Müslümanlar için büyük bir öneme sahip olmanın yanı sıra Yahudi ve Hristiyanlar için de büyük değere sahip olan Kudüs'ün, siyonist işgal rejiminin baskısı altında olması hem o bölgedeki Müslümanları hem de dünya Müslümanlarını ve vicdan sahibi olan insanları derinden üzüyor, olumsuz etkiliyor. Bölgenin ve dünyanın barışı için Müslüman bir Kudüs'ün varlığı ancak Kudüs'ün siyonist işgalcilerden tamamen temizlenmesi ve özgürlüğüne kavuşturulması ile mümkündür.

Kudüs bilinci ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan Stratejik Düşünce ve Analiz Merkezi (SDAM) Başkanı Gazeteci-Yazar Dr. Abdulkadir Turan, Kudüs'ün anlaşılabilmesi adına tiyatro, müzik, resim, hikâye, roman gibi çalışmalarla Kudüs'e ait bir sanatın olması gerektiğini, sanat olması halinde Kudüs davasının kalplere dokunabileceğini söyledi.

 

"Çocuk ve gençlere Selahaddin bilinci verilmeli"

Turan, "Kudüs denilince şüphesiz ki akla Selahaddin-i Eyyubi geliyor. Selahaddin'den çok söz ediliyor. Bu olumlu bir nokta ama yetersiz. Artık çocuklara, gençlere kendilerini Selahaddin olarak hissetmelerini sağlamak gerekiyor. Bu görev öncelikle annelere, daha sonra babalara düşüyor. Çocuklara Selahaddin olduklarını hissettirmek, onlara Selahaddin'i hissetme bilinci vermek şu anda çok gerekli bir husustur. Onun dışında Kudüs'ü anlatmak, Kudüs'ün Müslümanlar tarafından nasıl fethedildiğini öğretmek gerekir. Ebu Ubeyde bin Cerrah'ın, Hazreti Ömer'in Kudüs'teki faaliyetleri, fedakârlıkları hakkında çok yönlü hikâyeler üretmek mümkündür." diye konuştu.

"Kudüs'ün kalplere işlemesi için sanata ihtiyaç var"

Çok az kişi tarafından bilinen Kudüs kahramanlarının olduğunu belirten Turan, "Biz Selahaddin-i Eyyubi'den bahsediyoruz ama Ebu Ubeyde bin Cerrah'ı bilen yok. Faqi İsa El-Hakkâri'yi, İbn-i Mukaddim'i, Seyfüddin Ali El-Meştub'u, Şekruh'u bilen yok. Bunun haricinde de kahramanlarımız var, kadın kahramanlarımız var. Bununla ilgili çok yönlü bir hikayeleştirme çalışması yapmak gerekir. Öyküleşme başlamamışsa henüz bir dava başlamamıştır. Bir dava ile ilgili henüz bir sanat oluşmamışsa o dava daha kalplerde hissedilmemiştir. Kudüs ile alakalı öyküleşme de başlamadı. Bunu mutlaka yapmamız gerekiyor. Bununla birlikte Kudüs davası için Kudüs sanatı oluşturmamız gerekiyor. Bunun için resim, tiyatro, müzik de yapılabilir. Henüz ciddi Kudüs marşlarımız, Kudüs ile ilgili ciddi bir tiyatro, Kudüs romancılığı yok. Dolayısıyla Kudüs'ü konuşuyoruz, gündem ediyoruz ama meselenin kalplere işlemesi için daha çok gayrete ihtiyaç var. Bunun için ciddi gayret etmek gerekiyor." şeklinde konuştu.

"Kudüs adına çalışan kurum ve kuruluşlarla omuz omuza vererek tek hedef için çalışılmalı"

Kudüs özelinde çalışma yapan STK'ların varlığının çok kıymetli olduğunu belirten Turan, son olarak şu ifadeleri kullandı:

"Bunun içi mutlaka doldurulmalıdır. Her kurumun mutlaka bir işlevi olmalı ve her kurum mutlaka bir alanı doldurmalıdır. Aynı zamanda kurumlar arasında bir dayanışma olmalıdır. Birlikte, ortak bir hedefe doğru koşmalıdırlar. Kudüs'ün kurtuluşundan söz ederken esir meselesini gözden kaçırıyoruz. Hâlbuki israil bugün esir meselesini baştanbaşa hem Filistinlileri hem de İslam dünyasını rencide etmek, aynı zamanda zulme alıştırmak için kullanıyor. Kudüs'ü kurtarmak ne kadar mukaddes ise o esirleri de kurtarmaya çalışmak da o kadar mukaddestir. Bunu gözden kaçırabiliyoruz ama Filistinlilerle bir araya geldiğimizde, onların çektiği acılara tanıklık ettiğimizde meseleyi anlayabiliyoruz. Dolayısıyla bir dayanışmaya, görev paylaşımına, birlikte omuz omuza aynı hedefe doğru yürümeye ihtiyacımız var. Bu yönde yeni bir dayanışma platformu, zemini oluşturulmalıdır." (İLKHA)