Anayasa Mahkemesi (AYM), silahlı örgüte üye olma suçundan cezaevinde bulunan Ümit Karaduman isimli bir mahkumun bireysel başvurusunu sonuca bağladı.
AYM'nin internet sitesinde yer alan karar açıklamasında, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 10/10/2016 tarihli Genelge'si (Genelge) ile infaz kurumunda bulunan hükümlü ve tutukluların resmî makamlara veya savunması için avukatına verdiği kapalı zarf içindeki mektup ve fakslar hariç olmak üzere tüm mektup, faks ve dilekçelerinin taranmak suretiyle Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'ne (UYAP) kaydedilmesi gerektiği ülke genelindeki infaz kurumlarına başsavcılıklar aracılığıyla iletildiği belirtildi.
İnfaz kurumlarının da Genelge içeriğine uygun uygulama başlattığı, Karaduman gönderdiği ve kendisine gelen mektuplar da anılan Genelge kapsamında UYAP'a kaydedildiği ifade edildi.
Açıklamada şu bilgilere yer verildi:
"Başvurucu (Karaduman); bu uygulamanın sonlandırılması ve kayıtların silinmesi talebiyle infaz hâkimliğine başvurmuştur. İnfaz hâkimliği, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 68. maddesinin (2) numaralı fıkrasında hükümlü tarafından gönderilen ve kendisine gelen mektup, faks ve telgrafların mektup okuma komisyonu, komisyon bulunmaması hâlinde ise kurumun en üst amirince denetleneceğinin düzenlendiğini vurgulayarak bu uygulamanın Anayasa'ya aykırı bulunmadığını ifade etmiştir. Başvurucunun anılan karara itirazı da ağır ceza mahkemesince reddedilmiştir.
İddialar
Başvurucu, tutuklu olarak bulunduğu ceza infaz kurumunda kendisine gönderilen ve kendisinin göndermek istediği mektupların tamamının UYAP’a kaydedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı ve haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkemenin değerlendirmesi
Mahpusların mektuplarının UYAP'a kaydedilmesi uygulaması 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 38/A maddesine, 5275 sayılı Kanun'un 68. maddesine, Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün (Tüzük) 122. ve 123. maddeleri ile Genelge’ye dayanmaktadır.
Öncelikle ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü ve tutukluların yaptıkları yazışmaların denetim ile sınırlandırılmasının 5275 sayılı Kanun'un 68. maddesinde düzenlendiği, anılan düzenlemeye dayalı Tüzük ile de denetlemenin usul ve sonuçlarının ayrıntılarına yer verildiği görülmüştür. Anılan düzenlemeler gözetildiğinde ceza infaz kurumuna mektupları denetleme yetkisi verildiği, bu bağlamda sakıncalı görülmeyen mektupların muhatabına teslim edilmesi veya gönderilmesi, sakıncalı kabul edilenlerin ise infaz kurumunda muhafazasının gerektiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan 5271 sayılı Kanun'un 38/A maddesiyle de ceza muhakemesi işlemlerine ilişkin her türlü veri, bilgi, belge ve kararın UYAP vasıtasıyla işlenebileceği, kaydedilebileceği ve saklanabileceği düzenlenmiştir. Her iki kanun ve ilgili mevzuat birlikte değerlendirildiğinde infaz kurumuna tanınan denetim yetkisi kapsamında mahpusların yazışmalarının kural olarak UYAP'a kaydedilebilmesine olanak sağlayan yasal düzenlemenin mevcut olduğu söylenebilir. Bununla birlikte temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına ilişkin kanunların şeklen var olması yeterli değildir. Kanunilik ölçütü aynı zamanda maddi bir içeriği de gerektirmekte olup bu noktada kanunun niteliği önem kazanmaktadır.
Bu durumda mahpusların yazışmalarının özel hayata dair mahrem kalmasını istediği konular ile kişisel veri kapsamında kalacak bilgileri içerebileceği gözetildiğinde mahpusun temel hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılmasını içeren kanunların konuyla ilgili temel esasları ve ilkeleri belirleyecek nitelikte olması gerektiği de vurgulanmalıdır. Bu kapsamda kanun veya ilgili kanuna dayanan mevzuatın özellikle yazışmaların sistematik olarak kaydedilmesinin kapsamına ve mektup ile içeriğindeki mahrem bilgiler ile kişisel verilerin muhafazasına ilişkin esasları belirlemesi beklenir. Bununla birlikte mahpusların yazışmalarının tutulma süresi, bu yazışmalara üçüncü kişilerin erişimi ile içeriğindeki verilerin kullanılması, imhası ve verilerin gizliliğinin sağlanması hususlarına ilişkin muhataplarının yetki aşımı ve keyfîliğe karşı yeteri kadar güvenceye sahip olmalarını sağlayacak açık ve detaylı kuralları içermesi gerekmektedir.
Somut olaydaki düzenlemenin mahpusun sakıncalı bulunmayan, kişisel nitelikteki bilgilerini de içeren ve yargısal süreçlerle ilgisi olmayan yazışmalarının UYAP'a kaydedilmesi suretiyle muhafaza edilmesine olanak sağlayarak mevzuatın mektubun sakıncalı olup olmamasına göre belirlediği usulden ayrılma sonucunu doğurduğu değerlendirilmiştir.
Bununla birlikte başvuru konusu uygulamayla mahkûmiyete konu suçun özelliği ya da tutuklu ile hükümlünün ceza hukuku bağlamındaki statülerine göre farklılık öngörülmeden, sakıncalı olup olmadığına bakılmaksızın tüm yazışmaların UYAP'a sistematik bir şekilde kaydının yapıldığının altı çizilmelidir. Ayrıca mahpusun yazışmalarının ne kadar süreyle sistemde saklı tutulacağı, bunların üçüncü kişilerin erişimine ve kullanımına hangi şartlarda açılacağı, infaz kurumu tarafından hangi mercilerle paylaşılabileceği, kişisel verilerin ve mahremiyetin nasıl korunacağı hususlarında açık bir düzenlemenin mevcut olmadığı, uygulamada da anılan konular yönünden bir belirsizliğin olduğu anlaşılmıştır. Bu açıklamalar bağlamında müdahalenin kanuni dayanağının olmadığı sonucuna varılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle özel hayata saygı hakkı ve haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar vermiştir." (İLKHA)