Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nda (YKS) ön lisans ve lisans programlarını tercihte 150 ve 180 olan TYT ve AYT baraj puanları uygulaması kaldırıldı. Barajın kaldırılmasını İlke Haber Ajansı (İLKHA) muhabirlerine değerlendiren Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Latif Selvi, uygulamayı olumlu karşıladıklarını söyledi.
Selvi, “Ortaöğretime geçişte ve orta öğretimden yüksek öğrenime geçişte sınav uygulaması gerçekleştiriyoruz. Bunun temel sebebi bir eleme söz konusuysa en adil ölçüsü sınavdır. Bu anlamda da temel eğitimden ortaöğretime geçerken sınav sınavla öğrenci alan okullara arkadaşlarıma yerleşebilmek için sınava girerler ve bu sıralamaya bağlı olarak ta bir kısmı yerleşir diğer çocuklarımız da adrese dayalı sistemle yerleşirler. Ortaöğretimden yüksek öğretime geçişte tamamen sınav esası üzerine işleyen bir sistemimiz var. Şimdi burada fakültelerde yani 4 yıllık bir fakülteye yerleşebilmek için öğrencilerimizin 180 barajını aşması, 2 yıllık ön lisans ve meslek yüksek okulu eğitimi almak için çocuklarımızın da 150 baraj puanı vardı. Önce bu barajı aşacaksınız. Sonra sıralamaya girecek ve o sıralama çerçevesinde de yerleşeceksiniz. Eğer kontenjan çerçevesinde puanınızı yeterli oluyorsa yerleşeceksiniz.” dedi.
“Barajın kalkması öğrencilerimiz için stresli alanın ortadan kalkması anlamına gelir”
Sınavların uzun bir hazırlık ve yoğun stres ürettiklerini belirten Selvi, “Ülkemizde uzun zamanlardan beri sınav stresinin azaltılabilmesi için ve çocuklarımızın sınavlara çok rahat bir şekilde girebilmesi son derece önemliydi. Şimdi bu yıl yeni bir uygulama yapıldı. Bizce doğru bir uygulama yapıldı. O da hem ön lisans da hem de 4 yıllık fakültede yerleşmede baraj ortadan kaldırıldı. Ama birtakım spekülasyonlar görüyoruz. Deniyor ki işte çok düşük puan alan çocuklar da yerleşecek. Böylece yükseköğretim sistemimiz başarı çıtasını kaybedeceği sistemimizin ve çocuklarımızın daha başarısız olacağı ile ilgili değerlendirmeler yapıyorlar. Bunların hiç birisi bilimsel bir temele dayanmıyor ve söylenen sözler de doğru değil zaten. Bunlar her oranda her ne düzenleme olursa olsun kategorik olarak bunları eleştiren ve olumsuz olarak değerlendiren belli bir sabit fikirlilikle birlikte beslenmiş olan ifadeler. Doğrusu barajın kalkması öğrencilerimiz için stresli alanın ortadan kalkması anlamına gelir. Çünkü bir sportif müsabakada da ön elemeler bir eleme niteliği taşıdığından dolayı adeta bir yarış gibi geçerse burada da böyle. Bunun içinde baraj elemesinden öğrencilerimiz kurtulmuş oluyor. Yerleşmeye gelince üniversitelerimizin kapasitesi çerçevesinde ihtiyacı olan alanlardaki öğrenci kontenjanına göre yerleşiyor. Dolayısıyla öğrencilerimiz o sıralamaya girebilirse yerleşmiş olacak. Aksi halde yerleşmesi mümkün olmaz. Yine önemli bir başka tarafı da belli meslek grupları kaynaklı kabul eden fakültelere yerleşmek için yine iç kontenjan düzenlemeleri var ve o düzenlemeler devam ediyor şu an da. Mesela o bölümlere yerleşebilmek için o barajlarında aşılması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“Hem barajın kaldırılması hem de sürenin uzatılması son derece yerinde olmuştur”
Soru sayısının sabit tutulması ve sürenin uzatılmasının da iyi olduğunu vurgulayan Selvi, devamında şunları aktardı:
“Bir başka boyutu da öğrencilerimizin soru sayısının sabitlenmesi ama sürenin uzatılmasıyla ilgili. Bu kadar süre uzatımına da gerek var mı. Hızlı soru çözmekte bir değerlendirmeydi diyenler var. Biz bunlara da katılmıyoruz. Nihayetinde çocuklarımız bir hazırlık dönemi geçiriyor. Bazılarının tecrübesizliğinden de olabilir, bazı sorulara takılıyor süreyi eritiyor ve birtakım sorulara neredeyse hiç bakmadan soruları değerlendirme fırsatını bulamadan ve sınav bitmiş oluyor. Bu noktada süre uzatımından dolayı soruların zorluğu gibi değerlendirmelerden çocuklar kurtuluyor. Yarım saat uzatılması bize göre sınavda soru çözebilmek için süreye dayalı endişelerin ortadan kaldırıyor. Bu yeni düzenlemede hem barajın kaldırılması hem de sürenin uzatılması son derece yerinde olmuştur.”
“Özel üniversitelerin problemi olmadığını görüyoruz”
Özel üniversitelerle ilgili de konuşan Selvi, “Özel okullar tam tersi yüksek öğrencileri çekebilmek için burs şartları ve imkânları sunuyor. Başarı çıtasını yükseltmek istiyor. Zaten şu ana kadar baktığımızda yerleşemeyen öğrenci sayısı itibariyle değerlendirdiğimiz zaman özel üniversitelerin problemi olmadığını görüyoruz. Çok sınırlı branşlarla alakalı olarak boşluklar olabiliyor ki bu devlet üniversitelerinde daha da yüksektir. Burada da bir planlama yapılması gerektiğini gösteriyor. Ama bunun dışında işte sanki özel üniversitelerden diploma dağıtılıyormuş gibi bir yaklaşım içine giriliyor. Bunlar doğru değil ve hatta belirttiğim gibi özel üniversitelerimizin hele hele bazı üniversitelerimiz Türkiye'nin uluslararası standartının gelişmesine katkılar sunduğunu biz biliyoruz.” şeklinde belirtti.
“Kontenjanların boş kalmaması son derece kıymetlidir”
Son olarak Selvi, “Öbür taraftan şunu söyleyebiliriz. Bir miktar öğrencinin yüksek öğretim imkanı sağlar mı bu düzenleme? Elbette sağlar. Bu da olumlu bir şey. Önemli bir miktarda çocuğumuzun yerleşebileceği bir düzenin olması ve kontenjanların boş kalmaması son derece kıymetlidir. Mesela geçen yıl her iki puan türünde de 10 puanlık indirim yapınca bir miktar daha öğrencimizin yerleşmesi söz konusu oldu. Çocuklarımız okuyabiliyorlarsa okusunlar. Talep var çünkü. Sınava giren öğrenci sayısına baktığımız zaman yerleşen öğrenci sayısı 3’te 1 hatta 4’te 1 civarında öğrenci anca yerleşebiliyor. Şimdi baktığımızda çocuklarımızda bir okuma talebi var ve bu çocuklarımızın okuyabilmesi adına da ülkemizin her şehrinde üniversitelerimiz açıldı. Bu üniversitelerimizde çocuklarımız okuyabilmesi için de imkan verilmesi, çocuklarımızın stresten arındırılması ve soruyu çözebilmek için yeterli sürenin konması son derece kıymetli. Bize göre de doğru bir düzenleme olmuştur. İnşallah bunun faydalarını görürüz.” dedi. (İLKHA)