Online olarak gerçekleşen panele Üniversite Rektörü Prof. Dr. İdris Demir, Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ferhat Pirinçci ile SETA Güvenlik ve Dış İlişkiler Direktörü Prof. Dr. Murat Yeşiltaş panelist olarak katıldı.
Rusya’nın, 2020 verilerine göre; ABD ve Suudi Arabistan'dan sonra dünyanın üçüncü büyük petrol ile diğer sıvı üreticisi ve Rusya’nın Avrupa için önemli bir petrol ve doğal gaz kaynağı olduğunu anlatan Prof. Dr. İdris Demir, Avrupa'nın petrol ve doğal gaz ithalatının önemli bir kısmının Rusya'dan yapıldığını söyledi.
2014 yılından bu yana Rusya’nın Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği (AB) tarafından uygulanan yaptırımlara tabi olduğunu belirten Rektör Demir, bu yaptırımların Rus hükümetinin Ukrayna ile ilgili eylem ve politikalarına yanıt olarak uygulandığını kaydetti.
“Orta Doğu’dan boru hatlarıyla yapılacak petrol ithalatı Türkiye’nin stratejik konumunun önemini pekiştirecektir”
2020 verilerine göre Rusya’nın petrol ve doğal gaz ihracatına dair istatistiki bilgiler aktaran Prof. Dr. İdris Demir, Rusya’nın faaliyette olan 38 nükleer reaktöre sahip olduğunu söyledi.
Rusya'nın siyasi ve ekonomik hedefinin özellikle Techsnabexport (Tenex) aracılığıyla yakıt çevrimi hizmetleri ve ayrıca nükleer santraller için ihracatı artırmak olduğunu ifade eden Rektör Demir, “Sovyet sonrası Rusya, faaliyette bulunan 10 nükleer tesis inşa etmiştir.” dedi.
En fazla petrol rezervine sahip ülkelerin sırasıyla Venezuela, Suudi Arabistan, Kanada, İran, Irak, Kuveyt, BAE, Rusya, Libya, Nijerya ve ABD olduğunu belirten Prof. Dr. İdris Demir sözlerine şu şekilde devam etti:
“Rusya’nın dünya ham petrol ihracatında yüzde 12,33’lük paya sahip olması savaşın başlamasıyla birlikte petrol arzı ile ilgili riskleri de beraberinde getirmiştir. Bu durum savaşın ilk günlerinden itibaren petrol fiyatlarına yansımış ve brent petrol fiyatının 128 dolar ile 2008 yılından bu yana en yüksek seviyeye çıkmasına sebep olmuştur. Rusya’nın kaynakları kısmayacağı ile ilgili ılımlı açıklamaları petrol fiyatları ile ilgili oluşan risk algısını azaltmıştır. Bu durum petrol fiyatlarının düşmesini sağlamıştır. Ortaya çıkan bu durum Avrupa’nın ham petrol ithalatında yeni arayışlara gireceği ve petrol ithalatını çeşitlendirerek OPEC ile işbirliği yapacağı yorumlarının yapılmasını mümkün kılmaktadır. Avrupa’nın petrol tedarikinde yeni arayışlara girmesi özellikle Orta Doğu’dan boru hatlarıyla yapılacak petrol ithalatı yeni enerji haritasının ortaya çıkmasını sağlamasının yanı sıra Türkiye’nin stratejik konumunun önemini pekiştirecektir.”
“Rusya-Ukrayna krizi küresel enerji arzı ile ilgili riskleri artırdı”
Rusya-Ukrayna krizinin küresel enerji arzı ile ilgili riskleri artırırken Avrupa’nın ithalatta Rusya’ya önemli ölçüde bağımlı olması, bölgesel enerji arzı güvenliği ile ilgili riskleri de beraberinde getirdiğini açıklayan Rektör Demir, Avrupa Birliği’nin dünya genelinde enerji tüketiminin en fazla gerçekleştirildiği coğrafyalardan birini oluşturduğunu ve küresel anlamda en gelişmiş enerji pazarlarından birine ev sahipliği yaptığını kaydetti.
Rektör Demir konuşmasına şu ifadelerle devam etti: “AB ülkelerinin doğal gaz ithalatında Rusya’ya önemli ölçüde bağımlı olması, Rusya ile Ukrayna arasındaki krizin AB ülkelerini de olumsuz etkileyecek şekilde enerji krizine dönüşmesi, enerji arz güvenliğini AB’nin enerji alanındaki en önemli gündemi haline getirmiştir. Bu durum ile ilgili çalışmalar aslında 2006 yılından itibaren başlamış; AB’nin Rusya’ya ithalat bağımlılığının azaltılması ve Rusya’nın alternatifi olabilecek tedarikçi ülkelere ulaşmak için daha etkili bir enerji politikası oluşturulması şeklinde ele alınmıştır. Enerji güvenliği genelinde, doğal gaz özelinde gelişen enerji politikalarının temel amacı, enerji arz güvenliğinin sağlanması, rekabetçi bir enerji piyasasının oluşturulması ve sürdürülebilir kalkınma temelinde çevrenin korunması şeklinde ele alınmıştır.”(İLKHA)