Büyükşehir Belediyesi, kentin tarihi, kültürel ve gastronomisini ele alıp aidiyet duygusunu pekiştirmek, dışarıdan gelecek olan konuklara Diyarbakır’ı detaylı şekilde tanıtmak amacıyla yayınladığı “Diyarbakır Kültür ve Medeniyet” dergisinin dördüncü sayısı okuyucuyla buluştu.

“Diyarbakır Kültür ve Medeniyet” dergisi dördüncü sayısında “Ben Diyarbakır’ım medeniyet taşıyorum” dosya konusuna yer verildi.

Derginin dördüncü sayısının başyazısında, Vali Münir Karaloğlu, “İnsanoğlunun yeryüzünde başlayan macerası, adım adım ‘medenî’leşme öyküsüdür aynı zamanda.  Bu, damla damla akan bir suyun, bir gün gelip çağıl çağıl akan bir nehir oluşturması gibidir. İnsan, yaşadığı her keşifle, “insanlığın en uzun hikâyesi” olan medeniyet yoluna bir mihenk taşı daha yerleştirmiş olur.” ifadelerini kullandı.

Fırat ve Dicle’nin arasında yer alan Mezopotamya, insanlığın medeniyet anlamında taşları üst üste koymaya başladığı ilk coğrafya olduğunu belirten Karaloğlu, yazısına şöyle devam etti:

“Diyarbakır, Mezopotamya’nın dünya medeniyetine armağan ettiği onlarca ‘ilk’in yaşandığı, insanlığın ortak hikâyesinin başladığı en önemli şehirlerden birisidir. Şehirler, medeniyetlerin beşiğiyse, şehirleşme adına girişilen ilk çabaları, eski dünyadan günümüze uzanan destansı keşifleri, adım adım bu topraklarda izleyebiliriz.”

Karaloğlu, Tarih öncesi çağlarda başlayıp asırlarca devam eden Mezopotamya medeniyeti, yerini Roma’ya, sonrasında da sönmeyen bir ışıkla bütün karanlık çağları aydınlatan İslam medeniyetine bıraktığını kaydetti.

“Hayatı yaşama ve algılama şekli ve çevreye estetik bir değer katma arzusu medeniyeti oluşturan amillerdendir ve Diyarbakır bu arzunun en özgün örnekleriyle karşımızda durur” diyen Karaloğlu, makalesini şu kelimelerle tamamladı:

"Diyarbakır’da medeniyet, kaba bir taşı muhteşem bir sanat eserine dönüştüren; şehri korumak için kale duvarı inşa etmekle kalmayıp, üzerine hayret verici güzellikte yazılar, figürler yerleştiren taş ustalarının maharetinde saklıdır. Diyarbakır’da medeniyet; bu şehri muhkem ve mamur kılan bazalt taşta, minare kaidelerindeki ince süslemelerde, camilerin duvarlarında, köprülerin kemerlerinde, hanların coşkusunda, konakların eyvanlarında yaşamaktadır. Diyarbakır’da medeniyet, şehrin her yerinde; insanında, sanatında, müziğinde, edebiyatında mündemiçtir. Biz de bu kez Diyarbakır’ın, hayatın her veçhesine dolan, geçmişte olduğu gibi bugün de medeniyet oluşturmaya devam eden her zerresinin sesini duyacağız: ‘Ben Diyarbakır’ım, Medeniyet Taşıyorum!" (İLKHA)