11 ayın sultanı ve üç ayların sonuncusu olan mübarek Ramazan ayına bugün itibarı ile girmiş bulunmaktayız. Ramazan ayında Müslümanların hem ferdi hem de toplumsal anlamda dikkat etmeleri gereken hususlar hakkında İLKHA muhabirine konuşan İstanbul İl Müftü Yardımcısı Hüseyin Demirhan, önemli değerlendirmelerde bulundu.

 

Rahmet, mağfiret ve bereket ayı Ramazanda yapılacak her ibadetin diğer zamanlarda yapılan ibadetlerden kat kat değerli olduğunu hatırlatan Demirhan, bu ayda ibadetlere daha çok önem verilmesi, Kur'an-ı Kerim'in çokça okunup hayat tatbik edilmesi, ihtiyaç sahiplerine yardım edilmesi, İslam ümmeti için bolca dua edilmesi, Ramazan ile elde edilen kazanımların da Ramazan sonrasında devam ettirilmesi gerektiğini hatırlattı.

Müminler, her iyiliğin kat kat karşılık bulduğu Ramazan ayında teyakkuz halinde olmalı"

Demirhan, "Her yönüyle dopdolu, feyzin ve bereketin üzerimize adeta sağanak sağanak yağdığı, müminleri rahmetiyle kuşatan rahmet iklimine giriyoruz. 11 ayın sultanı Ramazan-ı Şerifi idrak edeceğiz. Geçen sene uğurladığımız günden bu güne kadar özlemle, arzuyla beklediğimiz Ramazan-ı Şerif ayını şu an karşılıyoruz. Ramazan bizim için son derece önemlidir. İçerisinde birçok güzelliklerin saklı olduğu, rahmetiyle bereketiyle Allah'ın biz müminlere ikramda bulunduğu çok müstesna bir aydır. Ramazan ayı içerisinde tabiki müminler olarak daha bir teyakkuz da olmamız, daha bilinçli olmamız gerekiyor. Yoğun bir ibadet mevsimine giriyoruz. Teravihleri ile sahuruyla, iftarıyla, namazlarıyla mukabeleleri ile hakikaten çok farklı bir atmosfer Ramazan dolayısıyla heba etmemek için Ramazanı Şerif ayını, üzerimize düşen bir takım vazifeler var onların başında öncelikle bilincimizin tam olması gerekiyor. Bundan sonraki yapacağımız her kulluğun her ibadetin Allah katında çok yüce derecelere, mertebelere ulaştıracağını bilmeniz gerekiyor. Yaptığımız en ufak bir hatanın, işlediğimiz günahlarında da o denli büyük olduğunu bilmemiz gerekiyor." dedi.

"Oruç bizi günahlara karşı kalkan vazifesiyle koruyan bir ibadettir "

Ramazan ayının muhasebe ayı, iman, kulluk, güzel ahlakın kemale erdirilmesi adına mübarek bir mevsim olduğunu vurgulayan Demirhan, "Ramazan, hayatımızı muhasebe altına almış olduğumuz bir mevsimdir. Dolayısıyla ihlas ve samimiyet içerisinde olmamız gerekiyor. İster oruç tutalım, ister teravih namazı kılalım, ister hayır hasenat yapalım, her ne yapıyorsak yapalım mutlak suretle yaptıklarımızı bir ibadet rutini içerisinde değil yaptığımız her ibadetin Allah rızası için olmasına dikkat etmeliyiz. İbadetlerimizi Allah'ın hoşnutluğunu elde etmeye dönük bir bilinç ile yaparsak ibadetlerimizden hem zevk alırız hem de Allah katında cenabı hakkın bizlere vadettiği o nimetlere mazhar oluruz. Ramazan-ı Şerif ayı, başlı başına oruç ayıdır. Oruç bizi günahlara karşı kalkan vazifesiyle koruyan bir ibadettir. Oruç, Allah'ın bizlere vermiş olduğu, önümüze sermiş olduğu dünya nimetlerini tanıyabilme, onların kadir ve kıymetini bilmeye dönük rehberlik vazifesi yapar. Bütün olumsuzluklara karşı da adeta bir siperdir. Oruç bizi takvaya, Allah'a yaklaştırır." diye konuştu.

Oruç sadece aç kalmak değil ruh ve beden ile teslim olmaktır

Demirhan, "Oruç, yemeden, içmeden ya da cinsel arzulardan kendisini alıkoyduğu bir ibadet olsa da aslında gerçek manada vücudumuzun ve organlarımızın hakkıyla oruç tutmasıyla mümkün olur. Zira sevgili peygamberimiz, 'Kim yalan söylemeyi, yalanla iş görmeyi ve cehaleti terk etmezse, Allah'ın, onun yemesini ve içmesini bırakmasına (oruç tutmasına) ihtiyacı yoktur.' diye buyurmuştur. Dolayısıyla bu hadisi şeriften anlıyoruz ki oruç vasıtasıyla aç ve susuz kalmak, cinsel isteklerden kendimizi uzak tutmak bir anlamda yetmiyor. Eğer organlarımız oruç tutmuyorsa, ruhumuz oruç tutmuyorsa, benliğimizde oruç tutma düşüncesi yoksa aç kalmamız bizi sadece kuru bir açlıktan öteye götürmez. Ramazandan ya da oruçtan beklenen o manevi kazanımları, bereketleri alamamış oluruz. Bu vesileyle oruçlarımızı tutarken Allah rızası için sabahleyin sahur vaktinde niyet ederken 'yarabbi ben bugün yeni bir günde yeni bir oruca niyet ediyorum benim bu orucumu kabul eyle, bu konuda bana kolaylıklar nasip eyle ve orucun hikmetlerine orucun güzelliklerine vasıl olmamı nasip eyle' diye dua etmemiz lazım." şeklinde konuştu.

"Kur'an ayı Ramazanda Kur'an'ın hakkını vermek için çokça okumalı, hayatımıza tatbik etmeliyiz"

Ramazan-ı Şerif ayının aynı zamanda Kur'an ayı olduğunu ve bu ayda daha fazla Kur'an ile meşgul olmak, Kur'an-ı hayata tatbik etmek gerektiğini ifade eden Demirhan, şöyle konuştu;

Ramazan, sevgili peygamberimizin vahye muhatap olduğu aydır. Kur'an'ı Kerim'in inmeye başladığı aydır. Kur'an-ı Kerim ile insanlığın buluştuğu aydır. Kur'an'ı Kerim ki Allah kelamıdır. Yeryüzünde bizlerin dünya ve ahiret saadetine nail olabilmemiz için Rabbimiz tarafından bizlere gönderilmiş en büyük hidayet rehberidir en büyük rahmet kaynağıdır. Dolayısıyla Kur'an ile irtibatımızı bu ayda gözden geçirmemiz gerekiyor. Zira Kur'an-ı Kerim bizim başucu kitabımız, baş tacımız olmalı. Kur'an bizi cennete götürür, güzelliklere taşır. Bu vesileyle Kur'an ile irtibatımızı Ramazan ayında gözden geçirmeliyiz. Ramazanda daha çok Kur'an-ı Kerim okumamız, okuduklarımızı anlamaya dönük gayretlerimiz olmalı. Kur'an-ı Kerimi derin bir tefekkür içerisinde anlamak gerekiyor. Bizden istenen hem anlamak hem de içselleştirip günlük hayatımızda uygulamak ve tatbik etmektir. Kur'an-ı Kerime karşı görevlerimizi ancak bu şekilde yapmış oluruz. Ramazanın kıymetli olmasının nedeni de bu ayda Kur'an'ı Kerim'in inmesinden dolayıdır. Kur'an-ı Kerim noktasında kendimizi daha fazla sorumlu hissederek hem okuma hem anlama hem de anladıklarımızı hayata taşıma noktasında çabalarımızın olması gerekiyor.

"Günahlarımızdan pişman olup Allah'a dönmeliyiz"

Ramazan-ı Şerif ayının ayrıca bir tövbe ayı olduğunu, yaradılış sebebiyle günaha meyleden insanoğlunun bu ayda tövbe kapısına sığınarak günahlarından pişmanlık duyması için fırsat olduğunu belirten Demirhan, "Bizler günahkâr insanlarız. Herkesin kendi çapında günahları vardır dolayısıyla biz masum insanlar da değiliz. Günah işlemeye elverişli varlıklarız. Günahlarımızın olması bizim hayatımızın bittiği anlamına gelmiyor. Önemli olan günahlarımızdan nedamet duymak, pişman olmak, onlara tekrar dönmemek için Allah'a iltica etmektir. Rabbimize iltica ederek tövbe etmemiz gerekiyor ki Cenabı Allah tövbeleri mutlak surette kabul edecektir." dedi.

"Bu ayda bolca dua etmeli, kardeşlik duyguları pekiştirilmeli, hatalardan ders çıkarılmalı"

Peygamber efendimizin tabiri ile Ramazan ayının dua ayı olduğunu hatırlatan Demirhan,  "Kendimiz için çoluk çocuğumuz, ailemiz, ülkemiz, İslam âlemi, bütün insanlığın huzur ve refahı için bol bol dua etmemiz lazım. Biz dua edersek karşı taraftan bize de dua edilecektir. Bu inanç ve düşünce ile dua edelim. Dua bizim en büyük silahımız, rabbimize yakınlık vesilemiz ve rabbimiz ile hem hal olduğumuz andır. Bu yüzden bol bol dua etmemiz gerekir. Özellikle Ramazan-ı Şerif ayında dikkat etmemiz gereken bir şey daha var ki oda birlik ve beraberliğimizin, dirlik ve düzenimizin sağlanması noktasında fert olarak, toplum olarak, toplumda yaşadığımız bireyler olarak, aile içerisindeki fertler olarak sorumluluklarımızın farkında olmamız gerekiyor. Başkalarına karşı hatalarımız varsa düzeltme yoluna gitmemiz lazım güzel taraflarımız varsa bunları daha bir belirgin hâle getirip sıklaştırmalıyız. Birlik ve beraberliğimizin sağlanması noktasında vatandaşlarımız ile çevremizde ki konu komşu tanıyıp tanımadığımız her insanda iyi diyaloglar içerisinde olmalıyız. Çünkü Ramazanın böyle bir kazanımı var. İftarlar da ve teravih namazların da bir araya gelme imkânımız vardır. Değişik vesilelerle farklı platformlarda bir araya gelme imkânımız vardır. Buralarda kardeşliğimize vurgu yapmamız gerekiyor." diye konuştu.

"İhtiyaç sahiplerine yardımcı olmak İslami vazifemizdir"

Ramazan ayının aynı zamanda infak ayı da olduğunu vurgulayan Demirhan, son olarak şu ifadeleri kullandı:

"Ramazanı Şerif ayı bize verme duygusunu da hatırlatıyor, infak duygusunu vaaz ediyor. Her ne kadar Ramazanda zekâtı vermek farz olmasa da bu ayda vermeyi yeğleriz. Çünkü her bir anı kıymetlidir. Ramazanda vermiş olduğumuz zekâtların bizim için daha muteber olduğunu düşünürüz. Zekâtlarımızı filtrelerimizi vereceğiz. Bu sene diyanet işleri başkanlığımızın vermiş olduğu fitre miktarı kişi başı minimum 40 TL'dir. Her bir bireyin mutlak suretle fitrelerini bu oranda bayrama kadar verilmesi gerekiyor. Fakir fukaranın yardımında olmaya çalışalım gerek gıda kolisi, gerek maddi yardım olarak, gerekse tebessüm olarak hayır hasenat noktasında üzerimize düşeni yapmalıyız. Son yıllarda ülkemiz çok ciddi bir mülteci akımıyla karşı karşıya onlara buradan alicenap millet olduğumuzu göstermemiz gerekiyor. Onların ihtiyaçlarını görmek durumundayız. Bu bizim imani İslami vazifemizdir. Bizim Müslümanlığımızın bir muktesatıdır. Bu noktada gerek ülkemizde, yaşadığımız şehirde, gerekse yurtdışında ihtiyaç sahibi kardeşlerimize, mağdur ve mazlum coğrafyalardaki kardeşlerimize yardım elimizi mutlak suretle uzatmayı asla ihmal etmeyelim." (İLKHA)