Malatya Eğitim Bir-Sen 1 Nolu Şube Başkanı ve Memur-Sen Malatya İl Temsilcisi Hüseyin Söylemez, Resmî Gazete’de yayımlanan Eğitim Müfettişleri Yönetmeliği ile ilgili açıklamada bulundu.

Eğitim Bir-Sen olarak, başta eğitim müfettişliği yarışma sınavına başvuruda aranan 35 yaş şartı olmak üzere, yönetmeliğin hukuka ve kanuna aykırı unsurlarını yargıya taşıyacaklarını kaydeden Söylemez, şöyle devam etti:

1.3.2022 tarihli ve 31765 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Müfettişleri Yönetmeliği ile Bakanlık taşra teşkilatı il teftiş ayağında Temmuz 2021 tarihinde gerçekleştirilen değişiklik üzerine, eğitim müfettişleri başkanlıklarının kuruluş ve görevleri ile eğitim müfettişlerinin atanmaları, görevlendirilmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esasları düzenlenmiştir. Yönetmeliğe göre, eğitim müfettişleri, yazılı ve sözlü veya KPSS sonucuna göre ataması yapılacak adaylar için sadece sözlü sınavdan oluşan yarışma sınavı sonucuna göre atanacaklar. Yazılı sınava adaylık ve sözleşmeli öğretmenlik süresi dâhil olmak üzere sınav başvurusunun son günü itibarıyla öğretmenlikte sekiz yıl ve daha fazla hizmeti bulunmak şartıyla hâlen Bakanlık öğretmen kadrolarında görev yapanlar veya en az dört yıllık lisans eğitimi veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisadi ve idari bilimler, iktisat ve işletme fakülteleri veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurt içi ve yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olanlar katılabilecektir. Adaylık ve sözleşmeli öğretmenlik süresi dâhil olmak üzere öğretmenlikte sekiz yıl ve daha fazla hizmeti bulunanlar bakımından, en az üç yıl Bakanlığa bağlı resmî eğitim kurumlarında görev yapmış olmak şartı aranmaktadır. Yazılı sınav için yarışma sınavının yapıldığı yılın ocak ayının birinci günü itibarıyla otuz beş yaşını doldurmamış olmak gerekmektedir. Eğitim müfettiş yardımcılığına atananlar 3 yıllık bir yetiştirme süresinin ardından yeterlik sınavıyla eğitim müfettişliğine atanacaklardır. Yazılı ve sözlü sınavda başarı puanı 100 üzerinden 70 puan olarak belirlenmiştir.

"Hizmet puanı en düşük 12 (Ankara, İzmir), en yüksek 32 (Hakkâri) olarak belirlenmiştir"

Eğitim müfettişlerinin atama ve yer değiştirmelerine esas olmak üzere, ekonomik ve sosyal yönden gelişmişlik düzeyi ile hizmet gereklerinin karşılanması bakımından birbirlerine benzerlik gösteren iller gruplandırılarak beş hizmet bölgesine ayrıldığını belirten Söylemez, "Eğitim müfettişleri, her bir hizmet bölgesinde yönetmelikle belirlenen zorunlu çalışma süresi kadar çalışarak bölge hizmetlerini yerine getireceklerdir. Bulundukları hizmet bölgesi için öngörülen bölge hizmetini tamamlayacak olanların görev yerleri, bölge hizmetini yapmadıkları hizmet bölgelerinden birine olacak şekilde değiştirilecektir. Eğitim müfettişlerinin yer değiştirme suretiyle yapılacak atamaları, tercihleri de dikkate alınarak puan üstünlüğüne göre gerçekleştirilecektir. Hizmet puanı; eğitim müfettişi ve eğitim müfettiş yardımcılarının, görev yaptıkları illerde eğitim müfettişi ve/veya eğitim müfettiş yardımcısı olarak geçen hizmet sürelerinin her bir yılı için yönetmelik ekinde yer alan Hizmet Bölgeleri, Bölgelere Dâhil İller ve Puan Değerleri Formu’nda belirlenen puanın, o hizmet bölgesinde yer alan illerdeki çalışma süreleri ile çarpımıyla hesaplanacaktır. Hizmet puanı en düşük 12 (Ankara, İzmir), en yüksek 32 (Hakkâri) olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda görev yerleri değiştirilecek eğitim müfettişleri, bölge hizmetini yapmadıkları hizmet bölgeleri ile sınırlı olmak kaydıyla duyurusu yapılan illerin tamamını öncelik sırasına göre tercih etmek suretiyle başvuruda bulunacaklardır. Başvuruda bulunan eğitim müfettişlerinin atamaları, atanmak istedikleri ilin eğitim müfettişi ihtiyacı sınırlılığında tercihleri de dikkate alınarak hizmet puanı üstünlüğüne göre ilgili yılın en geç 20 Temmuz tarihinde sonuçlandırılacak şekilde Personel Genel Müdürlüğü’nce belirlenecek takvim çerçevesinde yapılacaktır." dedi.

"Eğitim müfettişlerinin aynı ilde kesintisiz çalışma süreleri sekiz yılla sınırlandırılmaktadır"

Eğitim müfettişlerinin, aynı ilde kesintisiz çalışma süreleri sekiz yılla sınırlandırıldığını ifade eden Söylemez, sözlerini şöyle sürdürdü:

İlgili yılın 1 Eylül tarihi itibarıyla bulundukları ilde kesintisiz sekiz yıl süre ile görev yapan eğitim müfettişlerinin görev yerleri, bulundukları ilin dâhil olduğu hizmet bölgesindeki duyurusu yapılan diğer illerden birine ya da istemeleri hâlinde bulundukları hizmet bölgesinin dışındaki duyurusu yapılan diğer hizmet bölgelerindeki illerden birine olacak şekilde değiştirilecektir. Bulundukları ilde iki yıllık çalışma süresini tamamlayanlardan; (a) bölge hizmetini tamamlamamış olan eğitim müfettişleri bulundukları hizmet bölgesi ile sınırlı olmak kaydıyla duyurusu yapılan illerden en fazla beş il tercih etmek suretiyle, (b) bölge hizmetini tamamlayan eğitim müfettişleri, duyurusu yapılan illerden en fazla yirmi il tercih etmek suretiyle yer değişikliği başvurusu yapabileceklerdir. Eğitim müfettiş yardımcılarının eğitim müfettişliğine atanana kadar bulundukları aynı ilde görev yapmaları esastır. Yer değiştirmelere esas hizmet süreleri, yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla başlayacaktır.

"Yönetmelik, hukuka ve kanuna aykırı olduğu kadar eğitime zarar verici sonuçlar doğuracak hükümler ihtiva etmektedir"

Maarif müfettişi olarak görev yapmakta iken, eğitim müfettişi unvanını alanlar bir defaya mahsus olmak üzere bulundukları ilde çalışmaları gereken görev sürelerine bakılmaksızın ilk yer değiştirme döneminde yer değiştirme isteğinde bulunabileceklerini kaydeden Söylemez, "Eğitim müfettişleri ve yardımcıları, ildeki her derece ve türden resmî ve özel örgün ve yaygın eğitim kurumları ile özel öğrenci barınma hizmetleri kurumlarının rehberlik, iş başında yetiştirme, denetim, izleme ve değerlendirme, araştırma, inceleme, soruşturma ve ön inceleme çalışmalarını yürüteceklerdir. Yönetmelikle rehberlik ve denetim hizmetlerinin temel ilkeleri ile hizmet çeşitleri, kapsamı ve uygulaması ayrı ayrı tanımlanmıştır. Yönetmelik, hukuka ve kanuna aykırı olduğu kadar eğitime zarar verici sonuçlar doğuracak hükümler ihtiva etmektedir. Eğitim müfettişliği yarışma sınavına katılacak adaylarda 35 yaşını doldurmamış olma şartı aranmakta ise de bu şartın kanuni bir dayanağı olmadığı gibi kanunilik ilkesine aykırı bir şekilde yönetmelikle bir mesleğe girişte yaş sınırı konulması hukuka aykırıdır. Eğitim müfettiş yardımcılarının yetiştirilme süresi olan üç yıllık sürenin hesabında, aylıksız izinler ile toplam üç ayı aşan hastalık ve refakat izinlerinin dikkate alınmaması, kanuni bir hakkın kullanımı nedeniyle kamu görevlisinin cezalandırılması anlamına gelmektedir." diye dikkat çekti.

"Kanunî bir dayanak olmaksızın yönetmelik hükmüyle denetim, izleme ve değerlendirme ile inceleme, soruşturma, ön inceleme çalışmalarına tabi olmayan gerçek ve tüzel kişilerden bilgi ve belge istenilmesi kanunilik ilkesine aykırıdır"

Zorunlu çalışma yükümlülüğü şeklindeki kamu personelini mevzuat zoruyla bir hizmet yerine raptetme anlayışının halen etkisini sürdürdüğüne dikkat çeken Söylemez, "Nitekim eğitim müfettişleri için de zorunlu bölge hizmeti ve bölge hizmetine bağlı zorunlu yer değişikliği öngörülmüştür. Kamu hizmetinin yeteri sayıda personelle gördürülmesi ne derece bir gereklilik ise kamu personelinin aynı zamanda evrensel hukuk ve anayasadan doğan temel haklara sahip birer vatandaş olduğu gerçeğinin kabul edilerek zorlama yerine cezbi tedbirlere başvurulması da aynı ölçüde bir gerekliliktir. Yönetmelikle eğitim müfettişleri ve eğitim müfettiş yardımcıları, görevleri sırasında kamu kurum ve kuruluşları ve kamuya yararlı dernekler ile gerçek ve tüzel kişilerden gerekli yardım, bilgi, evrak, kayıt ve belgeleri istemeye yetkili olup kanuni engel bulunmadıkça bu talebin yerine getirilmesi zorunlu kılınmış ise de bu hükmün 652 sayılı KHK veya 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin (Millî Eğitim Bakanlığı’na ilişkin hükümlerinde) kanunî bir dayanağı bulunmamaktadır. Kanunî bir dayanak olmaksızın yönetmelik hükmüyle denetim, izleme ve değerlendirme ile inceleme, soruşturma, ön inceleme çalışmalarına tabi olmayan gerçek ve tüzel kişilerden bilgi ve belge istenilmesi kanunilik ilkesine aykırıdır. Yine yönetmelikle denetim, izleme ve değerlendirme ile inceleme, soruşturma, ön inceleme çalışmalarına tabi olan gerçek ve tüzel kişilerin, gizli dahi olsa bütün belge, defter ve bilgileri talep edildiği takdirde ibraz etmek, para ve para hükmündeki evrakı ve ayniyatı ilk talep hâlinde göstermek, sayılmasına ve incelenmesine yardımcı olmakla mükellef oldukları hüküm altına alınmıştır. Gerçek kişilerin gizli bilgileri ile tüzel kişilerin ticari bilgilerinin ibrazı zorunluluğunun getirilmiş olması, özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması hakkına aykırılık teşkil etmektedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi 14.2.2013 tarihli ve 2011/150 Esas 2013/30 Karar sayılı kararında aynı yönde sağlık denetçilerine verilen yetki hükmünü, ‘özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması hakkına ilişkin olarak kanun hükmünde kararname ile düzenleme yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle iptal etmiştir." dedi.

"Yönetmeliğin denetim eksenli bir bakış açısıyla kaleme alındığı görülmektedir"

Eğitim müfettişlerinin görev ve sorumluluklarının yönetmelikte yeniden ancak daha ayrıntılı bir şekilde tanımlandığı görüldüğünü belirten Söylemez, "Eğitim müfettişleri rehberlik, iş başında yetiştirme, denetim, izleme ve değerlendirme, araştırma, inceleme, soruşturma ve ön inceleme çalışmalarını yapmak gibi çok geniş ve derin birden fazla alanda sorumlu kılınmışlardır. Ancak eğitim sistemimizin asıl ihtiyacı, teftişin rehberlik ayağının desteklenmesi ve bu suretle eğitimin niteliğinin artırılması iken, yönetmelikte rehberlikten çok denetim ayağına vurgu yapıldığı, yönetmeliğin denetim eksenli bir bakış açısıyla kaleme alındığı görülmektedir. Bakanlıkça sekiz yıl önce uygulamasına son verilen ders denetimi yönetmeliğin 65. maddesiyle geri gelmiştir. 15-30 dakikalık zaman diliminde “Öğretmenin alanındaki yeterliliğinin; hazırlık ve planlama, uygun öğretim yöntem ve tekniklerini kullanabilme, etkinliklere yer verebilme, ölçme ve değerlendirme, sınıf yönetimi ve pedagojik esaslara uygunluk durumu ile öğrencilerin öğretim programında öngörülen kazanımlara ulaşma düzeyinin incelenip değerlendirilmesinin” adaletle ve etkili düzeyde sağlanamayacağı açıktır. Hâkimin duruşma esnasında veya doktorun ameliyat sırasında ya da hasta muayene ederken denetlenmesi nasıl mümkün değilse öğretmenlerin de ders esnasında denetlenmesi mümkün değildir. Denetleyen ile denetlenen arasında duvarlar ören, güvensizlik oluşturan, çatışma alanına dönüşen soruşturma rolü ile rehberlik rolleri birbirinden ayrılmalıdır. Rehberlik yapanın soruşturma, soruşturma yapanın da rehberlik yapmaması esası yerleşmelidir. Kariyer meslek mensupları olarak kabul edilen il eğitim müfettişlerinin asli görevi rehberlik olmalı, kendilerine soruşturma görevi verilmemelidir. Ancak yayımlanan yönetmelikte soruşturma, rehberlik, denetim, inceleme, araştırma, öz değerlendirme gibi çok sayıda kavram görev olmaktan çok bir yük olarak eğitim müfettişlerine tevdi edilmiştir." dile getirdi.

"Hiçbir kanunî dayanağı olmaksızın denetim bulgularından hareketle eğitim kurumları yöneticisi, öğretmenleri veya eğitim çalışanlarına yaptırım uygulanması hukuka ve kanuna aykırıdır"

Söylemez, "Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesinde (ILO/UNESCO-Uluslararası Çalışma Örgütü/BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) yer alan, ‘Her teftiş ve denetim sistemi, mesleksel görevlerinin yerine getirilmesinde öğretmenleri özendirici (destekleyici) ve onlara yardım edici biçimde tasarlanmalı ve öğretmenlerin özgürlüğünü, girişkenliğini ve sorumluluğunu sınırlamaktan kaçınmalıdır’ hükmü çerçevesinde denetleyen ile denetlenen ilişkisinin, ast üst hiyerarşisinden kurtarılarak açık diyalog ve eşitler arasında etkili iletişim sürecine dönüştürülmesi hedeflenmelidir. Yönetmelikle eğitim kurumlarınca her yıl öz değerlendirme yapılması ve öz değerlendirme raporunun bir örneğinin eğitim müfettişleri başkanlığına gönderilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Ancak eğitim kurumlarının öz değerlendirme yapması yükümlülüğüne dair, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu, 652 sayılı KHK ve 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde hiçbir hüküm yer almamakta olup, yönetmelik düzenlemesi kanunilik ilkesine ve hukuka aykırıdır. Yine denetimlerde yetersiz oldukları tespit edilen resmî kurumların denetim bulgularına göre bir yıl sonra tekrar denetim kapsamına alınacağı; eğitim öğretim açısından riskli olduğu belirlenen kurumların gelişim süreci izlemeye alınacağı, riskler ortadan kalkana kadar sık aralıklarla gerekli rehberlik yapılacağı ve gerektiğinde yaptırımlar uygulanacağı ifade edilmiştir. Ancak yaptırımın muhatabının kim olacağı konusundaki belirsizlik bir yana, hiçbir kanunî dayanağı olmaksızın denetim bulgularından hareketle eğitim kurumları yöneticisi, öğretmenleri veya eğitim çalışanlarına yaptırım uygulanması hukuka ve kanuna aykırıdır." dedi.

"Başta eğitim müfettişliği yarışma sınavına başvuruda aranan 35 yaş şartı olmak üzere, yönetmeliğin hukuka ve kanuna aykırı unsurlarını yargıya taşıyacağız"

Yönetmenliğin bu hâliyle amacı sağlayamayacağına vurgu yapan Söylemez, "Eğitimde yüksek performans sergileyen ülkelerde olduğu gibi, okulların zayıf yönlerini iyileştirmek, güçlü yönlerini ve gelişim alanlarını tanımlamak, bir bütün olarak okulların niteliğini artırmak; öğretmenlerin moral motivasyonlarının artırtılmasına ve sürekli mesleki gelişimlerine katkıda bulunmak eğitim denetiminin varlık sebebi olmalıdır. Yönetmelik, bu hâliyle bu amacı sağlayamayacaktır. Eğitim Bir-Sen olarak, başta eğitim müfettişliği yarışma sınavına başvuruda aranan 35 yaş şartı olmak üzere, yönetmeliğin hukuka ve kanuna aykırı unsurlarını yargıya taşıyacağız." ifadelerini kullandı. (İLKHA)