Filistin tarafının Türkiye-siyonist rejim 'normalleşmesini' sonuna kadar desteklediğini iddia eden Selvi yazısında şu ifadeleri kullandı;
''Filistin’deki temasları sırasında Türk heyetine, “Türkiye’nin İsrail’le normalleşme sürecini sonuna kadar destekliyoruz. Bu süreci sonuna kadar devam ettirin. Türkiye devrede olmayınca biz mağdur oluyoruz. Türkiye devrede olduğu zaman bizim hukukumuzu koruyor. Biz Türkiye’ye güveniyoruz” mesajı verilmiş. Hamas’tan da birebir aynı görüş paylaşılmış. Filistin tarafının bu konuda aynı eğilimi paylaşması Türkiye’nin elini rahatlatıyor.''
Peki Ne Olmuştu?
Birleşik Arap Emirlikleri ve siyonist rejim arasında gerçekleşen 'normalleşme' anlaşması sonrası Türkiye'den nasıl bir tepki gelmişti?
Türkiye Dışişleri Bakanlığı anlaşma sonrası “Filistin davasına ihanet eden Birleşik Arap Emirlikleri’nin riyakar davranışını tarih ve bölge halklarının vicdanı asla affetmeyecektir” derken Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da, “Abu Dabi bölgenin istikrarsızlığı için çaba sarfeden bir ülke, kendi çıkarları için Filistin davasına ihanet ettiği de açık” ifadesini kullanmıştı.
Sadece geçtiğimiz Mayıs ayında Filistinlilere yönelik 11 boyunca gerçekleştirdiği saldırılarda 250 kişiyi katleden ve her geçen gün hak ihlallerinin boyutunu artıran siyonistlerle normalleşmenin Filistin davasına ne kazandıracağı merak ediliyor. Aksine bölge ülkelerinin siyonist rejimle normalleşme adımlarının ardından işgalin ve katliamın boyutunun arttığı kanıtlanmıştır. Türkiye'nin siyonist rejimle normalleşmesi işgalin 'legalleşmesi' anlamına gelecektir. Uluslararası desteğini kaybetmiş, katliamla baş başa bırakılmış Filistin için , 'siyonist rejimle normalleşmeyi sonuna kadar destekliyor' demek yerine, ''varlığı illegal olan bir rejimle başlatılan 'normalleşme'' yarışına karşı Filistin ne yapabilir ki?'' diye sormak daha doğru olacaktır.
Af Örgütünün "apartheid" raporu
Uluslararası Af Örgütü, 1 Şubat'ta işgal altındaki Doğu Kudüs'te düzenlediği basın toplantısında, "İsrail'in Apartheid Rejimi: Filistinlilere Yönelik Irksal Ayrımcılık ve İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar" başlığıyla hazırladığı 280 sayfalık detaylı raporunu duyurmuştu.
İşgal rejiminin Filistinlilerin haklarını kontrol ettiği tüm bölgelerde, Filistinlilere karşı uyguladığı baskı ve tahakküm sistemine geniş detaylarıyla yer verilen araştırma raporunda, "apartheid suçunun" siyonist rejim ve işgal altındaki Filistin toprakları ile yerinden edilerek diğer ülkelere sığınan Filistinlileri kapsayacak kadar geniş olduğu vurgulanmıştı.
Apartheid sistemi, uluslararası hukuka göre, bir ırksal grubun diğer bir ırksal grup üzerinde kurduğu kurumsallaşmış ve sistematik baskı ve tahakküm rejimi olarak tanımlanıyor. Ciddi bir insan hakları ihlali sayılan apartheid, uluslararası kamu hukukuna aykırı kabul ediliyor.