Irak'taki savaş ve kriz ortamı nedeniyle 2014 yılında Türkiye'ye gelen hattat Mahfuz Zunnun Emin, sanat hayatının 40. yılında eserler vermeye ve öğrenciler yetiştirmeye devam ediyor.

Ağabeyinin aldığı hat eğitimi dolayısıyla 11 yaşında bu sanata ilgisini keşfeden ve o günden beri kalemi elinden bırakmayan 51 yaşındaki Emin, 8 yıldır ailesiyle Bursa'da yaşıyor.

Musul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olmasına rağmen avukatlık yerine uzun yıllarını verdiği hattatlıkta ilerlemeyi seçerek uluslararası birçok yarışmada dereceler elde eden Emin, bu sanatı korumayı ve gelecek kuşaklara aktarmayı hedefliyor.

40 Yıllık aşk!

Ağabeyi hatla ilgilendiği için evlerinde mürekkep, kamış ve hat kitapları bulunduğunu belirten Emin, "Özellikle hat kitapları beni çok etkiledi. O kitaplardaki eserler, levhalar beni başka bir aleme aldı. Çok sevdim. Hazırda mürekkepler, kağıtlar varken başladım. Hiçbir yerden eğitim almadım. Kitaplara bakarak yazdım" dedi.

Emin, liseyi bitirene kadar hatla uğraştığını dile getirerek, ağabeyinin 1980'li yılların sonunda Erbil'deki Ahmed Abdurrahman hocadan mektupla ders almaya başladığını aktardı.

İcazetnameyi aldım!

Bu mektuplardaki tashihlere bakarak sanatı öğrendiğini anlatan Emin, "Bu, 5-6 sene sürdü. Üniversiteye başladığımda 1990'da Yusuf Zunnun hocama müracaat ettim. Birkaç sene yazılarımı gösterdim ve sonunda 2000'de icazetnameyi aldım. Sonra da Ahmed Abdurrahman hocamdan 2010'da icazetname aldım." diye konuştu.

Yarışma ve sergilere eserler veren bir üstad!

Emin, 1994'te üniversiteden mezun olduktan sonra 1,5 sene askerlik yaptığını ve avukatlığa başladığını kaydetti. Güzel Sanatlar Yüksekokulu'nda hat öğretmenliği yaptığını, yarışma ve sergilere eserler ürettiğini belirten Emin, şöyle konuştu: "Orada bir düzenimiz vardı, kötü durumlara rağmen. Üniversitede görevliydim. Çocuklarım okullarındaydı. Olaylar olsa da vatanımızı bırakıp çıkmak olmazdı ama olaylardan sonra çekilmez bir durum oldu. Her şey durdu ve can güvensizliği durumu oldu. Çocukların geleceğini düşündüm. 'Çıkalım, yakında biter.' dedik. Komşu bir ülke bizi almadı. Türkiye'ye geldik. Allah bu devlete zeval vermesin, daim etsin. Burada çok mutluyuz."