Bitlis Eren Üniversitesi önünde, sivil toplum kuruluşu üyelerinin katıldığı basın açıklamasında, tekbir getirilerek işgal rejimi aleyhinde slogan atıldı.
Yoğun kar yağışına rağmen toplanan STK'lar adına basın açıklamasını okuyan Mavi Marmara Derneği gönüllüsü Muhammet Beyazalma, bugün gelinen noktada Filistin topraklarının neredeyse tamamının siyonist rejim tarafından işgal edildiğini söyledi.
Kurulduğu günden itibaren bölgedeki hak ihlallerine devam eden işgal rejiminin, uluslararası hukuku ayaklar altına alarak bölgede bitmek bilmeyen kriz sarmalı ürettiğini belirten Beyazalma, şunları kaydetti:
Bu kriz, sadece Filistin toprakları ile de sınırlı kalmamış, dalga dalga tüm dünyayı etkisi altına alan bir virüse dönüşmüştür. israil’in son yıllardaki karnesine baktığımızda, hemen hemen her gün ayrı bir hak ihlali ve yerinden etme ile geçmiştir. Çocuk, yaşlı ve kadınlar üzerinde uyguladığı sert ve acımasız politikalarla milyonlarca insanın yerinden edilmesi, evleri yıkarak toprakların işgal edilmesi, mabetlere saldırarak din özgürlüğünün elinden alınması, bu ihlallerden bazılarıdır. Filistinlilerin yaptığı insancıl gösterilere uyguladığı orantısız güç ile binlerce gencin sakat kalmasına ve bir ömür boyu tekerlekli sandalyeye mahkûm olmasına sebep oldu.
Son 70 yıldır Ortadoğu’da problemden, kandan ve gözyaşından beslenen işgal çetelerinin, sadece Filistin için değil, Türkiye için de bir güvenlik sorunu olduğunun altını çizen Beyazalma, 2010'da insani yardım taşıyan Mavi Marmara Gemisi'ne, uluslararası sularda yaptıkları hukuksuz saldırıyla 9 vatandaşın şehid edildiğini, bir kişinin 4 yıl komada kaldıktan sonra şehid olduğunu, 56 insani yardım gönüllüsünün de ağır yaralandığını anımsattı.
Beyazalma, "Bu süreçte apartheid israil güçleri, Türkiye’ye onlarca söz verdi. Gazze’de devam eden karadan ve denizden ambargonun kaldırılması, Kudüs’te bulunan Müslüman nüfusun taciz edilmesinin durdurulması, İslam dininin kutsal mekanlarından biri olan Mescid-i Aksa’daki saldırıların önlenmesi ve Filistinlilere seyahat, din özgürlüğü tanınması gibi yerine getirilmeyen onlarca söz verildi. Yaşanan bunca sıkıntının ve hesabı hala sorulmamışken ve bu hukuksuz saldırının üstüne, Türkiye devleti yöneticilerinin işgalci apartheid rejimi israil ile başlattığı siyasi yakınlaşmayı anlamakta güçlük çekiyoruz. Türkiye’nin de milli güvenliğini tehdit eden çeteleri ve örgütleri fonlayan, 15 Temmuz Darbe girişiminin bir tarafgiri, Ortadoğu’daki kronikleşen birçok problemin esas tetikleyicisi olan bu yapı ile siyasi yakınlaşmanın daha büyük problemlere kapı aralayacağına inanıyoruz. Apartheid rejiminin en önemli özelliği istikrarsızlıktan ve problemden beslenen bir gelenekte oluşudur." diye konuştu.
İşgal rejiminin verdiği sözleri tutmadığına dikkat çeken Beyazalma, yetkililere seslenerek, şunları söyledi:
"Türkiye tarihi mirası ve kültürü ile dünyanın bütün bölgelerine adalet ve yardım götürmüştür. Devlet geleneği olarak teröristlerle, haydutlarla ve hırsızlarla iş birliği içinde olmamıştır. israil’in senelerdir Ortadoğu’da finanse ettiği terörü ve Türkiye Cumhuriyet vatandaşlarını katlederek sergilediği şımarık tutumu görmezden gelerek siyasi bir yakınlaşmanın daha büyük problemlere yol açacağını biliyoruz. Apartheid rejimi israil’in, Türkiye’nin dış politikası için bir tehlike olduğunu iyi biliyoruz. Halkın iradesini yok sayarak ve kendi vatandaşlarının hukuki mücadelesi devam ediyorken, bu tür bir yakınlaşmanın ülkemizdeki adalet sistemini yerle bir edeceğini iyi biliyoruz. Mavi Marmara’nın, Hatay’da verdiğimiz şehitlerin, Gazze’deki ablukanın, Mescid-i Aksa’ya saldırıların hesabı sorulmadan israil ile başlayacak bir normalleşme; sadece bölgedeki krizlerin daha da kurumsal zeminlerde karşılık bulmasına sebep olacaktır." (İLKHA)