HÜDA PAR, yaptığı haftalık gündem değerlendirmesiyle iç ve dış gündemin öne çıkan konularına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Açıklamada, artan gıda ve akaryakıt fiyatları, Ukrayna krizi ve işgalci rejimin bu krizi çıkarına kullanması ile Pakistan'daki cami saldırısına değinildi.
"Temel gıda tedariki ile ilgili yeterli önlem alınmaması mevcut sorunları büyüyecektir"
Şubat ayında tüketici fiyatlarındaki artışın yüzde 54,44, üretici fiyatlarındaki artışın ise yüzde 105 olarak gerçekleştiğinin hatırlatıldığı açıklamada, bu oranların herkesi tedirgin ettiği belirtildi.
Ekonomi yönetiminin fiyat istikrarına ilişkin müspet açıklamalarına rağmen sahada beklenen sonuçların görülmediğine işaret edilen açıklamada, "Eylül ayından bu yana arz ve talep dengesinin bozulması ve üretim altyapısının zarar görmesi ile sonuçlanan sürece, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş da eklenince ekonominin dengeleri sarsılmıştır. Türkiye enerji ithalatının yaklaşık yarısını, gıda ithalatının ise yüzde 40’ını bu iki ülkeden yapmaktadır. Türkiye’ye gelen her dört turistten biri Rus veya Ukraynalıdır. Gıda, tarım, hayvancılık ile ilgili geleceğe yönelik planlamadaki eksiklik ve yanlışlıklar yakın coğrafyadaki savaşla birleşince sıkıntı büyümüştür. Temel gıda tedariki ile ilgili yeterli önlem alınmaması halinde mevcut sorunlar daha da büyüyecektir." denildi.
"Gıdadaki KDV indirimi gibi akaryakıtta da KDV ve ÖTV indirimine gidilmelidir"
Akaryakıt fiyatlarının hemen hemen her gün zamlanmasının, ulaşım ve tedarik zincirinde büyük bir krize neden olduğu ifade edilen açıklamada, "Ülkemizdeki kriz ve halkın alım gücünün nispeten düşük olması da hesaba katılarak akaryakıt fiyatlarındaki artışlar, en düşük şekli ile pompaya yansıtılmalıdır. Halkın alım gücündeki erime dikkate alınarak gıdadaki KDV indirimi gibi akaryakıtta da KDV ve ÖTV indirimine gidilmelidir. Muhtemel olumsuz gelişmeler dikkate alınarak temel gıda tedarik zincirinin zarar görmemesi için yeni tedbir paketleri hayata geçirilmelidir." ifadelerine yer verildi.
"Habur Sınır Kapısı'nda kuyruklar ciddi mağduriyetler yaşatıyor"
Açıklamada, Habur Sınır Kapısı’ndan her gün Irak ve Türkiye vatandaşlarından oluşan binlerce kişinin, yüzlerce özel araç ve yolcu otobüsünün geçiş yaptığı belirtildi.
“Karınca” olarak bilinen yüzlerce ticari hafif aracın da buradan günlük giriş-çıkış yaptığı ifade edilen açıklamada, sınırın Türkiye tarafında yaşanan sıkıntıların gümrük kapısından giriş çıkışları büyük bir çileye dönüştürdüğü kaydedildi.
Açıklamada, "Sınır kapısında pasaport kontrollerini yapmakla görevli sadece bir polis memuru bulunmaktadır. Bu nedenle de işlemler saatlerce sürmekte, işlem kuyruklarında kadın, erkek, yaşlı ve çocuklardan oluşan binlerce insan ciddi mağduriyetler yaşamaktadır. Bu durum Türkiye açısından iki ülke vatandaşları nezdinde çok olumsuz bir görüntü oluşturmaktadır. Sınır kapısındaki dört gişede de görevli bulundurulması işlemleri hızlandıracak ve mağduriyetleri önleyecektir." değerlendirmesinde bulundu.
"Silopi’de serbest ticaret bölgesi kurulmalı"
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
Irak, başta Kürdistan Bölgesi olmak üzere Türkiye’den önemli miktarda mal ve hizmet satın almaktadır. 2021 yılında en fazla ihracat yapılan dördüncü ülke 11 milyar 133 milyon dolar ile Irak oldu. Komşu ülkeler arasında ise en fazla ihracat yapılan ülke açık ara Irak’tır. Öte taraftan suni sınırların böldüğü iki ülke insanı arasında güçlü tarihi, kültürel ilişkiler ve akrabalık bağları vardır. Bu nedenle iki ülke arasında zorunlu ve yoğun bir ilişki vardır. Gelinen noktada sadece Habur Sınır Kapısı’nın ihtiyacı karşılamadığı görülmesine rağmen bu sınırda da işlemlerin ağırdan alınmasını ve insanlara eziyet çektirilmesini anlamak mümkün değildir. Bu sorun ivedilikle çözülmeli, geçişler rahatlatılmalı ve sınır ticareti canlandırılmalıdır. Öte taraftan yılan hikâyesine dönen Hakkâri/Derecik Sınır Kapısı’nın bir an önce açılması ve Silopi’de bir serbest ticaret bölgesinin kurulması büyük bir ihtiyaç haline gelmiştir.
"Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşında daha fazla inisiyatif almalıdır"
Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik işgal harekâtında Rus ordusu tarafından yerleşim bölgelerinin hedef alındığı, sivillerin katledildiğine işaret edilen HÜDA PAR'ın açıklamasında, kozlarını başka topraklar üzerinde paylaşmaya çalışan yayılmacı ve saldırgan emperyalist güçler ABD ve Rusya'nın, direkt karşı karşıya gelmemek için başka ülkeleri feda ettiğine vurgu yapıldı.
Açıklamada, Rusya’nın son olarak nükleer silahlar ile ilgili ‘3. Dünya savaşı yıkıcı olur’ tehdidinin ve Ukrayna’da nükleer tesisleri hedef almasının, dünyanın karşı karşıya olduğu tehdidin boyutunu ortaya koyduğu belirtildi.
Açıklamada, "İki kutuplu ve yayılmacı, kutuplardan birine taraf olmayı dayatan dünya düzenine karşı diğer ülkeler artık bağımsızlıklarını ilan etmeli, bu kirli ve kanlı anlayışa karşı çıkmalıdır. Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşında diyaloğu hedefleyen politikasına devam etmeli, bu krizin ivedilikle çözümü için daha fazla inisiyatif almalıdır. Rusya-Ukrayna savaşı aynı zamanda Batılı ülkelerin ikiyüzlü ve ırkçı tutumunu da bir kez daha gözler önüne sermiştir. İslam ülkelerindeki savaşlara, işgal ve katliamlara karşı sessiz kalan Batılıların, Ukrayna meselesinde nasıl da insancıl bir role büründüğü görülmektedir. Bu savaş, İslam ülkelerinin bu ırkçı zihniyete karşı bir araya gelmesine vesile olmalıdır." görüşlerine yer verildi.
"İşgal rejimi Ukrayna savaşından nemalanmaktadır"
Ukrayna krizinin ardından başlayan göç dalgasından, siyonist işgal rejiminin de çıkar sağlamaya çalıştığının vurgulandığı açıklamada şunlar kaydedildi:
Siyonist işgal rejimi Ukrayna’daki savaştan kaçan Yahudileri işgal altındaki Filistin topraklarına kalıcı olarak yerleştirmeyi hedeflemekte ve bu doğrultuda projeler hazırlamaktadır. Filistinlilerin evlerini yıkan ve illegal bir şekilde yerleşim yerleri inşa ederek Siyonistleri yerleştiren işgal rejimi Ukrayna savaşından da nemalanmaktadır. Rusya’nın Ukrayna topraklarına yönelik işgalini kınayan dünya ülkeleri ise Filistin topraklarında yıllardır devam eden işgal ve zulmü görmezden gelmekte, işgal rejimini her açıdan desteklemektedir.Filistinlileri kendi topraklarından sürmeye çalışan ve bu doğrultuda dünyadaki tüm Yahudileri buraya toplayan Filistinlilerin topraklarına yerleştirmeye çalışan işgal rejimine karşı Müslüman kamuoyu harekete geçmelidir. İslam ülkeleri, işgal rejimiyle ilişki geliştirme yarışından derhal vazgeçmeli, Batı’nın ikiyüzlülüğüne ve Siyonist rejimin haydutluğuna karşı caydırıcı adımlar atmalıdır.
Pakistan’da camiye yönelik saldırı
Pakistan'ın Peşaver kentinde 4 Mart'ta cuma namazı çıkışında bir camiye düzenlenen bombalı saldırı sonucu en az 63 kişinin katledildiğinin, 200’e yakın kişinin ise yaralandığının hatırlatıldığı açıklamada, "Müslümanlar arasında birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyulan bir dönemde, fitne çıkarmak amacıyla işlenen yapılan bu menfur saldırıyı şiddetle telin ediyoruz. Eli kanlı tetikçiler ve arkalarındaki güçler derhal açığa çıkarılmalı ve Pakistan hükümeti bu tür saldırıların gerçekleşmemesi bir daha tekerrür etmemesi için önlemler almalıdır. Saldırıda hayatını kaybeden Müslümanlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyor; Pakistan halkına ve tüm İslam âlemine taziyelerimizi sunuyoruz." denildi. (İLKHA)