TRT Haber Özel yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Kirişci, ramazan ayında gıda konusunun öne çıktığını belirterek, salgında dünyada tedarik zincirinin bozulduğunu, emtia fiyatlarında anormal yükselişler olduğunu anlattı.
Enerji fiyatlarında da artış yaşandığını dile getiren Kirişci, "Normal hayata dönerken Karadeniz'in kuzeyinde iki komşu ülke arasında savaş hali oluştu. Bu savaşın global etkisiyle yeniden herkes sarsıldı. Gerek Türkiye'nin gerekse dünya ülkelerinin tedariğindeki iki ülke savaş ortamında tedarikte ikinci kriz yaşanmış oldu. Türkiye kendi doğal varlıkları, tarımsal üretimle ilgili kapasitesi itibarıyla ve devlet olarak bu tür dönemlerde kriz yönetme kabiliyeti var. Bizim yerinde, zamanında, dozunda aldığımız tedbirlerimiz oldu. Bunlar sayesinde sorun yaşanmadı." diye konuştu.
Kirişci, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle hububat başta olmak üzere yağlı tohumlarla ilgili dünya genelinde sıkıntı yaşanırken, Türkiye'nin bunu minimum etkilerle geçirmeye çalıştığını söyledi.
Hiçbir dünya ülkesinin kendi kendine yeterli olmadığını vurgulayan Kirişci, şöyle konuştu:
"Bizim de ABD'ye sattığımız tarımsal ürünler var, bu da ABD'nin kendi kendine yetmediği anlamına gelmez. Bu ülkenin üreticisini, ürettiği ürünleri de görmezden gelmeyelim. Biz hububatla ilgili özellikle, Türkiye buğday ithal ediyor ama ithal ettiği buğdayın önemli bir kısmıyla un, bulgur ve makarna için dahilde işleme dediğimiz bir özel uygulamadan kaynaklı olarak ithal edilip içerde katma değerli hale getirilip ihracı söz konusu oluyor. Bazı ürünlerde arz açığı var. Mısırda 1-2 milyon ton, ayçiçeğinde yüzde 40'a yakın bir arz açığı var. İthal ettiğimiz ürünleri ülkemizde üretelim diyecek olursak mevcut 23 milyon hektar tarımsal arazilerimize yaklaşık 4,5 milyon hektar arazi ilave etmemiz gerekir. Bu hemen olabilecek bir şey değil. Tarımsal girdileri etkin ve verimli kullanmamız gerekir. Türkiye üretmiyor değil. Türkiye sebzede dünyada 4. meyvede 6. sırada. 'Türkiye üretmiyor' demek bu ülkenin üreticisine haksızlık olur. Her şartta üreten bir çiftçi var."
- "Ülke olarak stratejik ürünlere öncelik vermeliyiz"
Vahit Kirişci, stratejik ürünlere öncelik verilmesi gerektiğini belirterek "Ülke olarak, un, yağ ve şekerin hammaddesi olan ürünleri üretiyor olmamız gerekiyor. Burada hububata, baklagillere, yem bitkilerine, yağlı tohumlara ve şekere önem vermemiz gerekiyor. Bitkisel üretimin karşı tarafında olan hayvansal üretim var. Et süt, yumurta, bunlar için yeme ihtiyacımız var. Et, süt, yumurtanın hammaddesi olan ürünleri karşılıyor olacağız. Her yıl nüfusu 1 milyon artan bir ülkeyiz. 2002'de 65 milyon olan ülke nüfusu şu anda 85 milyon, 5 milyon mülteci var. "Biz açız" dediğini duydunuz mu? Onlar da bu ülkenin ürettiğini tüketiyor. Bu ülke 75-100 milyon turisti ağırlayacak durumda." ifadelerini kullandı.
Ayçiçeği yağındaki fiyat artışının ve yaşananların spekülatif olduğunun altını çizen Kirişci, tarımsal girdilerde fiyat artışları olduğunu söyledi.
Türkiye'de bulunmayan bir ürün olmadığını, fiyatların yüksekliği ile ürünün bulunurluğu ve ürüne erişim arasında bir kopma söz konusu olmadığını dile getiren Bakan Kirişci, beside ve kesim yapılacak hayvan stoklarında bir problem olmadığının altını çizdi.
Kirişci, "Türkiye'nin büyükbaş ve küçükbaş konusunda hiçbir problemi yok. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatlarıyla ramazan ayı boyunca vatandaşlarımız ucuz et yesin diye mevcut market ortalamalarının yüzde 15-20 altında önce Et ve Süt Kurumu (ESK) 18 satış mağazasında ve Tarım Kredi Kooperatif Marketlerinin 150'sinde ucuz et satışı bugün itibarıyla başlamış durumda. Bu, ramazanda ayı boyunca devam edecek. Ramazan ayında vatandaşlarımız ete olan ilgilerini ötelemesinler." diye konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Twitter'dan yaptığı paylaşımın sorulması üzerine Kirişci, Türkiye'de herkesi doyuran bir tarım sektörü olduğunu belirtti.
Ülkede güçlü bir gıda sektörü olduğuna işaret eden Kirişci, "Memleketimiz ve milletimiz 20 yıllık iktidarımız döneminde bir kıtlıkla ve yoklukla karşılaşmadı." dedi.
Kirişci, sözlerini şöyle tamamladı:
"85 milyon, 5 milyon mülteci, 90 milyon. 50 milyonun üzerinde turist. Şimdi burada çocukların aç yatağa girdiğini bu açlıklarıyla ilgili, bunları konuşmak üzere ilgili kurumlara gelip ziyarette bulunmak istediklerini söylüyor olmalarını toplumun takdirine bırakıyorum. Bu alışkanlık haline geldi. Onlara eklenti yapılmaya çalışılıyor. Gıda siyasete malzeme edilebilecek bir konu değil. Bu tarz da tarz değil. Burada niyetin bu olmadığını yani iddia ettikleri olmadığını net olarak söylüyorum. Bu konuları demokratik ülkede bir muhalefetin genel başkanının böyle tweet atmasını doğru ve şık bulmuyorum. Bu ülkeye hizmet eden bir durum değil. Bizim açta açıkta kimsemiz yok, herkesin karnı tok, bu ülkenin üreticileri de nüfusun tamamını doyurmak için gece gündüz çalışıyor." .