Kuraklıkla geçen 2021 yılının ardından son 2 aydır devam eden yağışlı havanın tarıma yansımalarını aktaran Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mikdat Şimşek, yağışların şu anda istenilen düzeye ulaştığını ifade ederek bundan sonraki süreçlerde zirai faaliyetlerin verimi hususunda çiftçilere önemli tavsiyelerde bulundu.

 

Bitki sezonu diye adlandırılan tarım takviminin genellikle eylül ve ekim ayı itibariyle başladığını fakat bu takvimin bazı bölgelerde değişkenlik gösterebildiğini dile getiren Dekan Şimşek, "2021 yılının sonbaharını göz önünde bulundurduğumuzda son 10-15 yıl içerisinde toplam yağış miktarı yıllık 96 milimetre iken 2021 yılında 33 milimetreye düştü. Dolayısıyla son baharda aşırı derecede bir kuraklık oldu." dedi.

Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mikdat Şimşek

"Yağışların tarım açısından faydalı olacağını düşünüyoruz ama bu yeterli değil"

Özellikle şubat ayından itibaren son 2 aydır yağışların düzenli olduğunu ve bu yağışların toprak ve bitkilerde canlılık gösterdiğini kaydeden Şimşek, "Bu yağışların özellikle tarım açısından çok faydalı olacağını düşünüyoruz ama bu yeterli değil, nisan ve mayıs aylarında da mutlak surette yağışların gelmesi lazım. Yeterli miktarda yağış gelirse iyi ürün alırız. Şu anda aşağı-yukarı istenilen düzeyde yağış geldi ve sonbahardaki açığı da kapatmış oldu. Bundan sonraki süreçte de yeterli miktarda yağışların gelmesi durumunda ürünlerde ve rekoltede artış olacak, gelmezse farklı önlemler alınır." ifadelerini kullandı.

Diyarbakır Dicle Üniversite Fakültesi olarak birçok kuruluşla beraber ortaklaşa AR-GE çalışmalarının olduğunun altını çizen Dekan Şimşek, bölge bazında düşünüldüğünde GAP kapsamında 15 barajın bulunduğunu ve bunların bir kısmının sulama, diğer kısmının ise hidroelektrik santrali olduğunu söyledi.

"Kuraklık karşısında verimliliği artırmanın yolu damlama sulama yönteminden geçer"

GAP kapsamındaki barajların tam kapasite ile faaliyete geçmesi durumunda bölgede nem oranının da artacağını dile getiren Dekan Şimşek, "Nemin artması durumunda sulamanın düzenli yapılması gerekir. Vahşi, sanma ve karık sulama dediğimiz yöntemlerden vazgeçerek mutlak surette damlama sulama yönteminin getirilmesi ve hatta verilecek hibelerin o şekilde desteklenmesinde fayda vardır. Aksi halde topraklarda çoraklaşma olduğunda vahşi, sanma ve karık sulamayla zaman içerisinde verimde düşme meydana gelecektir." şeklinde konuştu.

Verimde düşüşün yaşanmaması için suyun ekonomik biçimde kullanılması gerektiğine dikkat çeken Dekan Şimşek, "Çünkü küresel ısınma, iklim değişikliği ve kuraklık var. Önüne geçmenin yolu damlama sulama yönteminin uygulanmasıdır. Damlama yöntemiyle gübreyle birlikte toprağa verildiğinde fertikasyon bitkinin türüne ve ihtiyacına bağlı olarak iyi bir şekilde ürün alabiliriz. Damlama sulamayla ilgili her bitki bazında çalışmalar yapılıyor ve bu çalışmaların kapsamlı biçimde sonuçlara ulaşılarak çiftçiye yansıtılması lazım ki iyi sonuç alınabilsin ve kuraklığın önüne geçilebilsin." diye belirtti.

"Türkiye, iklim bakımından birçok meyve ve bitki türünün yetiştirebileceği bir yer"

Türkiye'nin tarımda kendi kendine yetebilmesi için teknolojiyi kullanmasının kaçınılmaz olduğuna vurgu yapan Dekan Şimşek, kurumlarca yapılan desteklemelere değindi.

Şimşek, "Verilen bazı desteklerin neye göre verildiğini bilmesi, çiftçinin mutlak surette bilinçlendirilmesi ve su kaynakların düzenli bir şekilde kullanılması lazım. Bu ve benzerlerin tümü bir araya geldiğinde kendine yetebilecek konuma gelebilir." ifadelerini kullandı.

Bitki deseni göz önünde bulundurulduğunda Türkiye'nin ekolojik bakımından birçok ülkeye göre farklılık gösterebildiğini kaydeden Dekan Şimşek, Türkiye'nin iklim bakımından birçok meyve ve bitki türünün yetiştirebileceği bir yer olduğuna vurgu yaptı.

Dekan Şimşek, "Örneğin 780 bin kilometre karelik bir alanımız var ve aynı alana sahip olan başka ülkelerle karşılaştırdığımızda gerçekten çok çeşitli ürünler yetiştirebiliyoruz. Bu ürünlerin verimi için mutlak surette kültür koşullarının sağlanarak sulamanın, gübrelemenin, meyvelerin budanması ve ihtiyaç duyulan yere fidan dikiminin yapılması lazım." şeklinde konuştu.

"Ziraat Fakültesi akademisyenleri olarak teknik alanda destek vermeye hazırız"

Hayvancılık alanında da Türkiye'nin kendisine yetecek kadar potansiyelinin olduğunu belirten Dekan Şimşek, şöyle konuştu:

Ülke olarak Ortadoğu ile Asya ülkelerine rahat bir şekilde ürün satabilecek kapasitedeyiz. Burada temel dinamiğimiz tarımdır ve bunu harekete geçirmenin yolu yönetimsel olarak iyi bir şekilde organize edilmesidir. Tarım ve Orman Bakanlığının bu konuya el atmalı ve verdiği hibeyi takip etmelidir. Bu rakamların yansıtıldığı TÜİK de kendisini güncellemelidir. Güncellemediği takdirde sıradan gelen verileri yayımlaması durumunda orada da eksiklikler meydana gelir. Mesela 5 çeşit elma ayrı şekillerde verilirken diğer ürünlere bu ayrıcalık tanınmıyor. Bir ürünün çeşitlerini belirttikleri gibi diğer ürünlerde de çeşitlendirmeye gitmeleri gerekir. Ya ayrıntılı ya da bir bütün olmalıdır. Bu şekilde olduğu zaman TÜİK verileri, yapılacak çalışmalar, çiftçiye verilecek katkı konusunda Tarım Bakanlığı ilgili birimlerle temasa geçmelidir.

Çiftçilere tavsiyelerde bulunan Dekan Şimşek, zirai faaliyetlerde üniversite olarak teknik destek vermeye hazır olduklarını belirterek, "Çiftçiler, kendini güncellemeli ve geleneksel yetiştiricilikten vazgeçmeliler. Çiftçimiz, tarım alanında karşılaştığı bir eksikliği gidermek için yanlış yöntem olma ihtimalini içinde barındıran dededen gördüğü metod yerine uzmanına başvurmalıdır. Bu konuda tarım il müdürlükleri ve araştırma enstitüleri olduğu gibi üniversitemizde ziraat fakültesine başvurabilirler. Sadece burası için değil Türkiye'nin her yerinden bizi arayıp sorularını yönelttiklerinde gerekli bilgiyi hiçbir karşılık beklemeden yönlendiririz. Her zaman kapımız açıktır. Aynı zamanda telefonla da bizimle irtibata geçebilirler." dedi. (İLKHA)