Her Mart ayının 3’üncü haftası 16-23 Mart tarihleri “Dünya Mustazaflar Haftası” olarak anılmaktadır. Dünyada mazlum ve mustazafların içinde bulunduğu duruma dikkat çekmek amacıyla belirlenen bu haftada, yapılan etkinliklerle yaşanan mağduriyetlere dikkat çekilmektedir.

 

Bu kapsamda Mustazaflar Cemiyeti Gaziantep İl Temsilciliği tarafından düzenlenen programda, dünya genelinde mazlum ve mustazafların yaşadıkları zulümlere, çektikleri acılara, yaşadıkları zorluklara ve içinde bulundukları duruma dikkat çekildi.

Mustazaflar Cemiyeti Gaziantep İl Temsilciliği hizmet binasında düzenlenen ve sunuculuğunu Osman Demir’in yaptığı program, Burak Şirin’in Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Dünya mazlumlarını konu alan sinevizyon gösterimiyle devam eden programda konuşan Eğitimci-Yazar Abdulkadir Aydoğan, başta İslam coğrafyaları olmak üzere yeryüzünün her yerinde, mazlum ve mustazafların uğradıkları her türlü haksızlığa, zulme, zorbalığa ve katliamlara dikkat çekti.

İslam coğrafyasının ve dünyanın değişik bölgelerinde Müslümanların ve mazlum insanların zulümlere uğradıklarına dikkat çeken Aydoğan, emperyalistlerin bugüne kadar işgal ettikleri ülkelere kan, gözyaşı, açlık ve sefaletten başka hiçbir şey getirmediklerini söyledi.

Mustazaf topluluğun Kuran-ı Kerim’de 4 kısma ayrıldığını bildiren Aydoğan, birinci kısım mustazafların zayıf bırakılmış, ezilmiş, maddi ve manevi imkânları elinden alınmış olanlar, ikinci kısım mustazafların Müslüman olmakla beraber zulümlerden ve günah ortamından kaçıp kurtulabilmeleri mümkün olduğu halde orada kalmayı tercih edenler, üçüncü kısım mustazafların zalimlerin saltanatlarını ayakta tutan zalim mustazaflar ve dördüncü kısım mustazafların ise tüm imkanları ellerinden alındığı halinde pes etmeyen ve mücadele eden mustazaflar olduğunu açıkladı.

Aydoğan, Allah’ın en çok sevdiği mustazafların, mustazaf olmalarına rağmen müstekbirlere karşı mücadele edenler, Allah’ın yüce dininin yeryüzüne hakim kılması için çaba gösterenler ve zalimlerin zulmüne boyun eğmeyen mustazaflar olduğunu ifade etti.

“İslam’ın egemenliğinde bütün insanlık huzur içinde yaşayacaktır”

Dünyadaki zulmün son bulması için Müslümanların şuurlu bir şekilde dinlerine sarılıp İslam vahdetini sağlaması gerektiğini vurgulayan Aydoğan, “Dünyamızın daha yaşanılır bir dünya olabilmesi için, sadece Müslümanların değil, bütün insanların insan onuruna yakışır bir hayata erişmesi için mücadele edeceğiz. Ne BM ne NATO ve ne de diğerleri yeryüzüne adaleti, emniyeti, can, mal namus ve akıl emniyetini sağlamıyor. Bunlar savaştan başka bir şey aramıyorlar. Nerede bir sömürge, işgal ve zulüm varsa; bunların elinin altında çıkıyor. İslam ümmeti tekrardan inisiyatif almalıdır. Tekrardan yeryüzünü ilahi egemenliğe ve ilahi adaletin huzuruna insanları kavuşturmakla mükellefiz. Bu hepimizin üzerine farzdır. Filistin, Irak, Suriye, Afganistan, Pakistan, Afrika hatta Avrupa'daki, Amerika'daki insanlar ve yeryüzündeki bütün insanlar için İslam ümmetinin inisiyatif alması lazım. İslam’ın egemenliğinde bütün insanlık huzur içinde yaşayacaktır. O yüzden bugün İslam ümmetinin, zalimin zulmünü ve kötü yüzünü görmüş bu şerefli halkın, Gaziantep’imizin Şanlıurfa’mızın, Kahramanmaraş’ımızın ve Çanakkale'de can veren ecdadımızın evlatlarının zalimi tanıması lazım. Bugün zalimin pozisyonu nedir, 250 bin insanımızı şehit eden bu zalim emperyalist kafir devletlerin sistemleri bizimle ilgili neyi planlıyor, neyin projesini çiziyor, bizim üzerimize yaptıkları hesapları bilmemiz lazım. Bugün kafirlerin bizim üzerimize hazırladığı plan, proje nedir biliyor muyuz? Bununla ilgili bir tedbirimiz var mı? Bunları bilmemiz lazım. Bilmezsek yine memleketlerimizi işgal ederler.” dedi.

İlahilerin seslendirildiği program yapılan duanın ardından sona erdi. (İLKHA)