MANİSA – Hiçbir ahlaki kural dikkate alınmaksızın televizyonlarda yayınlanan dizilere tepkiler gelmeye devam ediyor. Konuştuğumuz Manisalılar da ahlaksız yayınlara tepki gösterdi.
Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Ali Deren adlı esnaf, ”Hepimizin malumu olan bir hadisi şerif var; ‘İçki kötülüklerin anasıdır’ İçkili insanların işlediği sonsuz suçlar var. Toplumda suç oluşumunun temeli içkidir. Meşhur bir söz var, ‘İçki şişede durduğu gibi durmuyor’ derler. Dinimizde ‘Sarhoşken namaza yaklaşmayın’ emri var. Özellikle Müslümanların bilmesi ve uyanık olması gerekiyor, yani içkinin haram olması noktasına dikkat etmesi gerekiyor. Televizyonlarda bunların normalmiş gibi gösterilmesini belirli mihrakların oyunu olduğunu düşünüyorum. Televizyonlarda içki reklamının yasaklanması gerekir. İçki reklamlarının bulunmasını küçük çocuklarımızı, yeni nesillerimizi zehirlemek için oynan bir oyun olarak değerlendiriyorum ve bunun tamamen ortadan kaldırılması gerekir diye düşünüyorum” dedi.
Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte toplumda travmalar oluştuğunu belirten Deren, “Bu travmalardan birisi de aile hayatının bozulması için yapılanlardır. Televizyonlarda gösterilen program ve dizileri, Müslüman halkımızın genlerini bozmak, yaşam şartlarını değiştirmek, farklı bir yaşam tarzını insanlarımıza cazip göstermek ve nefsin hoşuna gidecek bir oyun olarak görüyorum” ifadelerini kullandı.
Oynanan oyunlara insanların kanmaması gerektiğini vurgulayan Deren, “Bize rehber olan Kitabımızın ve Sünnetin göstermiş olduğu çizgide insanlarımız yaşamış olsa, hem dünya hem uhrevi mutluluğu tadacağına inanıyorum. Çünkü bu diziler bizi anlatmıyor. Televizyonlarda bu gayri ahlaki görüntülerin bulunması ve bu dizilerin başka ülkelere çok iyi şeyler yapılıyor izlenimi ile satılması bizim için bir mahcubiyet vesilesidir” şeklinde konuştu.
Feridun Dönmez adlı esnaf ise, ”Bu dizilerin toplumumuza bireysel ve ailevi olarak olumsuz yansımaları var. Bu konu da en çok muzdarip olduğum yönünü anlatmak isterim. Bu gün dizilerde izlediğimiz görüntülerden sonra özellikle bayanların sabahtan gecenin geç saatlerine kadar izledikleri dizilerde işlenen temalar, aile düzenimizi alt üst etti. Ben o dizilerdeki gibi bir ailenin çocuğu değilim, eşim de öyle. Onların bize anlattığı gibi bir hayatımız olmadı. Nasıl oluyorsa, kadınlar eşlerine, ‘Sen bana çiçek almıyorsun, sen beni sevdiğini söylemiyorsun, sen benden özür dilemiyorsun, bana karşı sesini yükseltiyorsun’ gibi tepkiler oluştu. Bunlar kötü şeyler değil, sevginin tezahürü olan şeyler, ama her sevgi veya ilişkiler aynı şekilde tezahür etmeyebilir” dedi.
Kadın ve çocukların günün birçok saatini bu tür program veya dizileri izleyerek geçirdiğini belirten Dönmez, “Beyni bunlarla şartlanıyor, bilinçaltı bunlarla doluyor ve farkında olmadan eşlerimiz de bunları bekliyor, değer yargıları değişmeye başlıyor. Bir insana yıllarca günde üç beş saat bunun uygulandığını düşünün, eşler arasındaki çatışmalar başlıyor, evliliğin temelleri sarsılmaya başlıyor. Hatta bu sebeplerle boşanan arkadaşlarım var, zaman zaman kendi ailemde huzursuzluklar yaşıyoruz” şeklinde konuştu.
Gidişatın iyi olmadığına dikkat çeken Dönmez, “İnsanlarımızın bu algılardan kurtulması lazım. Kendi örf, kültür ve inanç değerlerimizle yaşamayı öğrenmemiz lazım. Bu dizilerin ailelerimize ne kadar zarar verdiğini görmek lazım. Tamamı hayal ürünü olan bu dizlerdeki hayatlar, hiçbir zaman bizim toplumumuzun gerçeklerini yansıtmıyor. Giyim kuşam tarzı, yiyip içme, kişiler arasındaki ilişkiler tamamen bizim toplumuzun inanç, kültür ve örfüne aykırıdır. Avrupai bir yaşam tarzını bize dayatmaya çalışıyorlar. Umarım akıllarını başlarına alıp, daha sorumlu bir yayın yapma gayreti gösterirler” ifadelerini kullandı.(Ramazan Sındıraç-İLKHA)