Türkiye’de nüfus alanında yapılan araştırmalar ise ülkede bir an önce nüfus teşvikini artırıcı önlemlerin hayata geçirilmesini önemli hale getiriyor. Bakanların yaptığı ortak toplantılarda bu konu sıklıkla gündeme geliyor. Türkiye’de kabaca yıllık bir milyon 250 bin doğumun yüzde 60’ı yani 750 bini ilk doğum ve sonra gelen 500 bin doğum ise sırasıyla ikinci, üçüncü ve dördüncü çocukları kapsaması üzerinde duruluyor. Özellikle ikinci çocuktan sonraki düşüşlerin ciddi tehlike olduğu vurgulanıyor. TÜİK 2011 verilerine göre Türkiye’de doğurganlık hızı 2,02 olurken, bu rakam 2012’de belli bir oranda artarak 2,08’e çıksa bile yeterli görülmüyor.
Çünkü yapılan diğer çalışmalar tehlikenin devam ettiğini gösteriyor. 2012 yılında Sağlık Bakanlığı’nın 121 bin kadınla birebir görüşerek yaptırdığı araştırma sonucunda Türkiye için toplam doğurganlık hızı ikinin de altına düşerek 1.90’a geriledi. Yani nüfusun yenilenme oranı olan 2,1’in çok çok altı.
Diğer yandan Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) belli varsayımlar altında yapılan projeksiyonlara göre doğum hızı 2’nin altına 2025 yılında düşmesi bekleniyordu. Yine aynı hesaplamalara göre 2019’da 2,02 doğurganlık hızıyla Türkiye’nin nüfusu 80 milyon 983 olacaktı. Fakat bu düşüşlerle bu hedefin 2020’de tutturulması zor görünüyor. 1940-50 yılları arasında 6,9 olan doğurganlık hızının 2’nin altına düşerek son evreye girdiği belirtiliyor. Doğumların azalmasında modern yaşam sonucu çocuk yapma yaşı ile oranlarının düşmesi ve geç evliliklerin önemli bir payı bulunuyor. Türkiye’deki doğumların yüzde 30’un üzeri 30 yaş ve üzerinde gerçekleşiyor.