ramazan ayı içerisinde olduğumuzu hatırlatmış. Bunun üzerinden abim ve o grup arasında arbede yaşanmış. Arbede arasında sokaklara kaçışmalar olmuş. Ölüm haberi gelince abimi öldürenler geri gelip, orada bulunanlara, ’tacizciymiş, biz onu öldürdük.’ demişler."
Abisinin ölümüne ilişkin öne sürülen diğer bir gerekçeyi de anlatan Arslan, "Orada biri kediyi kuyruğundan tutup duvardan duvara vurmuş. Ergün abim bunu görüyor ve kalkıp orada müdahil oluyor, orada da bir arbede oluyor. Böyle diyenler de var. Abim bu iki konuda müdahalede bulunduğu için öldürülmüş olabilir çünkü abim, hayvanlar konusunda, taciz ve hırsızlık konusunda da çok hassas birisiydi." diye konuştu.
Tacizin odağındaki kız çocuğuna, abisi Ergün'ün fotoğraflarının polis tarafından gösterildiğini ancak kız çocuğunun da kendisini taciz eden şahsın abisi olmadığını teşhis ettiğini hatırlatan Arslan, "Orada serseri gençler var. Zaten tüm mahalleli oradaki serserilerden illallah etmiştir. Abimin taciz iddiasıyla öldürüldüğünü duyunca kafamızda soru işaretleri oluştu. Çünkü bu olay olduğu zaman Ergün ortalıkta bile yokmuş. Bu kızın olayı ile abimin öldürülmesi arasında hiçbir bağlantı yok." ifadelerini kullandı.
"Ömür boyu cezaevinde kalmalarını istiyoruz"
Arslan, "Saldırganların temiz birileri olmadığını herkes biliyor. Eminim ki emniyet güçleri bu konu üzerinde hassas duracaktır. Oradaki esnafa sordum. Bana, ‘genç öldükten sonra taciz iftirasını attılar.’ diyenler de var. Bu konunun bir an önce aydınlatılmasını istiyoruz. Biz bu konuda gerçekten üzgünüz ama başımız diktir. Biz hakkımızı hukukla arayacağız. Sonuna kadar da bu işin peşini bırakmayacağız. Rabbim bunu yanlarına bırakmasın. O videoyu izlerken abime tekme atanların ömür boyu cezaevinde kalmasını istiyoruz." diye konuştu. (İLKHA)