Şüphesiz İslamiyetin doğuşu deyince aklımıza ilk olarak Moustapha Akkad’ın belleklere kazıdığı “Çağrı” filmi gelmektedir. 6. yüzyılda dünya karanlık çağlarını yaşarken Mekke’de bir güneş doğar. Kutsal kitaplarda gelişi müjdelenen son peygamber doğmuştur. Peygamberlikle görevlendirilen Hz. Muhammed karşısında kendi yaptıkları putlara tapan Mekkelileri bulur. Kentin ileri gelen etkili kabilesi Kureyşliler onu vazgeçirmek için her yolu denerler. İslam halkası her geçen gün büyürken bu yeni dine girenler akıl almaz işkence ve uygulamalara maruz kalmaktadır. Buna rağmen putperest geleneğin, cahiliye töresinin karanlığında boğulan bedeviler Mekke’den yükselen kurtarıcı mesaja bölük bölük kulak verirken dünyaya tevhid inancını, özgürlük ve kardeşlik öğretisini yaymaktadırlar. 

Filmin çekiliş sürecini anlatan Moustapha Akkad'ın şu ifadeleri dikkat çekmişti:  ''Uhud Savaşı’nı çekerken bir olay daha yaşandı. Senaryo şöyleydi: Peygamberimizin ordunun arkasını kollamak için tepeye yerleştirdiği okçuların mevzilerini terk etmesi sonucunda ordunun arkası sarılmış, Müslümanlar iki grubun arasında kalarak ele geçirdikleri üstünlüğü kaybetmişlerdi. O sırada Peygamberimiz de ricat (geri çekilme) emri vermiş, asker tepelere çıkarak geri çekilmişti. Buna göre savaşan birliklerin benim komutumla savaş alanından yukarı çıkmaları gerekiyordu. Sahneyi çekmeye başladık. Ben onlara ricat komutunu veriyordum, ancak hiçbir şekilde yerlerinden kıpırdamıyorlardı. Yaklaşık on kere tekrarlamama rağmen pozisyonlarında bir değişiklik olmadı. Yine sahneyi durdurarak yanlarına gittim ve neden dediklerimi yapmadıklarını sordum. Aldığım cevap hepimizi şaşırtmıştı: “Biz Müslümanız, mevzilerimizi terk edemeyiz!”

Defalarca izlediğimiz ancak her defasında farklı bir etki oluşturan  Çağrı filminin 15 Nisan'da yıllar sonra yeniden gösterime girmesi bekleniyor.